TEŞEKKÜR BORCU
Mehmet Recep Uğur
İlk Belediye Başkanı seçildiği yıllardı, biz İstanbul Üniversitesi’ nde öğrenciydik, seçim çalışmalarına katılıyor ve seçileceğine inanıyorduk. Rakipleri Bedrettin Dalan, Zülfü Livaneli, İlhan Kesici, Ertuğrul Günay, Hasan Celal Güzel gibi isimlerdi. O zaman daha çok tanınmadığı için seçimi alamaz ihtimali verenlerde çoktu. Mesela okuldan biri Dalan alır diye bir pantolon gömleğe iddiaya girmişti benle, hem de bir kız öğrenci..Seçimi alınca ben iddiayla ilgili bir şey konuşmamıştım hatta hiç seçim konusuna da girmemiştim iddiası aklına gelmesin diye ama o ısrarla iddiayı kaybettiğini ve yerine getirmek istediğini söylemişti. Kabul etmememe rağmen bir pantolon almıştı bana gömleği de zorla iptal ettirmiştim.Biz daha o günlerde bile geleceğin Başbakan’ı diyorduk kendisi için.
Aslında görüşü ne olursa olsun bir teşekkür borçluyuz hepimiz O’na. Bize nasıl mücadele ediliri öğretti sanki.Önüne çıkan bütün olumsuzlukları sabırla ve daima yapıcı olarak aşmayı başardı ve bu günlere geldi. Belediye başkanlığından alınması, okuduğu şiir ve Pınarhisar cezaevi aslında biribirine bağlanmış derin düzeneğin çıkardığı ilk engeldi kendisi için. O’da bunu görüyordu fakat içindeki hizmet aşkı, sadece doğrulardan aldığı güç ve o doğruları sunuş yeteneği o kadar kuvvetliydi ki müthiş bir halk desteği vardı arkasında ve bu bütün doğruları kullandığında bazı şeylerin kısmet dairesinde olmaması için bir sebep yoktu.
Girdiği yolda sadece ve sadece doğrularla yol aldığı ve bunu özellikle de hitabeti ile çok iyi sunduğu için sürekli halkın gözünde sevgisi büyüyor ve bu büyüyen sevgi bahsettiğimiz, kendisini tek söz sahibi sanan derin düzeneğin dikkatini çekiyor ve önüne çıkarılacak engeller tasarlanıp bir bir servis ediliyordu. Derin düzenek kendinden çok emindi, Onlara göre çıkarılacak o kadar çok engel vardı ki ve bütün bu engelleri aşması imkansız gibi bir şeydi. Ama bir şeyi unutuyorlardı; doğrunu gücü...
Ergenekon, Balyoz gibi davalarla sarsılan derin düzeneğin bazı ayakları yasal çerçevelerine çekilmek zorunda kaldılarsa da bir yandan da bu düzeneğin başka yürütücüleri Cumhuriyet mitingleri, 367 krizi gibi engellemelerle bu yürüyüşü kesmeye çalıştılar olmadı, e-muhtıra verdiler cevabını aldılar, kapatma davası hukukun vicdanından döndü. Derin yapının dayanağı çoktu; yargı engelini faaliyete koydular olmadı, çözüm süreci baltalanmak istendi, tam o noktada mit krizi, gezi olayları ve en son 17 ve 25 Aralık olayları ile kendilerini iktidarın hamisi sanan insanlar devreye konuldu ve kullanılmaya başlandı ve halen faaliyetteler ama onlarda başaramadı, olmadı.İmam hatipli olmayı , başörtülü olmayı sistem için engel sayan derin yapı GATA’ da eşini hasta ziyaretine bile kabul etmemişti. Ama O memleketin selameti için ve şimdi sırası değil diye susmuştu. Şimdi O,en tepe noktada ve başkomutan...Eşini GATA’ ya almayan derin yapının uygulayıcıları şimdi O’ na selam duruyor ve biz de tüm ülke olarak izliyoruz. Biz de O’ nun bir kahramanlık masalı gibi bu mücadelesine selam duruyor ve ülkenin tüm ötekileştirilmişleri adına O’ na teşekkür ediyoruz...
İşte doğrunun gücü bu denli kuvvetli... Şimdi O’ nun arkasında davasına davam diyen, davayı sahiplenme kararlılığını belirtirken davaya irtifa kaybettiren "Utansın" diyen en üst düzeyden en alt birimine kadar dava sevdalıları var.
O’na kendi idolünde olanların bir teşekkür borcu var, dava bilinci ve mücadele azmini bu kadar güzel yaşattığı için.
O’ na karşı olanların da bir teşekkür borcu var, tekrar herkese doğruların etrafında buluşmak şartı ile bir musafaha ve el sıkma imkanı verdiği için.
O’ na derdi insan olan herkesin bir teşekkür borcu var, Somali’den Suriye’ye tüm mazlumlara el uzattığı ve tüm çirkin hesaplara karşı Hakk’ı konuşup savunduğu için...
Yorumlar