ABD seçimlerinde acaba Clinton’mu yoksa Trump’mı denilen saatlerde yazıyorum bu yazıyı. Aslında Türkiye için ikisinin de aman aman tercih sebebi olabilecek söylemleri pek yok derken sonuçlar netleşti ve Trump ABD’nin yeni başkanı oldu...
Bu haftaki HDP gurup toplantısında eşbaşkanlar ve tutuklu milletvekilleri yoktu. Avrupa ülkeleri temsilcilerinin katılımıyla ve bayraksız yapılan gurup toplantısı bizim pek te arzulamadığımız mesajlar veriyordu tüm ülkeye. Ülke olarak bir arada tutmak istediğimiz vatan ve millet bütünlüğünü çabamızın tersine ayrıştırmak, bölmek, parçalamak, isteyen ve buna alkış tutan bir Avrupa gördüğümüzü söylemek haksızlık sayılmaz. FETÖ meselesinde ve 15 Temmuz kalkışmasında da aynı şeyi gördüğümüzü söyleyebiliriz. Darbeyi görmeyen, anlayamayan, görmek istemeyen, dostumuz olduklarını söyleyen fakat hep acılarımızı seven, ağıtlarımıza sarılan, yaralarımızı kanatan sinsi, ikiyüzlü bir Avrupa ve Amerika...
HDP’li vekillerin gözaltı ve tutukluluk hali hukuki midir? FETÖ olaylarında mağduriyetler var mıdır? Tüm bunlar tartışılabilir ancak dost dediğimiz batılılarda o kadar bariz bir taraflı bakış var ki bağıra bağıra biz size düşmanız ,sizi sevmiyoruz, beter olun, olmanız içinde elimizden geleni yapacağız diyor resmen…
Biraz samimi olsalar; hiç mi görülmez tonlarca patlayıcılarla yapılan saldırılar, hayatını kaybeden güvenlik mensuplarımız, siviller, toplumsal barışa savrulan tehditler, tehdit edilen kamu güvenliği...Bu konularda neden bir açıklama yapmazlar, neden sık sık yaralarımızı kaşırken dedikleri gibi endişeliyiz, kaygılıyız demezler...
Bir devletin yaptırımları hiç mi olmamalı? Kendi devletlerini böyle mi yönetiyorlar ? Bu nasıl bir dostluktur? Bu nasıl müttefikliktir? Bu nasıl bir körlüktür? Bu sahteciliğin bu kadar şeksiz şüphesiz net görülebildiğinin farkında değiller mi? Kendi ülkelerinde arkalarında silahlı örgütlerin olduğu siyasiler var mı? Olsa kabul görür mü? Bu demokrasiyi etkilemez mi? Demokrasiyi etkileyen bir faktör değilmidir? Neden bu konuları hiç dillendirmiyorlar?... Daha sonra da müzakereler devam edecek diyorlar...
Ben de bu kadar sahte dostun olacağına, mert düşmanın olsun diyorum; Anton Çehov’ un dediği gibi " Gözlerime bakıp ta yapılan sahte bir gülücük yerine, yüzüme karşı gösterilen gerçek bir nefreti tercih ederim."