1954 yılında Sivas’ın Şarkışla İlçesi Elmalı köyünde dünyaya geldi. Ailesi çiftçilikle iştigal ediyordu. Gençliği ve eğitim yılları Sivas’ta geçtikten sonra kazandığı Veteriner Fakültesinde okumak üzere 1972 senesinde Ankara’ya geldi. Ülkü Ocakları Genel Merkezinde birçok kademede görev üslendikten sonra 1977-1978 yıllarında Genel Başkan olarak görev yaptıktan sonra 1978 yılında Ülkücü Gençlik Derneğinin kurucu genel başkanı oldu. 1978-1980 yılları arasında MHP Genel Başkan müşaviri olarak görev yaptı. 12 Eylül zalimleri tarafından 5,5 yılı işkence altında ve tek kişilik hücrede olmak üzere toplam 7,5 yıl cezaevi yattıktan sonra tahliye edildi. 1987’den itibaren MÇP’de Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptı, 1991 seçimlerinde MÇP kontenjanından ve RP listesinden Sivas milletvekili olarak seçildi. 1995 seçimlerinde ANAP listesinden, 2007 seçimlerinde ise Bağımsız olarak aday olduğu Sivas’tan tekrar milletvekili seçildi. 25 Mart 2009 günü seçim çalışmaları için kiralanan helikopterin düş-ürül-mesi neticesinde Muhsin YAZICIOĞLU vatan ve millete adanmış ömrünü şerefiyle tamamladı.

Helikopterin düşmesinden sonra bölgede görevli vali, emniyet ve diğer birimlerin yetkilileri tarafından üst üste yapılan hedef şaşırtıcı ve kafa bulandırıcı açıklamalar tam bir bilgi kirliliğine yol açtı. Resmi olarak görevlendirilen arama kurtarma ekipleri ve güvenlik güçleri düşen helikoptere bir türlü ulaşamazken kazadan 48 saat sonra ilk olarak gönüllü köylüler enkazı buldu…

Aradan tam 10 yıl geçti… günümüz teknolojisi sayesinde sahte bir hesaptan atılan tweetin atıldığı cihaz ve atan kişi dakikalar içinde bulunurken, içinde 6 kişinin can verdiği koskoca helikopter kazası 10 yıldan beri aydınlatılamadı.

Helikopter düştü mü, düşürüldü mü?

Düşürüldüyse kim/kimler tarafından düşürüldü?

Enkaza ulaşılmasını kim geciktirdi?

3652 günden beri soruşturma neden tamamlanmadı?

Düştüyse ihmali olanlar, düşürüldüyse katilleri neden cezalandırılmadı?

Özelde ülkücü hareketin mensupları, genelde Türk kamuoyu bu sorulara cevap bekliyor!

Vefatından sadece birkaç gün önce Karaman ilindeki seçim bürosu açılışında “Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah’ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim.” diyen Muhsin YAZICIOĞLU hayatta iken siyasi düşüncesi yüzünden eleştiren, suçlayan, destek olmayan, yanında durmayan, vefatından sonra olayın ortaya çıkması için hiçbir çaba harcamayan, “gelen ağam, giden paşam” mantığı ve elinde tuzluğu ile bir sağa bir sola koşuşturarak sefil bir yaşam süren bazı insanların sosyal medya sayfalarında Yazıcıoğlu adından nemalanma gayretleri mide bulandırıcı bir boyuta ulaşmıştır.

            Eğer Yazıcıoğlu’nu seviyorsanız bu helikopterin düş-ürül-me olayını ortaya çıkarmak için adli ve bürokratik yollardan çaba sarfediniz… Yoksa lütfen susunuz ve Yazıcıoğlu’nu seven insanları acısıyla baş başa bırakınız. Zira, fırıldak olmanın anlamı yok!