22 Ağustos 2000 tarihinde Türk milleti açısından oldukça kara bir haber aldık:
    Hastalığı sebebiyle Ankara GATA’da iki aydan beri tedavi gören Ebulfez ELÇİBEY vefat etmişti…
    Ebulfez ELÇİBEY kimdi?
    Elçibey, Sovyet Rusya’sı zulmünü iliklerine kadar hisseden bir lider olarak “Sen Türklüğünü unutsan da, düşmanların unutmaz” vecizesini tarihe not düşmüştü.
Görev yaptığı Bakü Devlet Üniversitesindeki öğrencilerine Türklük ve Türkçülük bilincini aşıladığı gerekçesiyle Ruslar tarafından tutuklanarak iki yıl boyunca çok ağır işkencelere maruz kalmıştı.
“Hapiste kaldığım sürece çok işkence gördüm, hiçbirisine yanmam da bir Atatürk rozeti vardı yakamda, onu aldılar elimden hâlâ içim yanar” demişti.
Ayaz MUTTALİBOV’un ardından 1992 - 1993 yıllarından 15 ay süre ile Azerbaycan ikinci cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştı.
Cumhurbaşkanlığı döneminde diğer ülkelerden beklediği diplomatik desteği alamasa da, Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ tarafından gönderilen ülkücü savaşçılar Rüzgar Birliğinin kuruluşuna öncülük etmiş ve ülkücü akademisyenler devlet işlerini organize etmişti.
Ancak bu ülkücü ekibin önemli bir kısmının Türkiye’de bulunduğu esnada Rus yanlısı Suret HÜSEYİNOV tarafından askeri darbe yapılınca ülke iç savaşın eşiğine gelince kardeş kanı dökülmesine engel olmak için Cumhurbaşkanlığını Haydar ALİYEV’e bırakarak geri çekilmişti.
Elçibey’in cumhurbaşkanlığı görevinin devam ettiği sırada kızı yırtılan ayakkabısını göstererek yenisinin alınmasını rica etti. “Kızım ben cumhurbaşkanıyım sana veresiye ayakkabı alamam, parasını ödemeden de almanı kabul etmem ancak aybaşında maaşımı alınca sana yeni ayakkabı alabilirim” demiştir.
Sadece bu olay bile Elçibey’in örnek bir Türkçü devlet adamı olduğunun göstergesiydi.
Elçibey’in vefatından sonra başta Atilla KAYA olmak üzere geçmişte çalışma arkadaşlığını yapmış olan ülkücüler tarafından cenazesi Azerbaycan’a götürülerek defnedilmişti.
Bu Türkçü devlet adamının vefatının üzerinden günler geçmesine rağmen onun için herhangi bir tören yapılmayışı o dönem bizi çok üzmüştü…
“Ben Atatürk’ün askeriyim” diyen dürüstlük, zarafet, sadakat, adalet ve liyakat abidesi bu büyük insana vefa borcumuzu ödeyebilmek için bir mevlüt ve hatim programı organize etmiştik…
Kendi adımıza bastırdığımız 500 davetiyeyi, resmi kurumlara, esnafa, akademisyenlere, öğrencilere yine kendi elimizle dağıtmıştık…
Vefatının kırkıncı gününe denk gelen 30 Eylül 2000 akşamı Şanlıurfa Yusufpaşa Camisini tıklım tıklım dolduran Türkçüler, Elçibey’in dünyadayken yaptığı güzel işlerden dolayı cennetle ödüllendirilmesi için dua ettiler…
 İşte şimdi Elçibey’in vefatının yirmi üçüncü yıldönümünü idrak ettiğimiz bugün, bütün Türk ülkelerinin başına Ebulfez ELÇİBEY gibi devlet adamlarının gelmesi için Tanrı’ya yalvarıyoruz…