“Gazeteci gebe fikrin ebesidir” sözünden yola çıkarak, Şanlıurfa’nın ve Şanlıurfalının duygularına tercüman olmayı bu yazımızda da devam ettireceğiz.
            “Stres çağımız hastalığıdır” gerçeğine artık hepimiz inanıyoruz. Pekiyi stresin sebepleri nelerdir… Başlıca sebebi geçim sıkıntısı ki; toplumumuzdaki “mutlu azınlık” hariç geri kalan kesim geçim sıkıntısı çekmektedir. Saygın bir memur sendikamız olan Türkiye Kamu Sen’e bağlı AR-GE Biriminin yaptığı bir araştırmaya göre, 2009 Ağustos ile 2010 Ağustos arasında; Koyun etine %43, Dana etine %40, Beyaz Peynire %17, Limona %52, Kavuna %22, Şeftaliye %29, Kabağa %23, Fasulyeye %39, Salatalığa %25, Mutfak Tüpüne %25 ve Elektriğe %13 zam gelmiş, bunlara karşılık memur maaşına %6,3 oranında zam yapılmış, yani memurun satın alma gücünde %21’lik azalma meydana gelmiş… Memurun satın alma gücünün olmadığını zaten hepimiz biliyoruz, şimdi birde olmayan satın alma gücünde %21 oranında azalma olunca varın gerisi siz düşünün artık…
            Memur bu hale düşünce de, gelirini büyük oranda çiftçi ve memur üzerinden sağlayan esnafımız siftahsız kepenk kapatmaya devam ediyor. Neyse ki, mevsim yaz ve Şanlıurfa’daki pide fırınlarında ücretsiz pişirilen domates, patlıcan, biber tavaları var diyecek oluyorum ki, domates fiyatlarındaki aşırı artış birden aklıma geliyor. Domates fiyatı Şanlıurfa’da 7 TL.’ye kadar yükseldi, hemşerilerimiz artık sadece bakmakla yetiniyor, kimse alıp evine götürmeyi aklından bile geçirmeye cesaret edemiyor.
“Bir kısım medya ne kadar görmezden gelse de” Türkiye genelinde olduğu gibi ilimizde de pazar artıklarından yani çöplerden geçinen yoksul insanlarımız var. Cumartesi pazarından alış-verişimi yaparken, pazardaki çöplerden evinin sebze-meyve ihtiyacını karşılamaya çalışan bir hanım teyzeyi uzaktan izliyorum. Çöpün tamamını karıştırıyor ama sadece bir tane domates bulabiliyor, onun da sağını solunu iyice inceledikten sonra kullanamayacağı kanaatine vardığından geri çöpe bırakıyor. “Fert başına düşen milli gelirin 10 bin dolar olduğu” ülkemizde, bu hanım teyze karıştırdığı Cumartesi pazarının çöplüğünde bir tane domates bulabilse belki okula giden çocuğunun besleme çantasına koyacak, belki de çocuklarına hazırladığı kahvaltı sofrasına bir çeşit olarak ekleyecekti. Tabi bu hanım teyzenin milli gelirden dolayı hakkı olan o on bin doların kimin cebinde olduğu bizlerin malumu ama resmiyetin meçhulü…
Domates fiyatlarının makul bir seviyeye inmesi ve spekülatörlerin oyunlarının bozulması için bir müddet domates satın almama konusundaki ısrarım devam ediyor… Ve iddia ediyorum; vatandaşlarımız 10 gün süreyle domates satın almasınlar, domates fiyatlar %50 oranında düşecektir. Satın alma gücü olanlar, lütfen Cumartesi pazarında karşılaştığım hanım teyzenin halini düşünün ve satın alma isteğinizi 10 gün erteleyin… Erteleyin ki; fiyatlar normal seviyesine insin, fakir-fukara dahil bütün vatandaşlarımız domates yiyebilsin… Bu hayat pahalılığında zaten toplumun %75’inin et, yağ, bal yiyebilecek durumu yok bari domates, patlıcan, biber ağırlıklı beslenme alışkanlığımıza devam edebilelim… Sağlık, mutluluk ve huzurunuzun daim olması dileklerimle…