Ülke gündemi birileri tarafından gereksiz tartışmalara, teröre ve patlamalara mahkum edilmek istenirken, iktidar partisinin siyasi azmi ve hedefleri sayesinde büyük bir kararlılıkla hepimiz için hayırlı olmasını temenni ettiğimiz önemli değişikliklere sahne oluyor. Bir taraftan yıllarca kongre yapmayı tartışan veya her fırsatı kongre arayışına çevirmeye çalışan, tartışan, kavga eden, bir şey üretmeyen ve var olanı da bölüşemeyen bir muhalefet diğer tarafta çalışan, üreten, biribirine teklif edebilen, görev alanı alkışlayabilen, başarıları alkışlansa da ufak görüş ayrılıklarında bile hedefe daha rahat yürüyebilmek için çok hızlı bir şekilde kavgasız, gürültüsüz kadro ve fikir olarak yenilenebilen bir iktidar partisi... İşte anlayış farkı bu...
Bu yazımda gündemdeki iki ayrıntıya değineceğim. Birincisi anamuhalefet liderinin katılmış olduğu bir şehit cenazesinde terörle arasına mesafe koymayı bir türlü başaramayan partisi sayesinde kendisine yumurta atarak protesto edenlere terörist demesi. Hendek kazanlara, ,ülkeyi savaş alanına çevirmek isteyenlere arkadaş derken, Gezi’de, sokak olaylarında ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenleri alınlarından öperken iyiydi de yumurta atanlar terörist, ilginç hakikaten...Yumurta atarak protesto etmeyi çok benimsediğimden değil ama bu çelişki de öyle az bir çelişki değil, öyle değil mi?...
Bir diğeri de Ak Parti Olağanüstü Kongresi’nde Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ ın mesajının ayakta dinlenmesi meselesi. Bu hususta çeşitli yerlerde ve sosyal medyada çok tezviratlar yapıldı.Bazı İslamcı yazarlardan ve hesaplardan ’’ Kur’an okunsa bu adamlar ayağı kalkarmıydı? ’’ gibi yorumlar yapıldı. Burası ilginçti hakikaten, çünkü Kur’an ayakta dinlenmez zaten yani Kur’an dinleme adabında oturma şekline dikkat edilerek edeple oturmak , bir şey yemeden, içmeden, sessiz, sedasız bir şekilde oturarak dinlemek vardır ama ayakta Kur’an dinlemek yoktur. Bunu yazanlarında bu konuyu en az benim kadar iyi bildiklerinden eminim. Yapılmak istenenin her açık gibi görünen meseleden bir tezvirat çıkarmak olduğu ortadadır. Peki bu yapılan hareket normalmidir? Bu da ayrı bir konu tabii... Burada da işin niyete bağlı olduğuna inanıyorum ki; eğer niyet, bir siyasi harekete ve lidere yapılan saldırılara karşı bir duruş ve bir sahiplenme sergilemekse ki ben şahsen böyle olduğuna inanıyorum, bu doğru olur. Yok eğer niyet, ta’zim ve saygıda haddi aşarak bir hareketin lideri de olsa bir kulu olması gerekenden daha fazla yüceltmekse ki bunun olabileceğine de inanmıyorum, bu da yanlış olur. Her halükarda bu tip riskli hareketlerin tekrarlanmaması benliği hiç te ön planda tutmayan bir siyasi hareket ve her fırsatta insan olarak ölümlü ve fani bir varlık olduğumuzu hatırlatan lideri için daha doğru bir yaklaşım olur diye düşünüyorum...