1O AĞUSTOS
Mehmet Recep Uğur
Bu yazıyı Cumhurbaşkanlığı seçiminden 2 gün önce yazıyorum ve şimdiden ilk defa halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı’nın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Seçim sonuçları şimdiden belli gibi ve Sayın Tayyip Erdoğan’ ın fazlasıyla hakettiğine inandığım Cumhurbaşkanlığı hem kendisine ve hem de tüm ülkemize hayırlı olsun demek istiyorum...
Ülke için yapılacak daha çok şeyler varsa da Ak Parti iktidarları ile insanımız önüne artık çok daha güvenli ve emin bakabiliyor. Her alanda alınan mesafeler küçümsenecek gibi değil. On yıllarca tartışdığımız kısır döngüler masaya yatırıldı, kısmen çözüldü, kısmen çözülüyor. Ülke bağırsaklarını temizliyor ve yıllarca ötekileştirdiği halkın değişik kesimleriyle buluşup kuçaklaşıyor. Bunu siyasal iktidara kendini yakın hisseden muhafazakar ve mütedeyyin kesim dışında tüm guruplar için söyleyebilmek mümkün. Ve bütün bu sosyal gelişmeler ciddi bir ekonomik gelişme ve atılımla beraber yürütülüyor. Ortada gerçek bir muhalefet yok zaten. Muhalefet olarak ya makam ve mevki hırsı olan insanların belli teşkilatlar üzerinden dış mihraklara olan hizmetini ya da iktidardan umduğunu alamayan belli yapıların muhalif olan herkesle ortak olarak sergiledikleri hezimeti izliyoruz. Plan yok, proje yok, hiç olmazsa doğruya da doğru diyelim hassasiyeti yok...Sadece sen olamazsın, sen yapamazsın ve çok da haklı yere yapılmayan diktatörlük ,tek adamlık suçlamaları. Devlet vakarı, ciddiyeti, çözüm iradesi, sabrı ve kararlılığı diktatörlük olarak yorumlanabiliyor.... Ve bu ortamda halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı.... Tayyip Erdoğan’a söylenen ayrıştırıyorsun suçlamalarına karşı en marjinal ve biribirine tezat siyasi uçların bile ittifak yapabildiği bir birliktelik izliyoruz hayretle. Sosyal medyada bu birliktelik " Hani biz ayrıştırıyorduk? Bakın ne güzel hepiniz birleştiniz." diye tebessümle yer buluyor kendine....
Bence Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ülkede yeni bir siyasi deprem yaratmalıdır. Çöken çatının mimarları kendi teşkilatları ve diğer toplum kesimleri tarafından eleştirilerek istifaya zorlanabilirler. Belki de yıllarca halkın temel hassasiyetleri ve değerlerine rağmen sanki halka karşı varolma siyasetlerine son verirler bu partiler. Belki de gerçek ihtiyaçları olan isimlerinden amblemlerine kadar ve eski imajlarını halk nezdinde hatırlatmayan köklü reformlara imza atarlar. Ülkenin ve insanımızın güncel gereksinim ve hissiyatlarına uyabilirlerse güçlü ve doğru bir muhalefetle Türkiye daha güçlü olma fırsatı bulabilecek ve doğru frekansları yakalayabilirlerse belki de birkaç seçim sonra iktidar şansı bile bulabileceklerdir. Zaman geçirmeden reformist bir düşünceyle bu yola girmelerinde hem kendileri için hem de ülke için fayda vardır diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanlığı makamı ise halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı ile siyasal iktidarlara ve halkın beklentilerine karşı sanki halkından rejimi korumaya çalışan bir konumdan kurtularak halkla devleti daha fazla buluşturan bir konuma kavuşabilecektir. Ve bu makamdaki Tayyip Erdoğan’ da halkın yüzde ellisini temsil eden Ak Parti gibi bir siyasi yapının eksiğini gediğini dışardan daha iyi görebilme fırsatı bulabilecektir. Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın hak ve adalet gözetmeden dünya düzeniyle oynayan egemenlerle ilgili uluslararası düzeyde girişimleri olacağını bekliyorum ve başarılı olması için dua ediyorum.
İktidar ve muhalefet eksiklerini gidermede gayretli olursa böyle azimli bir Cumhurbaşkanı ile bu işin tadına doyulmaz. Kim olursa olsun makamımı mevkimi koruyayım, gurubumu hizbimi savunayım, cemaatimi cemiyetimi ön plana çıkarayım demeyip halktan ve haktan yana kararlar aldığı müddetçe yalnız olmadığını görecek ve büyüyen bir ülke ve millete yardımcı olacaktır. Hayırlı olsun....
Yorumlar