Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında bölgemize bekçi köpeği niyeti ile kurdurulmak istenen kürdistanın ilk adımları Türkiye'de başlayan 'Çözüm Süreci' ile atılmış oldu.
2002 yılında 57. Hükümetten görevi devralan AKP karşısında, bitmiş, tükenmiş, eylem yapamaz hale gelmiş bir terör örgütü bulmuştur. Ancak, çıkarılan aflar ve verilen tavizler sonucu bugün PKK sınırımıza 50 metre mesafede özerklik talebiyle binaların çatısına bayrak olarak kabul ettikleri paçavraları asmaktadır.
Artık PKK ile bağlantılarını inkar etmeyen hatta gurur duyan malum milletvekilleri devletin polisine tokat atabilmekte, bir belediye başkanı çıkıp başbakana küfredebilmekte, sokak eylemlerinde bayrağımız yakılabilmekte ve kutsal değerlerimize saldırıların ardı arkası kesilmemektedir.
Ülkücülerin sadece üçte birine ortak olduğu 57. Hükümet döneminde bitme noktasına gelen terör örgütü PKK'nın tek başına MHP iktidarında kökünün kazınması işten bile değildir.
Bu kanı bozuk, kafası karışık, beyni satılmış, eli kanlı bu teröristlerin nasıl imha edileceğini Cennet Mekan Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ yıllar önce açıklamış ve demişti;
'Devlet bana yetki versin, bir yılda terörü bitiririm'
Ertesi gün art niyetli bazı gazetelerin 'Türkeş kürtleri katledecek' diye yazmaları üzerine, tam bir bozkurt edasıyla kükreyen o engin gönüllü koca Başbuğ durumu şöyle açıkladı;
'6 ay hazırlık, 6 ay temizlik yaparak terörün kökünü kazırım'
Başbuğun programına göre; 6 ay süresinde çok kuvvetli bir istihbarat çalışması yapılacak ve sap ile saman birbirinden ayrılacak, bölücülere, vatan hainlerine destek veren, yardım ve yataklık edenler uyarılacak yaptıklarının yanlış olduğu anlatılacak, devletin yanında olmaları için davet edilecekler. Şehir merkezlerinde, tüccar, memur, işçi, esnaf, bürokrat, milletvekili velhasıl işi mesleği ne olursa olsun bütün bölücüler tespit edilecek ve delilleri ile birlikte yakalanarak (politize olmamış, tam bağımsız) yargı önünde adaletin önünde hesap vermeleri sağlanacaktı.
İkinci 6 ayda ise, ıslah olmayan, teslim olmayan, hainliğe devam eden kim varsa ister dağda, ister şehirde olsun direk infaz edilecekti. Böylece 6 ay sonunda terörden de teröristten de eser kalmayacaktı.
Fakat devlet Başbuğ Türkeş'e terörü bitirme konusunda yetki ve görev vermedi.
Hatta Başbuğ Türkeş'e yetki ve görev vermediği gibi, terör ile terörist ile mücadele eden şerefli Türk subaylarını teröristlerin şahitliği ve ifadelerini delil göstererek cezaevlerine doldurdu.
Aynı 12 Eylül sonrası iman kalesi ülkücülerin cezaevlerine doldurulduğu gibi bu sefer de subaylar zindanlara doldurulmuştu.
Artık ülkemiz sözün bittiği noktaya gelmişti, bu durumun sözle yazıyla izahı mümkün değildi, bu durumu ancak şairin diliyle izah edebiliriz;
Borcumuz var vatana elbet ödenecek
Az sabret ana oğlun inşallah dönecek
O kadar kolay değil vatanı bölmek
Ve o kadar zor değil uğruna ölmek
Taşları bağlamışlar köpekler serbest
Eşkiya düze inmiş yiğitler derdest
İmama bozulup da bozmayız abdest
Gün gelir de bu hesap görülür elbet
Cephede yenilen düşman bir zaman siner
İlk fırsatta oyunu sinsice dener
Keser döner sap döner bu hesap döner
Bu millet makus talihi bu kez de yener