Birçok ilimizin milletvekili aday adaylığı başvurularını inceledim ve seçime katılacak 36 partiden toplamda 35 binin üzerinde aday adaylığı başvurusu olduğunu gördüm.
Seçilecek olan milletvekili sayısı 600,
Ama milletvekili olmak isteyenlerin sayısı 35 bin,
Başvuru sayısı, seçilecek olanın yaklaşık 60 katı!
Yıllardan beri ekonomik enflasyonda rekor üstüne rekor kırdığımız gibi şimdi de milletvekili aday adaylığı enflasyonu ile karşı karşıyayız.
Neden böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızı biliyor musunuz?
Çünkü ülkemizde herhangi bir devlet dairesine işçi veya memur alınırken bile bazı şartlar belirleniyor. Sabıka kaydına bakılması yeterli görülmüyor, üstüne bir de güvenlik soruşturması yapılıyor. Bütün bu şartları tamamlayan vatandaş ancak o zaman göreve başlayabiliyor.
Ama milletvekili aday adaylığı öyle mi?
Okuma yazma bilip bilmemen önemli değil, elinde bir ilkokul diploması olsun yeter… Sabıkanın olmasının da bir önemi yok, aldığın hapis cezası bir yılı geçmesin yeter… Takım elbiseni giyip, kırmızı kravatını takıp ortaya çıkıyorsun… Birkaç partide şöyle bir nabız yokluyorsun, bütçene göre bir parti bulup başvurunu yapıyorsun, şansın da yaver giderse milletvekili oluyorsun.
Yok arkadaş, bu kadar ucuz olmamalı, milletvekilliği gibi imtiyazlı bir makama bu kadar kolay oturulmamalıdır. Kendini şehrine ve ülkesine adayan milletvekilleri seçmek için yaşı, eğitim durumu, toplumdaki saygınlığı, suç geçmişi gibi kriterler mutlaka güncellenmelidir.
Feodalitenin Çöküşü
Bu arada feodalitenin çöküşünü görmenin sevincini de yaşamıyor değilim.
Bu seçim Urfa’da feodalitenin boy gösterdiği son seçimdir.
Partilerin aday adayları listesine bakınca açıkça görülmektedir ki, Urfa’da aşiretlerin birçoğu ipi kopmuş tespih tanelerine dönmüştür.
Önce şu konuya bir açıklık getirmek isterim ki, Köksüz insan yoktur, herkesin bir ailesi, boyu, oymağı, aşireti vardır ve aslını inkâr eden haramzadedir.
Ancak siyasetin bulaştığı aşiretçilik çok daha farklı bir durum…
Hele hele atmosferi içinde bulunduğumuz bu son seçim aynı aşiretten her partide bir hatta birkaç aday adayı olduğunu görüyoruz.
Demek ki, aşiretlerde artık çok başlılık var, hiç kimse tek başına bir aşirete hükmedemiyor. Çünkü aşiretteki eğitim düzeyi yükseldikçe biat kültürü zayıflıyor, aşiret mensupları birey olmanın lezzetini tattıkça kendi kararlarını kendisi veriyor.
Türk demokrasisinin yüz karası olan “Paket oy” dönemi bitiyor.
Siyasi partilerin aşiretlere sıcak bakması ve listelerinde yer vermesinin tek sebebi olan paket oy…
Cumhurbaşkanının, Bakanların, Genel Başkanların, Ordu Komutanlarının, ilim ve bilim insanlarının birer oyu varken nasıl olur da bir aşiret ağasının 10 bin, 20 bin belki de 30 bin oyu olur?
Bu bir saçmalıktır ve bu saçmalığın sorumlusu, siyasi partilerin genel merkezleridir. Bu paket oyların kendi partilerine gelmesi için her türlü tavizi vererek yıllar önce bitmiş olması gereken feodal yapının 2023’e kadar yaşamasını sağlayan bizzat siyasetçilerin kendileridir.
Ve şimdi de, aşiretlerdeki güç dengelerinin bozulması, paketlerdeki oy sayısının en alt seviyeye düşmesi, köyden şehre göç gibi sebeplerle bu seçimden sonra aşiretlerin siyasi etkisi artık eskisi gibi olmayacaktır.
Yani bir insan mensubu olduğu partiye on binlerce paket oy getirdiği için değil, dürüstlüğünden, adaletinden, mertliğinden, eğitiminden, kalitesinden, azminden, cesaretinden, memleket aşkından kısacası liyakatinden dolayı itibar görecek, belediye başkanı, milletvekili, bakan olacak, sonuçta kazanan şehrimiz olacak!