Baharın güzelliği bostanlarda belli ederken, bir bahçenin içerisinde buldum kendimi. Gül, leylak, gelincik ve papatyalar... Hepsinin bir arada toplanışı; muhteşem bir görüntü sergiliyordu gözlerimin önüne. Kırmızı, mavi, yeşil, beyaz renk renk ve desen desen… Hepsinin kokularını burnumun içinden ruhuma çekince, ruhumda oluşan güzellik yüzümden okunabiliyordu. Gülün aşk ile harmanlandığı, gelinciğin kırmızılığı, papatyaların yaprak tanelerinden oluşan aşk yumağı... Gül ile sevdiğimi, gelincik ile aşkın sembolünü ve papatyanın yapraklarından aşkımın yüceliğini hesap ediyordum. Papatyaların yaprak tanelerinden; ‘seviyor – sevmiyor’ diyerek, bir bir yaprak tanelerini rüzgâra savurarak aşkımın yüceliğini ispatlamaya çalışıyordum. Her sevmiyor ile biten papatyadan; ‘ah’ çekerek yenisini elime alıyordum. Seviyor ile biten papatyanın sarı renkli tomurcuk şeklinde olan sapını cebime koyarak saklıyordum ve kulağıma fısıldanan bir melodi ile papatya şarkısını söylüyordum. Papatyalar, aşkın sahiciliğini veya gerçekliğini ispatlıyordu bana.

Bahçenin içerisinde boylu boyunca uzanıp, gökyüzünde hülyalara dalıyordum. Sevdiceğim ile beraber papatya falı bakıyorduk. ‘SEVİYOR’ ile biten papatyayı ona uzatarak gülümsüyordum. ‘Sevmiyor’ ile biten papatyayı bana uzatarak hüzün kaplıyordu her bir tarafını. Kucağımda bulunan gül, leylak, gelincik ve papatyadan oluşan bir demeti ona uzatarak; ‘SENİ SEVİYORUM’  diyordum. Papatyadan taç yaparak, sanki kraliçenin tacını takar gibi bir tavır sergileyerek; ‘seni seviyorum’ diyerek aşkımı tazeliyordum.

Gökyüzünden süzülen bir dal parçası başıma düştü. Rüyadan uyanmama sebep olan bu dal parçasını elime aldım. Ve bulunduğum ağacın çevresine bakarak hangi taraftan kırıldığını öğrenmeye çalıştım. Ağaçtan düşen dal parçasının nereden kırıldığını buldum ve daha yeni uzayan dallardan bir tanesi olduğunu öğrendim. Dalın kırıldığı yerden akan akışkan ve yapışkan bir sıvıya elime sürdüm. Elimde oluşan yapışkanlık hissi, beni rahatsız etmesine karşı elimi kokladım ve elim, bahçede bulunan bütün çiçeklerin kokusunu içerisinde barındırıyordu. Kokusunu içime çektim ve derin bir nefes aldım.

Bahçe sahibinin gelmesiyle beraber yüzümde oluşan tebessümün yerini korku kapladı. Bahçe sahibi bahçeden çıkmamı istiyordu. Giderek artan ses tonu ile beraber bahçeden çıktım. Korku ile çıktığım bahçede esen rüzgâr, her çiçeğin kokusunu taşıyordu. Yüzümde oluşan tebessüm kendini belli ettiriyordu. Belki bahçedeki çiçeklerden oluşan bir demet yanıma alamamıştım. Ama onların kokusunu elimde tutuyordum.