Genel Başkanını kastederek,
“Liderimize dokunmak ibadettir”
“Bizim genel başkanı desteklemek imanın gereğidir”
“Oyunuzu yani emaneti bize verdiğiniz için mahşer gününde sizden hesap sorulmayacak”
“Genel Başkanını kastederek, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir liderimiz var” diyen vekilleri daha önce duymuş, görmüş, izlemiş veya okumuştuk…
Hatta şahitliğini yaptığı bir nikahtan sonra evlenme cüzdanını genç çift uzatırken, “liderimizin sünnetini yerine getirmeden defteri vermek istemiyorum” diyen bir vekille de medyamız marifetiyle tanımıştık.
En son geçtiğimiz günlerde bir vekil çıkıp “liderimizin ayakkabısını elimizle yalamamız lazım” dedi. (elle yalamak nasıl oluyor pek anlamadım ama)
İşte “akıllara zarar” bu son açıklamayı kameralar karşısında eleştiren başka bir partinin vekili ise “Genel başkanımın iradesi benim irademdir” diyerek kamuoyunu şaşkınlık içinde bırakıyordu.
Bu övme, methetme, dokunma, yalama (!) işinin sonu nereye varacak bilmiyorum ama nasıl biteceğini çok iyi biliyorum…
Bu işi bitirmek çok basit…
Tabi genel başkanlar isterse…
Kendisini kimseye borçlu hissetmeyen ve bir sonraki seçimde aday listesine girememe korkusu bulunmayan vekillerle bu iş çözülür.
Siyasi partilerin ilçe delegeleri öyle masa başında tespit edilmeyecek,
Bütün üyelerin katılımıyla İlçe Seçim Kurulu görevlisinin huzurunda delege seçimi yapılmalı, bu seçilecek delegeler ilçe başkanını aynı şekilde seçmelidir.
Sonra bütün ilçelerin delegeleri toplanarak adaylar arasından en uygun gördüklerini il başkanı olarak seçmelidir. Bu seçimde aynı zamanda genel başkanlık seçiminde oy kullanacak olan üst kurul delegeleri de seçilmelidir.
Sonra söz konusu siyasi partiye gönül vermiş üyelerin teveccühlerinin sandığa yansımasıyla partinin genel başkanı seçilir.
Belediye başkan adayları ve Milletvekili aday listeleri belirlenirken de, aynı yöntem izlenir ve seçim kurulu kontrolünde kurulacak sandıkta delegelerin oylarıyla milletvekili sıralaması belirlenir.
Bakınız temayül yoklamasından bahsetmiyorum.
Eski seçim kanununda “ön seçim” denilen yöntemden bahsediyorum.
Milletvekili adayları ve hatta sıralaması ön seçimle belirlenirse hiçbir il, ilçe başkanı, belediye başkanı ve milletvekilleri, genel başkanına olan saygısını başka bir boyuta taşımak zorunda kalmaz.
Bu yöntem izlendiği zaman yani parti içi demokrasi uygulandığı zaman gerçek demokrasi ile tanışmış olacağız.
Herkesin daha huzurlu ve mutlu olacağı bu sisteme geçiş hiç de zor değil…
Mecliste on dakikalık bir oylama ile parti içi demokrasiyi getirmek mümkündür.
Tabi bu sistemi mevcut genel başkanlar ister mi?
Bu sistem gelirse mevcut genel başkanlar koltuğunu muhafaza edebilir mi?
İşte onu garanti veremiyorum.
Ama
Herkes üye olduğu partide delege olabilmek, ilçe başkanı, il başkanı, belediye başkan adayı, milletvekili adayı olabilmek için kısacası bir sonraki basamağa tırmanabilmek için eskisinden daha çok çalışmak zorunda kalacak.
Ve eğer genel başkan da koltuğunda oturmaya devam etmek istiyorsa o da çok çalışacak, sürekli seçmenin içinde, halkın arasında olacak, yolu olmayan dağ köylerini, suyu olmayan beldeleri bizzat ziyaret edecek, 922 ilçede ayak basmadık yer bırakmayacak, her şehirde bir kişiyle değil birçok kişiyle irtibat halinde olacaktır.
Üyesinden genel başkanına kadar herkesin daha dikkatli, daha çalışkan olmasını gerektiren bu sistemde milletvekilleri genel başkanların değil gerçek anlamda milletin vekilleri olacaktır. Çünkü vekil listesindeki sıralama bile millet tarafından belirlenecektir.
Sizce genel başkanlar bu sistemi ister mi?
Kimin Vekili?
İmam Hüseyin Savaş
Yorumlar