Irak’ı işgal edecek Amerikan askerine Türkiye’den geçiş vizesi vermediği için emperyalizmin hedefi olan 57. Hükümete karşı oynanan bütün ekonomik oyunlara ve yaşatılan devalüasyonlara rağmen 2002 yılında 58. Hükümet olarak görevi AKP devraldığında etin kilosu 8 liradan satılmaktaydı… (tabi paradan 6 sıfır atılmadan önce bu rakam 8 milyon olarak ifade edilmekteydi)
Aradan 21 yıl geçti…
Bugün etin kilosu 330 lira!
Tabi ki, hükümetin bu konuda tarımsal, ekonomik, sosyal birçok gerekçesi vardır.
Etin kilosunun 8 liradan satıldığı 2002 yılında,
1 litre mazot 1,20 lira iken, bugün 22,16 liradan satılıyor,
1 ton süt yemi 204 lira iken, bugün 5.850 liradan satılıyor,
1 ton besi yemi 194 lira iken, bugün 4.570 liradan satılıyor,
1 Amerikan doları 1,45 lira iken bugün 23,61 liradan işlem görüyor.
1 AB Eurosu 1.31 lira iken, bugün 25.80 liradan işlem görüyor.
1 İngiliz Sterlini 2,08 lira iken, bugün 30,39 liradan işlem görüyor.
1 Çeyrek Altın 26 lira iken, bugün 2.396 liradan işlem görüyor.
Üretim girdi fiyatlarının bu kadar arttığını, rekor üstüne rekor kırdığını, ülkemizin devalüasyon tarihini altüst ettiğini görünce et fiyatlarındaki artışı normal karşılamak durumunda kalıyorum.
Fakat ben bugünkü yazımda başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
Bakınız et fiyatları çok yüksek olduğu için insanımız et almakta zorlanıyor. Kasap arkadaşlarla sohbetlerimde, “iki yıl önce iki kilo et alanların şimdi ancak yarım kilo et alabildiğini” öğrendim.
Gerçekten üzücü bir durum…
Mevcut şartlarda et fiyatlarını aşağıya çekmek pek mümkün görünmüyor.
Et fiyatlarının aşağıya çekilebilmesi için, Maliye, Tarım ve Ticaret Bakanlıklarının çok kapsamlı ve ciddi bir çalışma yapmaları gerekiyor.
Bu iş tabi ki onların uzmanlık alanı olduğu için ben haddimi aşmak istemiyorum.
Bildiğiniz gibi Kurban Bayramı yaklaşmakta ve ben de herkes gibi kurbanlık fiyatlarını merak ettim.
Çevremdeki üç-beş besiciye fiyat sordum.
Ortaya çıkan rakam küçükbaş 6 bin ile 12 bin lira,
Büyükbaş ise 80 bin lira ile 120 bin lira arasındaydı!
Kurban bağışı toplayan Diyanet İşleri başta olmak üzere birçok vakıf ve derneğin ilan metinlerini inceledim.
Çeşitli dernek ve vakıflar 5 bin liradan başlıyor ve bin 250 liraya kadar bağış topluyor.
Mesela Diyanet yurtiçinde 5 bin 950 liradan, yurtdışında ise 2 bin 750 liradan kurbanınızı kesmeyi vaat ediyor.
Vaat ediyorlarsa mutlaka yapacaklardır. Çünkü bu büyük vebalin altına kimse girmek istemez…
Ama Türkiye’deki et fiyatları ve vaat edilen yurtdışı kurban kesim fiyatlarını yan yana getirdiğimde ortaya çıkan uçurumun derinliği insanın aklına farklı fikirler düşürüyor…
Tam bu noktada devletin ilgili kurumları harekete geçerek,
Eğer bu yardım kuruluşları sözlerini yerine getirmiyorsa derhal gereği yapılmalıdır.
Yok, eğer sözlerini yerine getiriyorlarsa yani, bin 250 liraya bile kurban alabiliyorlarsa o zaman devletimiz neden o fiyattan koyun alarak iç piyasaya sürmüyor.
Öyle ya… Madem Türkiye’deki fiyatın beşte birine etlik koyun olan bir yer var… bu yer dünyanın her neresindeyse oradaki bütün koyunlar gerekli muayeneleri yapıldıktan sonra gemilere, tırlara, trenlere, kamyonlara doldurularak Türkiye’ye getirilmelidir.
Ülkemizde açlık ve hatta yoksulluk sınırı altında yaşam savaşı veren on milyonlarca insanın protein ihtiyacını karşılayabilmesi için gereken et miktarını ancak bu yöntemle satın alabilecektir.
Aynı zamanda bu ithalatın devam etmesi halinde iç piyasaya fiyat dengesi geleceği gibi birkaç yıl içinde hayvancılıkla ilgili bütün sorunlarımız son bulacaktır.