O defter, senin için “20 yapraklı, alfebeyi öğreniyorum defteri” olabilir…

O defteri herhangi bir kırtasiyeden alıp, karalamalar yapıp işin bitince de çöpe atabilirsin…

Ama biz ülkücüler için o defter, Yüce Türk Milletinin kaderinin yazılı olduğu defterdir!

O defterde, Cennet Mekan Başbuğ Alparslan Türkeş’in “Ne Amerika, Ne Rusya ne Çin, herşey Müslüman Türk için” düsturuyla dünya devlerine açtığı savaşın kahramanlık destanı yazılıdır.

O defterde, üniversite kapılarına asılan ve Efendimize (SAV) hakaret içeren bombalı pankartları indirirken kolunu, bacağını, gözünü kaybeden ülkücülerin iman ve inanç destanları yazılıdır.

O defterde, kaldığı yurdun yemekhanesinde Ramazan ayında ve iftar saatinde -haşa- Allah’a küfreden komünist güruhun karşına tek başına dikilerek şehadete erişen Ruhi Kılıçkıran’ın destanı yazılıdır. 

O defterde, kendisi üç gündür yemek yemediği halde işgal altındaki okulda aç kalan ülküdaşlarına yemek götürürken kurşunlanan Şehit Süleyman Özmen’in destanı yazılıdır.

O defterde, bisiklet pompasıyla hava basılan ciğerleri patlatıldıktan sonra okulun 3. katından atılarak şehit edilen Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun destanı yazılıdır.

O defterde, Giresun’dan  İstanbul’a çalışmak için aileleriyle gelen beş ülkücü işçinin Ümraniye’de ağır işkenceler sonucu şehadete yürüyüşünün destanı yazılıdır.

O defterde, sırf milli ve manevi  değerlerden ödün vermediği, kızıl komünistlere ve kara renkli kapitalistlere boyun eğmediği için Adana’da şehit edilen altı ülkücü öğretmenin destanı yazılıdır.

O defterde, gümrüklerdeki rüşvet tezgahını dağıtarak kaçakçılara geçit vermediği için uluslar arası mafya baronlarının komünist tetikçilere vurdurduğu Gün Sazak’ın destanı yazılıdır.

O defterde, gözleri görmeyen Ermenekli bir babanın tek umudu olan Öğretmen Mahmut Bedir’in öğrencilerine din, devlet ve Türklük aşkı aşıladığı Urfa’da ölümsüzlüğe kavuşmasının destanı yazılıdır.

O defterde, babası Mustafa Mağatla birlikte kahpece pusıya düşürülen MHP Urfa Gençlik Kolları Başkanı M.Yaşar Mağat’ın icraatlarının destanı yazılıdır.

O defterde, sürgün gönderildiği okulun kapısında İstiklal Marşını okurken öğrencilerinin gözü önünde kurşunlanan Fehmi Kasanoğlu’nun destanı yazılıdır.

O defterde, babasının yanında kurşunlanan Ejder Çılgın’ın, babasının kucağında kurşunlanan Deniz Bayık’ın küçücük bedenlerinin cennete uçuş destanları yazılıdır.

O defterde, evi basılarak vurulan baba oğul Akyüzler’in, Süzenler’in, Eczacılık Fakültesi son sınıfta iken İstanbul’dan takip edilip Urfa’da şehit edilen İsa Abacı’nın destanları yazılıdır.

O defterde, körler mahallesinde ayna satan Suruçlu Şükrü Öztürk’ün sokak ortasında demir çukularla linç edildikten sonra kurşunlanarak şehit edilişinin destanı yazılıdır.

O defterde, bir yıl arayla şehit edilen Baysal kardeşler, Urfa MHP Merkez İlçe Başkanı Kemal Bayık, Ali Durmuş, Ahmet Çelik, Filo Deniz, Arslan Baysal, Mahmut Kılçık, Şükrü Deşik, Nihal Çizmecioğlu, Mehmet Alpay, Ali Belgen, Suphi ALMAZ, Ahmet Sağlam gibi Urfalı 36 şehidin destanı yazılıdır.

O defterde, askeri cezaevinde başında takke ile namaz kıldığı için, başı dipçikle ezilerek şehit edilen Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun destanı yazılıdır.

O defterde, cezaevlerindeki işkenceler veya pusular sonucu şehit düşen, Abdurrahman Kılıç, Baki Yeşiloğlu, Velican Oduncu, Yunus Uzun, Ferhat Tüysüz, Cumali Şimşek, Hüseyin Bayram, İhsan Karadağ, Osman Paysoy, Muammer Yalçın ve Yaşar Durukan’ın kahramanlık destanları yazılıdır.

O defterde, Mustafa Pehlivanoğlu, Ali Bülent Orkan, Cevdet Karakaş, Cengiz Baktemur, Halil Esendağ, Selçuk Duracık, İsmet Şahin, Fikri Arıkan ve Ahmet Kerse’nin idam sehpalarından Hakk’a yürüyüşlerinin sadakat destanları yazılıdır.

O defterde, yaşıtları mahalle aralarında top oynarken, kafelerde, diskolarda gönül eğlendirirken, kendileri büyük görevlar üstlenen Ülkü Ocakları Başkanlığı, Ülkücü İşçiler Derneği Başkanlığı yaparak gençliği bilinçlendiren nice yiğitlerin kahramanlık destanı yazılıdır.

O defterde, cep harçlıklarını birleştirerek teşkilat binalarının kiralarını ödeyen, çay şeker gibi giderlerini karşılayan yaşı küçük fakat yüreği büyük Türk gençlerinin destanları yazılıdır.

O defterde, bu kutlu dava uğruna gençlik hayallerinden, gelecekle ilgili beklentilerinden vazgeçerek kendini Türk İslam Ülkücülüğü davasına vakfeden gençlerin destanı yazılıdır.

O defterde, inançları sebebiyle vatanını terk etmek zorunda kalarak sürgün hayatı yaşayan vatan toprağına hasret bir şekilde gurbet ellerde can veren ülkücülerin destanları yazılıdır.

Kısacası, büyük bir liderin emrinde, kutlu bir dava yolunda, disiplin, azim, samimiyet, sadakat, feragat, şahsiyet, fedakarlık, mahkumiyet, çile, sürgün, gurbet, yokluk, yoksulluk gibi kavramları yoldaş edindiği halde kıvırmak, satmak, pazarlık etmek gibi kelimeleri lügatinde barındırmayan ülkücülerin destanları yazılıdır.

Dolayısıyla sırça saraylarda büyümüş, dünyevi menfaatler sebebiyle birilerinin gölgesine sığınarak siyasete atılmış insanların bu kanla, gözyaşıyla yazılmış defteri okumalarını ve anlamalarını beklemiyoruz.

Başarısızlıkta ben, başarıda biz ilkesiyle çıktığımız, ecrini ve mükafatını sadece ve sadece Cenab-ı Allah’tan beklediğimiz Türk İslam Ülkücülüğü davasının yazıldığı bu defter aynı zamanda Yüce Türk Milletinin kaderinin yazılı olduğu defterdir.

Bu defterin önemini, özelliğini, kutsaliyetini anlayabilen ve bu deftere ismini yazdırmak için gereğini yapabilecek olanlara selam olsun.