Gülmeyi unuttuk ağlamaktan, kalbimizin her bir yanını acı, keder, üzüntü, kapladı. Hayatın sıkıntıları, bizi uçuruma sürükledi. Gülmeyi unuttuk, kalbimizdeki yaraların dışa vurmasıyla, gözyaşlarımızın intihar ettiğini anladık.

Ağlamak, güçsüzlüğün ve çaresizlerin yaptığı bir eylem olarak bilinir. Ağlamak gerekir, gözyaşlarımızın duygularımızı temizlemesi gerekir.

Erkekler ağlamaz, diye bir şey çocukken, insana öğretilir. Ama insanın ağlamaya ihtiyacı vardır, içini dökebilmesi gerektir. Ağlamak, doğal bir olaydır. İçten gelir, tarifi izah edilemez, duygularımızın dışa vurumudur. Ağlamak, insanın rahatlaması için yapacağı, en güzel davranış biçimidir.

Ağlamak, bir teslimiyet bildirir. Hayatın zorluklarına karşı yenik düşmektir. Bir annenin evladını kaybetmesi, evladına olan bağlılığından dolayıdır.

Ağlamak, bir insanın yaşantısındaki sıkıntılarından oluşur. Bu oluşma evresinde teselliyi, yakın çevresinden bulur. Ağlayan kişiye; güzel sözler söylenerek, omzuna dokunarak, ellerinden tutularak teselli etmek, yakın çevresinin ona ne kadar değer verdiğinin kanıtıdır.

Ağlamak, bir yardım arayışı içerisinde olduğumuzu bildirir. Mesela; bir bebeğin ağlaması, annesinden veya babasından yardım istemesidir. Ona bakılması, kucağına alınması, altını değiştirilmesi, emzirilmesi gibi, ağlamakla bebek, ailesinden yardım ister.

Hayatta her şey için ağlayabiliriz. Korku, şefkat, acı, hasret gibi duyguların sonucunda ağlarız. Bir annenin, askerdeki oğluna hasret duyması gibi, insan da hayatının her alanında üzüntü duyabilir.

Gülmek için ağlamak gerekir. Ağlamak, gülmenin ön koşuludur. Ağladıktan sonra ruhumuzdaki ve vücudumuzdaki mekanizmaları hareket ettirerek, psikolojik anlamda insanı rahatlatmaya sevk ederler. Bu rahatlamanın ardından, insan kendisini daha huzurlu ve mutlu hisseder. Kafasındaki bütün olumsuzlukları def ederek, gözyaşları ile kendisini daha iyi bir hayata adım atmak için hazırlar.

Gülmenin değerini bilmediğimiz için ağlarız. Geçmişte ders almadığımız pişmanlıklarımızı tekrar ederek, yine aynı hataya düşerek, üzülmemize yol açarız. Bunun önüne geçmek bizim elimizdedir. Yaşadığımız pişmanlıklardan ders alarak, geleceğe umutla baktığımız süre içerisinde, daha mutlu ve huzurlu olmamıza vesile olarak, duygularımız bizi güldürmeye sevk ederler. Bu da hayatımızdan zevk almamızı sağlar.

Günlük hayatımızda, her zaman gülmek için yer ararız. Çünkü hayatımızdaki olumsuzlukları, koca bir dağ olarak gördüğümüz için, bu kötü koşulları lehimize çevirmek bizim elimizdedir. Çaba sarf ederek, hayatımızdaki negatif durumları ortadan kaldırmak için, geçmişten ders alarak, aynı hatayı bir daha tekrarlamazsak, daha iyi bir hayatımızın olması için bir adım atmış oluruz.

İnsan ağladıkça sakinleşir. İnsan gülmeyi de, ağlamayı da öğrenmelidir. Bunun sonucunda, insan hislerinin ve hissettiklerinin farkına varır.

Her bir gözyaşımız, yaşama sevincimizi yeniden kazanabilmek için, ruhumuza içten içe dokunarak, hayatımızda gülmek için, vücudumuzu gözyaşlarımızla yıkarlar. Gözyaşımızın akması için, önce yüreğimizin ağlaması gerekir. Kalbimiz, gözyaşlarımıza engel olamadığı için, gözyaşlarımız gözümüzden akarak, yüzümüze doğru gelmesiyle, acı, keder ve üzüntümüzü dışa vururlar. Bu gözyaşlarımızın akmasına, göz kapaklarımız dahi engel olamaz. Eğer kalp kırılmış, yüreğimiz yıkılmış ise duygularımız, gözyaşlarımızın yürekten olduğunu gösterir. Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin dediği gibi: GÖZYAŞININ BİR GÖREVİ VARMIŞ, ARDINDAN GELECEK OLAN GÜLÜMSEME İÇİN TEMİZLİK YAPARMIŞ.

Ağlamak, kalbi yumuşatır. Eğer ağlamayı beceremezsek, kalbimizin katılaşması ile duygusuz bir insan olup, hem kendimize hem de çevremize azap verebiliriz. Onun için ağlamalıyız. Ağlayabilmek gerekir. Çünkü ağlamak erdemdir, bir saadettir. Huzura kavuşmaktır. Ağlamamaktan ve gözyaşlarımızın akıp gitmesinden korkmamalıyız. Bir Kızılderili atasözü der ki: AĞLAMAKTAN KORKMA! ZİHNİMİZDEKİ DÜŞÜNCELER GÖZYAŞI İLE TEMİZLENİR. NE MUTLU HAYATINDA GÖZYAŞI AKITABİLEN İNSANLARA….