Ayın yüzü penceremde görünmeye başladı. Vaktin gece olduğunu pencereme yansıyan ışıklarından öğrenebildim.
Gecenin içinde kaybolmaya ramak kala, son bir çaba ile kendimi kurtarmaya çabalasam da yine de gecenin içinde kayboluyorum. Gece bir deniz ve ben bir balığım. Yüzmeye başlıyorum denizin diplerine doğru. En derin yerine, ıssız ve karanlık olan yere doğru yüzüyorum. Ayın kaybolduğu yere... Her taraf karanlık, göz gözü görmüyor. Sanki denizin dibindeki tek canlı ben mişim gibi. Kendimle baş başa kalıyorum. Karanlık olan yer, beni içine doğru çekiyor. Gecenin karanlığı yetmezmiş gibi, denizin karanlığı da beni alıp götürüyor uzak diyarlara ve içime kapanıyorum. Aklım başımdan gitmiş kalbimin sesini dinliyorum. Etrafımdaki insanların yok oluşu beni, içime kapanmaya zorluyor ve içine kapanık bir insan oluyorum.
Olumsuz düşüncelerim, hislerim benim yakamı bırakmıyor ve endişe kaplıyor dört bir tarafımı. Maziye doğru bir yolculuk başlıyor duygu ve düşüncelerim arasında. Pişmanlıklarla dolu bir hayat sürmüşüm meğer. ‘Hep en iyisi olacak değil ya, biraz da kötü olsun hayatımız belki ders çıkarılacak yerler vardır bu hatıralarımda’ diyerek, giderek sessizleşiyor kalbim ve ruhum. Dinlenme faslına geçiyor bedenim ve iki büklüm olan bedenimi denizin dalgalarına bırakıyorum.
Ufukta bir ışık görünüyor, sanki bilerek gözlerime tutuluyor ve gözlerimi kör edercesine. Kulaç atmaya başlıyorum, denizin dibinden ışığa doğru yüzmeye başlıyorum. Bir el görüyorum, denizin içinden bana doğru uzanan bir el. Hızımı artırmaya çalışıyorum ama denizin dalgaları bana engel olmaya çalıştıkça, kollarım kırılır derecesinde kulaç atmaya devam ediyorum.
Bana uzanan o eli tutuyorum sımsıkı. Eli elime değince, içimde bir ürperti oluşuyor ve bedenimi sarıyor. Kalbimin derinliklerine bir molotof kokteyli atılıyor. Kalbimi darmadağın ediyor. Bir elin verdiği his, bedenimi parçalıyor. Beni darmadağın eden bu elin sahibini arıyorum. Dalgalanan sarı saçlarıyla, parlayan mavi gözleriyle, tebessüm eden gamzeleriyle, gül kokan elleriyle beni suyun üstüne doğru çıkarıyor ve içinde kaybolduğum denizin içerisinden çıkarıyor. Şok geçiren bedenimi bir titreme alıyor ve üşüyorum ben, gecenin karanlığında. Sarıp sarmalıyor beni ve revnak kokuyor bedeni. Yüzüme dokundurduğu buse ile denizin içinden çıkıp geceye geri dönüyorum. Kalbim bir bütün olmuş, haylaz bir çocuk gibi zıplıyor ve pencerenin yanına gelip ayın güzelliği karşısında ona bir selam yolluyorum.