Her geçen gün, hayatımıza hatıra olarak kaydedilir. Değerini bilmediğimiz zamanlarımızın, anı olarak arşivlere kaldırıldığını bilmeden yaşıyoruz. Her anı dolu dolu yaşamak yerine, bu da geçsin diyoruz.

Hayatımız, o kadar spontan hale gelmiş ki; ne yaptığımızı, ne yapacağımızı bilemeyecek duruma gelmişiz. Hayat bu kadar kısa iken, ecel bu kadar yakın iken, hayatımız elimizden kayıp gidiyor. Durduramıyoruz. Elimizde tutamıyoruz.

Hayatımızı anlamlı kılan şey, anılarımızdır. Hatıralarımız, hayatımızı belirler. Geleceğe ışık tutar. Geçmişten ders almalıyız derken; aslında anılarımızdan ders almalıyız, demek gerekir. Tecrübe ettiğimiz olayların sonucunda elde ettiğimiz bilgiler ışığında hareket ederek hatalarımızı tekrarlamamalıyız.

Tecrübe, yaşayarak elde edilir. Öğrenilemez ve öğretilemez. Sadece yaşayarak öğrenilir. 'BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR sözü tamda bunu işaret eder.

Günlük yaşantımızda ne kadar çok anı biriktirdiğimizi bilmiyoruz. Her gece başımızı yastığa koyduğumuzda, o gün gözlerimizin önünden film şeridi gibi geçerken hatıra olarak belleğimize kaydedildiğini bilemeyecek duruma gelmişiz. Her günün sonunda, tecrübe ettiğimiz olaylara farklı bir bakış açısı getirerek geleceğe sağlam adımlarla ilerleyebiliriz. Hayat kısa, tecrübe az, zamanımız kısıtlıdır. Bu açıdan hayata bakarsak, hayatımıza anlam kazandıran hatıralarımız, bizi daha iyi bir geleceğe hazırlayacaktır.

TARİH TEKERRÜR EDİYOR VE EDECEKTİR. Biz önlemini almazsak, tarih bize sayfalarını açarak harf harf, kelime kelime bize tekrar ettirecektir.

Son olarak, hayatımız elimizden uçup giderken geleceğe ışık tutan hatıralarımızı tekrar gözden geçirmeliyiz. NE İDİK? NE OLACAĞIZ? Bu soruları kendimize sürekli sormalıyız. Belleğimize kazınan hatıralarımız, orada çürüyüp gitmeden onları hayatımıza işlemeliyiz.

Dua ile.. Vesselam…