Dün akşam saat 21-22 sıralarında 3 canlı bomba Atatürk hava limanında bir eylem yapmış, toplam 41 kişi hayatını kaybetti ve 239 kişi ise yaralandı.

Biz bu filimi daha öncede birçok kez izlemiştik. Türkiye cumhuriyeti başına bela olan p.k.k. ile ne zaman görüşme, konuşma, bu işi çözme durumuna geldiğinde veya bu yönde adımlar atmaya başladığında böyle büyük patlamalar veya asker kaçırmalar, askerlere tuzak kurup katletmeler olurdu. Şu an rahmetli olan eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, Turgut Özal zamanında ve şimdiki hükümet döneminde de olduğu gibi.

Bu defa bu filmin biraz daha gelişmiş sürümünü izliyoruz sanki. Evet, Türkiye yeni bir rota çizip dış siyasette sıfır sorun hedefini koyup bu yönde de ilk adımını attığı gün böylesine organize bir saldırıya maruz kalıyor. Kim bize ne mesajı veriyor acaba? İşte esas soru budur ve cevabını da devlet yetkilileri kesinlikle bulmalı bence.

Evet, Türkiye dün İsrail ve Rusya ile anlaştı. Buzları eritmeye doğru adımlar attı. Bu anlaşmaları beğenir veya beğenmezsiniz. Anlaşmaların içeriğini tartışırsınız. Bu anlaşmalarda tavizler verildi mi? Verildiyse nelerdir? (umarım ve dilerim ki İsrail in Ortadoğu ya yerleşmesi yönünde 'yazısız' bir anlaşma yoktur) Bunların hepsi konuşulabilir, tartışılabilir. Ama bu denli organize ve büyük bir saldırının neden bugün yapıldığı bence iyice irdelenmelidir. Hele de 'baş dostumuz' Amerika nın 3 gün önce İstanbul da yapılan NASA nın toplantısına kendi üyelerini göndermemesi, buna gerekçe olarak ta İstanbul da tapılacak bir saldırıyı gerekçe göstermesi tesadüfmü?

Ben tesadüf olduğuna inanmıyorum. Bence Türkiye ye 'dostlarından biri' mesaj verdi. Herhalde yine birilerinin nasırına mı basıldı ki kulağımız çekilmek istendi bu mübarek günlerde. Böyle bir tesadüf olur mu? Sen kalkıp Rusya ve İsrail ile anlaşmaya doğru adımlar atacaksın. Büyük yatırımlar yaptığın ve ciddi anlamda gelir elde etmeyi planladığın turizm sektörünün önünü açmayı düşündüğün anda, en büyük uluslar arası havaalanının DIŞ HATLAR bölümünde büyük ve organize bir eylem gerçekleşecek. Bunun tesadüf olabileceğine inanmıyorum.

Şimdi Türkiye gerçekten ciddi anlamda karar verme aşamasında. Bu eylemi, İster Deaş, ister pkk yapmış olsun bizim için fark etmez. Çünkü her ikisi de Türkiye ye sınırdan komşu olmuş örgütler ve eylemlerini de sırtlarını dayadıkları yerlere güvenerek açıkça yapıyorlar. O zaman Türkiye de devlet olarak 'kanı yerde kalmayacak/kalmadı' 'hesabı sorulacak/ soruldu' gibi söylemlerden ziyade, gerçekten maşayı tutan elden hesabı sormalıdır. Bu hesapta uluslar arası arenada anladıkları dilden olmalıdır bence.

Bu hesap nasıl olmalıdır? Sorulma şekli? Hesabın ne olduğu? Faturanın ne olduğu ve kime çıkarılacağı? Gibi eylemler ve bu sorulara cevaplar yetkililerce üretilmelidir. Çünkü gerekli veriler, belgeler, onlarda olması lazım ve olduğuna da inanıyorum çünkü T.C devletinin bunlara ve daha fazlasına sahip olacak güçte olduğu kanaatindeyim. Esas konu bu dökümanları doğru muhataba, doğru zamanda ve gerekli şiddette kullanabilmektir.

Burada aklıma Mim Kemal Ökenin 'sultan Abdülhamit Hanın hatıraları' ndaki kitabından bir bölüm geldi; Rahmetli Cennet mekan şöyle demişti özetle 'ben İngiltere deki IRA yı İngiltere de kurdurdum. Çünkü İngiliz devleti, kendi iç işlerindeki meselelerle uğraşırsa bizim içi işlerimizle uğraşmaya fırsatı bulamaz.' Acaba o büyük dedelerimizin söylediklerini ve yaptıklarını tekrar ve iyice okumalı mıyız?

Allah (c.c.) bu mübarek günde, bayram öncesinde ocaklarına ateş düşen bütün ailelerin acılarını hafifletsin. Ölenlere rahmet etsin. Yaralılara hayırlı şifalar versin.

Selam ve dua ile Allah (c.c.) a emanet olun.

[email protected], [email protected]