Son zamanlarda ülkemizin etrafı adeta bir kan gölü. Bir tarafta Suriyedeki iç savaş, bir tarafta Iraktaki Işid terörü bölgede yaşayan insanları, etnik grupları tedirgin etmekte ve insanları yerini yurdunu terk ettirip muhacir etmektedir. Son olarak Irakta Işid zulmüne maruz kalıp yerini yurdunu terk eden ezidiler ülkemize sığınmaya başladı. Şimdilik sayıları binlerle ifade ediliyor ama bu sayının artacağı aşikar.

Ezidilerin tam saylarını tahmin etmek güç. Nüfuslarının 70 bin ila 150 bin kişi arasında olduğu belirtilmektedir.

Ezidi isminin Emevi hanedanının ikinci halifesi olan ve hiç sevilmeyen Yezid İbn Muaviye’den geldiği, İsmin kökeni modern Farsça’da melek ya da ilah, tanrı anlamına gelen "ized" kelimesinden geldiği, Ezidi kelimesi basitçe "tanrıya inananlar" anlamında, Ezidiler de zaten kendilerini bu şekilde tanımlıyorlar.

Ezidilerin inançlarının çoğu Hristiyanlıktan gelmektedir. Hem İncil’i hem Kuran’ı kutsarlar, fakat geleneklerinin çoğu yazılı değil sözlüdür. Aralık ayında Ezidiler, pir ile şarap içmeden önce, üç gün boyunca oruç tutarlar. 15-20 Eylül tarihleri arasında, Musul’un kuzeyindeki Laleş’te bulunan Şey Adi’nin türbesine hac ziyaretinde bulunurlar, bu esnada ise nehirde abdest alırlar. Hayvan kurban ederler ve sünnet uygulaması onlarda da vardır.

Üstün varlıkları Yezdan adı ile bilinir. Öyle yüksek bir mevkidedir ki ona doğrudan tapılamaz. Pasif bir güç olarak adlandırılır, dünyanın yaratıcısıdır koruyucusu değildir. En yüceleri Melek Tavus olarak bilinen Tavuskuşu meleğinin de aralarında bulunduğu yedi büyük ruh Yezdan’dan çıkmıştır. Melek Tavus kutsal iradenin aktif uygulayıcısı olarak bilinir ve Tanrıdan ayrı düşünülemez. Bu nedenle Ezidilik tek tanrılıdır. Ezidiler günde beş kez Melek Tavus’a dua ederler. Melek Tavus’un diğer adı "şeytan"dır, bu nedenle Ezidilerin yanlış bir şekilde şeytana tapanlar olarak damgalanmasına yol açmıştır.

Ezidilikte tanrı, Dünya’nın sadece yaratıcısıdır, sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Düşmüş Melek, bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Düşmüş Melek, Melek Tavus olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Ezidiler için Melek Tavus, en güçlü melek ve aynı zamanda affedilmiş Şeytan’dır. Bu ismi ağzına almak, mukaddes olduğundan yasaktır. Tanrı, özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil, içi kötülüklerle dolu olana, Tavus’a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus’tur. Âhiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. İnsanın inanışına ve yaşayışına göre Dünya Cennet’e de, Cehennem’e de dönüşebilir. Melek Tavus, bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu Dünya’daki gölgesidir.

Eskiden Şanlıurfa, Ezidilerin kalesiydi. 1970’li yıllara kadar özellikle Urfa-Viranşehir’de yoğun olarak yaşayan ve sayıları 80.000’i bulan Türkiye Ezidileri, 1980’lerle beraber yurtdışına göç etmeye başlamışlardır. Türkiye Ezidilerinin büyük bir kısmı bugün Almanya’da yaşamaktadır, Avrupa Parlamentosu üyesi Feleknas Uca ve Sol Parti üyesi Ali Atalan da Ezididir.

Geçmişte Polonyalılara, Bulgarlara, Ermenilere, Afganlılara, Iraklılara ve Suriyelilere kucak açan Türkiye, bu kez Ezidilere kucak açmış, onlara sığınacak güvenli bir liman olmuştur. Bazen kızıyoruz ama, bu davranışın bir insanlık borcu olduğu da muhakkaktır.

Kalın Sağlık ve esenlikle….