Yine camilerde yatsı namazı öncesi selalar verilmeye, davulcular gecenin ilerleyen saatlerinde tokmaklarını davullarına değdirmeye başladı. Onbir ayın sultanı , gönüllerin ilacı ramazan ayı bir kez daha ruhumuzu, manevi iklimiyle okşamaya başladı.

Tüm Müslüman coğrafyalarda olduğu gibi, Şanlıurfada da ramazan ayı bir başka güzel olur. Ramazan, Şanlıurfada bireylerle beraber şehrin tamamının iklimini değiştirir. Orucun uzun ve sıcak günlere geldiği bu zamanlarda Şanlıurfada sabah güneşin doğmasından iftar vaktine kadar belirgin bir sessizlik ve dinginlik hissedilir.Şehir merkezinde çoğu zaman ciddi trafik yoğunluğunun olduğu yollar, alışılmışın dışında alabildiğine sakindir iftar vaktine kadar. Eğer Şanlıurfaya ramazanda gezmeye gelmişseniz, öğlen ve ikindi vakti şehrin boşalmış olduğu hissine kapılırsınız.

Esnaf mümkün olduğunca kendini ramazan ayının özel moduna sokar. İftar öncesi hafif tempoda çalışır, erken eve gitmeye özen gösterir. Öğlen ve ikindi ezanı okunduğunda boş olduğu hissine kapıldığınız şehir, aniden camilerde toplanıp ibadetlerini yerine getirmeye çalışan insanlarla dolar taşar. Hemen her camide mukabeleler okunur, hatimler indirilir bu mübarek ayda. Bir parkta bir ağacın gölgesi bulunmaya dursun, orada sıcaktan bunalıp kendini kavurucu sıcağın bunaltısından kurtarıp, bedenini ve gönlünü soğutmaya çalışan birilerini mutlaka görürsünüz.

İkindi vaktiyle birlikte şehirde sakinliğin altında fark ettirmeden yaklaşan hareketlilik gözlere çarpar. Annelerimizin özenle hazırlamaya koyulduğu yemekler birazdan tepsilere konacak ve fırınlara yollanmaya başlanacaktır. İkindi namazı sonrası genellikle orta yaş üstü amcalarımız, sakalları ağarmış dedelerimiz parklarda , çimenler üstünde toplanıp sohbetlere başlar.Kimisi sıcaklara dem vurur, kimisi sıkıntısını paylaşır, kimisi çoluk çocuğundan bahsedip muhabbete ededurur iftara kadar.

Güneş yakıcı yüzünü şehirden çekmiş tatlı ikindi rüzgarları esmeye başlamıştır. Şanlıurfada artık iftar vakti gelmek üzeredir. Hemen her sokakta evde özenle hazırlanmış kavurucu sıcaklara inat içine bol buz eklenerek içenlerin boğazından afiyetle geçen ,içen kişiye tatlı bir dinginlik hissi veren meyan şerbetleri çocuk ve gençler tarafından oldukça makul fiyata alıcısını bekler. Şanlıurfa halkı bu şerbete özellikle ramazan ayında ciddi teveccüh gösterir. Sıra fırınlara gidip yemeklerin alınma vaktidir. Şanlıurfada fırınlar iftar vaktinde küçük bir kermes görüntüsüne bürünür desek sanırım yanılmayız. Aklınıza gelen her türlü yemek tepsilere, çömleklere konulup fırına gönderilir. Sadece fırınların önüne konan tepsilere bakmak insanın iştahını kabartmaya yeter. Özellikle patlıcan ve biberin şehrin yemek kültüründe ne denli önemli olduğuna ayrı bir parantez açmak gerekir. Uzun kuyrukların oluştuğu fırınlarda yemeği pişen kişiler Şanlıurfanın meşhur tırnaklı pidesi veya açık ekmeğini alarak mutlu bir şekilde evinin yolunu tutar.

Şanlıurfada akşam ezanı ile birlikte atılan topla oruçlar açılır, kaşıklar tabaklara değdirilir. Tam ezanın okunduğu sırada evinizin balkonuna veya damına çıkıp etrafa bir göz atarsanız insanların maaile oturup sevinçle yemek yediğini; çatal, bıçak, kaşık seslerinin size bir musiki resitali dinlermişçesine haz verdiğini hissedebilirsiniz.

İftarlarını evde yapmayanları Şanlıurfa, hemen her köşede iftardan sahura kadar açık kebapçıları ile misafir eder. Ciğer ve yürek kebabı ile patlıcanlı kebabın şehirde oldukça talep gören yemekler olduğunu belirtmekte fayda var.

Artık yemekler yenmiş ve şehir sanki kurumuş toprağın suya kavuşması gibi yeniden can bulmuştur. Keyifle çaylar içilir ve ardından teravih namazı hazırlıklarına başlanır. Peygamberler şehri olan Şanlıurfada manevi iklimin doruğa ulaştığı mekanlar azımsanmayacak kadar çoktur. Başta Balıklıgölde; ateşe, serin ve selamet ol denen mekanda, Hazreti Eyyüp peygamberin sabırla imtihandan galip geldiği makamında, Hazreti Eyyüp peygamberin kabrinin olduğu mekanda ve daha birçok yerde insanlar, namazlarını eda eder; eller semaya açılır, gönüller manevi güzellikleri ruhunda hisseder.

Şehir gündüzün sakinliğine inat teravih sonrası iyice canlanmıştır. Neredeyse şehrin tüm sakinleri kendini dışarıya atmıştır desek sanırım abartmış olmayız. Kimisi Balıklıgölde, kimisi eyyüp nebide,kimisi bahçelievlerde, kimisi yenişehirde ,kimisi yıldız meydanı ve haşimiyede gezerken , kimisi alışveriş merkezlerinin yolunu tutar. Kimisi parklarda yeşillikler üzerine kurulup demlediği çayı yudumlamakta, kimileri çay ocaklarında muhabbete dalıp dostluklarını tazelemektedir. Sokaklarda çocuklar taştan kaleler kurup top oynamaktadır. Hülasa bu canlılık ve yoğunluk sahura kadar artarak devam edip gider.

Hayatta her şeyin sonu olduğu gibi yeme-içmenin de sonu gelmekte ve artık sahur vakti yaklaşmaktadır. Meşhur isotlar ve patlıcanlar alınarak tekrar fırın yolu tutulmakta, alınan tırnaklı pidelerle ailece sahur bereketi yaşanılmakta ve Şanlıurfa güzel bir ramazan gününe yeniden hazırlanmaktadır.