Tarihin en eski yapıları şüphesiz Mekke'de bulunan Beyt'ül Haram yani Kabe ile Kudüs'te yer alan Beyt’ül Makdis yani Mescid-i Aksa'dır.

Bununla ilgili olarak Ebu Zer Radıyallahu Anh şöyle demiştir: “Ya Rasûlallah! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. “Mescid-i Haram’dır” buyurdu. “Sonra hangisidir?” diye sordum. O, “Mescid-i Aksa’dır” buyurdu. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim. “40 yıl vardır” buyurdu. (Müslim, Mesacid, 2 )

Âdem Aleyhisselam ile Peygamber Efendimiz Aleyhisselam dahil her ikisi arasında gelen tüm Peygamberlerin getirmiş oldukları din, tevhid esasına dayalı İslam dinidir. Sonrasında dinleri insanlar tarafından bozulmuş, kendilerine gönderilen kitaplar tahrif edilmiştir. Bugüne kadar bilinen Yahudilik, Sabilik ve Hıristiyanlık tahrif edilmiş, bozulmuş, aslından koparılmış dinler olarak Kur'an-ı Kerim'de yer alan muharref dinlerdir. Her ne kadar böyle olsa da bazı konularda İslam'ın kabul ettiği bilgiler gerek Tevrat'ta, gerekse de İncil'de yer almaktadır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam ve Kur’an-ı Kerim ile birlikte tüm dinler ve kitaplar nesh edilmiştir.

İslam dininin kutsal kabul ettiği mekânlardan biri de Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın yaklaşık 16-17 ay kadar o tarafa doğru namaz kıldığı Mescid-i Aksa'dır. Diğer adı Beyt'ül Makdis. Berâ bin Âzib Radıyallahu Anh şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte 16 veya 17 ay kadar Beytü'l Makdis’e doğru namaz kıldık. Sonra Kâbe’ye döndürüldük.” (Müslim, 525)

İslam dininde cansız hiçbir şeyin biz Müslümanlar açısından herhangi bir değeri yoktur velev ki Peygamber Efendimiz Aleyhisselam veyahut Kur'an-ı Kerim'de bize bildirilmiş olmasın. Beyt’ül Haram yani Kabe ve Beyt’ül Makdis yani Mescidi Aksa Kur'an-ı Kerim'de isimleri belirtilen mukaddes beldelerdir ve biz Müslümanlar için bu nedenle değerli ve kutsaldırlar.

Mescid-i Aksa'nın biz Müslümanlar için önemini belirten olaylardan bir tanesi İsra ve Mirac hadisesidir. Kur'an-ı Kerim'de bu mucize İsra Suresi adı altında anlatılmaktadır. “Kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescidi Haram'dan (Mekke'den), kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.” (İsra, 1)

Mescid-i Aksa denilince genelde kubbesi sarı renkli, duvarları mavi renkli sekizgen yapı anlaşılır ancak bu mescidin adı Kubbet-üs Sahra olup Mescid-i Aksa değildir. Mescid-i Aksa 145 dönümlük alanın tamamının ismidir. Aşağıdaki resimde kırmızı çizgi ile belirtilen alanın tamamının adı Mescid-i Aksadır.

Mescid-i Aksa’nın değeri ile ilgili olarak Ebu Hureyre Radıyallahu Anh, Rasûlullah Aleyhisselamın şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Üç mescit dışında hiçbir mescidi ziyaret için yola çıkılmaz. Benim bu mescidim (Mescid-i Nebevi/Medine), Mescid-i Haram/Mekke ve Mescid-i Aksa/Kudüs.” (Müslim, Hac, 511)

Yine Abdullah b. Amr Radıyallahu Anh, Peygamber Aleyhisselamın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Davud’un Aleyhisselam oğlu Süleyman Aleyhisselam, Beytü’l Makdis’in binasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç duada bulundu:

  1. İlahî hükme uygun bir hüküm verme kudreti.
  2. Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat.
  3. Namaz kılmak için Mescid-i Aksa’ya gelen kimsenin annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınması/çıkması.

Peygamber Aleyhissellam buyurdu ki: “Süleyman Aleyhisselamın dilediği ilk iki şey kendisine verilmiştir. Üçüncü dileğinin de kendisine verilmiş olmasını umarım.” (İbni Mace, Namazın Gereği Biçimde Kılınması ve Sünnetleri 1408. Hadis-i Şerif)

Rabbim hepimize Mescid-i Aksa’da namaz kılmayı ve Süleyman Aleyhisselamın bu duasına nail olup tüm günahlarımızın affedilmesini niyaz ediyorum.

Evet, yukarıda belirtilen Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden de anlaşılacağı üzere gerek Beyt’ül Haram gerekse de Beyt’ül Makdis biz Müslümanlar için değerli ve kutsaldır.

Konu başlığımızda bir soru sorduk? Kudüs bizim neyimiz olur diye. Evet, Kudüs bizim her şeyimiz, canımız ve davamızdır. Müslüman’ım diyen herkesin davasıdır. Kudüs sadece Arapların değil Müslüman Türkün de, Kürdün de, Acemin de davasıdır.

Kudüs sadece bizim için değil Yahudi ve Hıristiyanlar için de değerlidir. Ve asılardır Kudüs’ü ele geçirmek için sayısız işgal ve saldırılarda bulundular. Haçlı seferlerinin tamamı Kudüs için yapılmıştır. 1. Dünya savaşının asıl nedeni Yahudilerin Filistin’de İsrail devletini kurması içindir. İngiltere tarafından işgal edilen Kudüs, 1947’li yıllarda işgalci, çocuk katili İsrail’e bırakılmıştır. Ve sistematik olarak 1948’den bu yana kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce Filistinli sivil Müslüman şehid edilmiştir. Ve en büyük katliamlarını da 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana görmekteyiz.

Bizler Müslüman’ız ve tüm Müslümanlar din kardeşidir. Gerek Filistin’de, gerek Doğu Türkistan’da, gerek Patani’de ve diğer ülkelerde şehid edilen her Müslüman için gözyaşı döker, dua eder, elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince yardım etmeye gayret ederiz. Bu Müslümanlığımızın gereğidir.

Filistin Arap sorunudur diyenler genel itibari ile ya Yahudi ya da İsrail yanlısı olan kişiler tarafından dile getirilmekte olup gaye ise Türkiye’deki Müslümanları bu duyarlılıktan vazgeçirmektir. Ancak Elhamdulillah bu çabaları beyhude olup bırakın Müslüman’ım diyenleri, insan olan herkesin vicdanen rahatsız olduğu, Siyonist İsrail’in insanlık ile alakası olmayan katliamlarına karşı en yüksek perdeden karşı bir duruş başlamıştır. Bu karşı duruş Avrupa’da çok daha organize bir şekilde kendini göstermektedir. Filistin özelde Müslümanların genelde de İnsanım diyen herkesin sorunu ve davası olmuştur.

Filistin konusunda sivil vatandaşların yapacağı en etkili iki uygulama vardır. Boykot ve maddi destek…

Şuanda gerek Türkiye’de gerekse de Batılı birçok devlette Siyonist İsrail’e destek veren ürün ve firmalara karşı büyük bir boykot harekâtı başlamıştır. Bu nedenle birçok Siyonist dostu firma iflas etmiş, şubelerini kapatmış, milyarlarca dolar zarar etmişlerdir. Bu durumu bildikleri için boykotu engellemek adına ürünlerini çok daha ucuz fiyata satmaya çalışmaktadırlar ya da boykotun işe yaramadığı yönünde insanları manipüle etmeye çalışmaktadırlar. Ancak kesinlikle böyle değil yapılan boykot işe yaramakta Siyonist İsrail’e destek veren firmalar çok büyük zararlar etmekte, şubelerini kapatmakta ve bazıları da iflas etmektedir.

Şuanda Filistin için gerekli olan gıda ürünleri, ilaçlar özellikle gönüllü dernek ve vakıflar sayesinde bir şekilde Filistin’e ulaştırılmaktadır. Bu konuda yapılan propaganda ve manipülasyonlara kesinlikle gelmeyin. Filistin için göndereceğiniz tek bir liranın bile çok büyük kıymeti vardır. Ne işe yarayacak, ulaşmıyor ki gibi söylemler, Siyonist propagandasıdır. Bu manipülasyonlara kesinlikle gelmeyin. Duanızı yardımınızı ve boykotunuzu kesinlikle ihmal etmeyin.

İsrail’in geçtiğimiz günlerde Lübna’da gerçekleştirmiş olduğu siber saldırı aslında İsrail ürünlerine ve İsrail yanlısı firmalara ait ürünlere ve de özellikle elektronik ürünlere karşı yapılan boykotun aslında kendi hayatımız için dahi ne kadar önemli olduğunu kendi gözlerimiz ile gördük. Artık tek bir düğme ile kendilerine ait elektronik eşyaları bu telefon, elektrikli araba, telsiz, çağrı cihazı vs. olabilir birer bomba haline getirebiliyorlarmış. Aslında İsrail bu hareketi ile küresel bir teyakkuz başlattı. Dünya, teknolojide nerelere varıldığını anlamış oldu. Ülkeler hızlı bir şekilde siber saldırılar ve suçlarla ilgili birimler açamaya, araştırma geliştirme çalışmaları yapmaya başladı. Çünkü bu siber saldırı cep telefonlarımız, elektronik saatlerimiz dahil her yere sızılabileceğini, her yerden takip edilebileceğimizi, izlenebileceğimizi ve de bu elektronik eşyaların birer silah haline gelip hayatlarımızı tehlikeye atılabileceğini gösterdi. Burada işte ambargo ve boykotun minimum ve maksimum faydalarını anlamış olmamız gerekir.

Bu siber saldırı sadece elektronik ev eşyaları şeklinde düşünülmesin savaş uçakları, savaş gemileri, helikopterler vs. tüm savaş araç ve gereçleri için de düşünülebilir. Uçaklar uzaktan müdahale ile düşürülebilir. Bombalar uzaktan patlatılabilir. Uçaklar, helikopterler, tanklar, füzeler bir düğme ile işlevsiz hale getirilebilir. Ya da bu araçlar kendi yerli ve milli imkanlarımız ile üretilmemiş ise bize karşı kullanılabilir. 

İnternet, yazılımlar, kamu kurum ve kuruluşlarının hepsi bu manada artık kendini güvende hissedemez. Bu olay küresel bir teyakkuz meydana getirdi ve getirmek zorundadır. Bu istikbalimiz için çok ama çok önemli bir konudur.

Yerli ve milli üretim… Kendimize ait yazılımlar, programlar, internet, elektronik araç ve gereçler; silah sanayisi; gıda ürünleri vs. Tüm bunlar için topyekûn bir harekât başlatılmalıdır. İsrail ve İsrail yanlısı hiçbir ürün ülkeye girmemelidir. İsrail ve İsrail yanlısı hiçbir ürün kullanılmamalı ve tüketilmemelidir.

Şimdi boykot ve ambargonun önemini anladık mı? Aslında boykot ile biz kendi hayatımızı tehlikeden korumuş oluyoruz. Ve safımızı belirlemiş oluyoruz. Zalimin değil mazlumun yanında olduğumuzu da bu şekilde göstermiş oluyoruz.          

Size hadi gidin Filistin’de savaşın diyen kimseler çıkacaktır. Bu manipülasyonlara da gelmeyin. Sivil vatandaş olarak sizin yapacağınız tek şey yukarıda bahsedilen şeylerdir. Yoksa biz 10 Milyon sivil Filistin’e doğru yola çıksak ne işe yarar? Bir tane F-16 uçağı bu 10 Milyon insanı darmadağın eder. Biz sivil halkız, vatandaşız. Dua edeceğiz, boykot edeceğiz, yardım edeceğiz, insanlara Filistin’in, Müslümanlık ve İnsanlık davası olduğunu hatırlatacağız. Eğer bunu yaparsak Allah katında sorumlu olmayız inşallah. 

Peygamber Aleyhisselam’ın azatlısı, Meymune Radıyallahu Anha: “Ya Rasulallah! Beyt-i Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?’’ dedi. Allah Rasulü: “Gidin ve orada namaz kılın!” diye cevap verir. Fakat o zaman orada (Bizans ile Persler arasında) savaş vardı ve bunu dikkate alan Peygamber Aleyhisselam şöyle buyurdu: “Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!” buyurdu.” (Ebu Davud, Salat, 14)

Evet, oranın kandillerini aydınlatacak yağ bugün boykottur, duadır, gönüllü dernek ve vakıflara Filistin’e ulaştıracak yardımları esirgememektir. Bu öncelikle Müslümanlığımızın gereği sonra da insan olarak herkesin sorumluluğudur. Bu duygu ve düşüncelerle geçtiğimiz aylarda İran’ın başkenti Tahran’da Siyonist İsrail tarafından şehid edilen yiğit kahraman Hamas lideri İsmail HANİYE’yi rahmetle yâd ediyor ve tüm Filistinli şehidler için gözyaşı döküyor, dualar ediyorum. Kudüs bizim kutsalımızdır. Kudüs Arap değil Müslüman’ım diyen herkesin davasıdır vesselam. Hatalar, kusurlar, günahlara bize aittir. Hatasız, kusursuz yalnızca İslam’dır. Velhamdulillahi Rabbil Âlemin.