Gerçi böyle bir başlık bile komik ve abesle iştigal bir konu ancak bu meseleyi, ideolojik arka planını görme adına üzerinde konuşulması gereken önemli bir konu olarak görüyorum.
Moğollar denilince akla ilk gelen şüphesiz Cengiz Han ve torunu Hülagü’dür. Cengiz Han ve Hülagü denilince de akla ilk gelen başta Anadolu olmak üzere özellikle Müslüman beldelerini işgal eden ve oradaki halkı -Türkler de dahil- katleden caniler akla gelir.
Peki, Moğollar Türk müdür? Tabii ki Türk ırkı ile alakaları yoktur. Sarı ırk denilen Çin, Japon ırkları ile kardeş bir topluluktur. Türkler ise beyaz ırktan gelen bir topluluktur.
Günümüz Moğolistan'da din olarak budizm %53 oranı ile en yaygın dindir. İslam %3, moğol şamanizmi %2.9 ve hristiyanlık %2.2. Halkın %40'a yakını da dinsiz yani ateisttir. Eski Türkçe kaynaklarda Moğ ve Moğuç ateşperest anlamına gelir.
Moğolistan’da %95 oranında Moğol, %4 oranında Kazak ve %1 oranında da Türklerin de içinde yer aldığı diğer etnik gruplar yaşamaktadır. Resmi dil Moğolcadır.
Günümüz Moğolistan’ı hakkında kısaca bu bilgileri verdikten sonra Moğollar için özellikle Cengiz Han ve Hülagü için neden bazı kesimlerce ısrarla Türk denilmektedir ve kendilerine ait olmayan Türklük vurgusu üzerinden İslam aleyhine bazı sözler atfedilmektedir bunu görelim.
Burada Cengiz Han ve Hülagü dönemini detaylandıracak değilim. Burası bu konuyu alacak kadar yeterli bir alan da değil zaten. Bunun için başlı başına bir eser yazmak gerekir. Ancak bizi ilgilendiren kısımlar hakkında özet bilgiler verdikten sonra asıl konumuza geçebiliriz.
Anadolu Selçukluları ile Harzemşahlar devleti arasında gerçekleşen 10/08/1230 tarihli Yassıçemen Muharabesi sonucunda Harzemşahlar Devleti yenilerek çöküş sürecine girmiştir. Daha önce Moğolların 1219 ve 1228 yıllarında Harzemşahlar Devletine saldırmasından dolayı Harzemşahlar Devleti epey güç kaybetmiştir. Aslında Harzemşahlar Devleti güçlü bir ordu ve ordu teşkilatlanmasına sahipti. Ve Anadolu Selçukluları ile Moğollar arasında doğal bir set konumunda idi. Ancak Yassıçemen Muharebesi sonrasında Harzemşahlar Devleti yıkılınca bu seddin ortadan kalktığını gören I. Alaaddin Keykubat, Moğolların Selçuklularla komşu haline geldiğini gördü ve olası Moğol işgaline karşı Anadolu’nun doğu sınırlarında yüzbinlerce askerden oluşan etten bir set oluşturmuştur. Ancak daha sonra yerine geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Sadettin Köpek isimli veziri tarafından bu askerlerin doğu sınırında boşuna bekletildikleri, ülke için zarar ve masraftan başka bir işe yaramadığı belirterek sultan ikna edilmiş ve askerler sınırdan çekilmiştir. Bunu fırsat bilen Baycu Noyan komutasındaki Moğollar ani bir saldırı ile harekete geçmiş ve Kösedağ mevkiinde karşı karşıya gelen Anadolu Selçukluları ile Moğollar arasında 3 Temmuz 1243 tarihinde büyük bir savaş gerçeklemiş bu savaşı Selçuklular kaybetmiş ve hızlı bir şekilde yıkılış sürecine girmiştir.
Cengiz Han; asıl ismi Temuçin olan her ne kadar hiçbir dine mensup olmadığı belirtilse de doğup büyüdüğü ortamdan kaynaklı şamanist bir inanca sahiptir. Cengiz; kurultay tarafından kendisine verilen kağanlık için bir unvandır. 1162 yılında doğmuş, 1227 yılında ölmüştür. Torunu Hülagü ise 1218 yılında doğmuş, 1265 yılında ölmüştür.
Cengiz Han’ın, Cengiz Han Yasaları diye kendi şeriatını meydana getirdiği ve gerektiğinde acımasız bir şekilde uygulanan yasaları vardır. Cinayet, soygun, tasarlanmış yalan, zina, cinsel sapıklıklar, büyü, çalınmış bir malı saklamak gibi suçların cezası ölümdür.
Özellikle Hülagü’nün Türk İslam beldeleri üzerinde hedefleri vardı. Kösedağ Savaşı ile Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılması akabinde saldırılarını bu yöne doğru yapmış. Bunun için çok büyük bir ordu hazırlamıştır. Ordu içerisindeki askerler ise çapulcu, yağmacı ve merhametten uzak insanlardı. İşgal ettikleri beldelerde deyim yerinde ise taş üzerinde taş omuz üzerinde baş bırakmamışlardır. Kundaktaki bebeklerden kadınlara; hastalardan yaşlılara ve hayvanlara kadar tüm canlılar bu işgallerden nasiplerini almıştır.
1258 yılındaki Bağdat işgali esnasında Bağdat teslim olduğunu belirtmesine rağmen şehre giren Moğol militanları, evleri yağmalamış, kadınlara tecavüz etmiş, çocuklar ve kadınlar köle ve cariye olarak esir alınmıştır. Şehirde rivayetler farklılık göstermekle birlikte 200 Bin ila 1 Milyon arasında kişinin vahşice katledildiği yönünde bilgiler verilmektedir. O dönemdeki nüfus göz önünde bulundurulduğunda bunun nedenli büyük bir rakam olduğu anlaşılacaktır.
Bağdat o dönemde bilim ve teknolojinin merkezi idi. “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” bu nedenle dillerde pelesenk olmuş bir deyimdir. Tıptan astronomiye kadar pek çok konuda sayısız tarihi belge ve kitabın bulunduğu Bağdat Büyük Kütüphanesi yıkıldı. Binlerce kitap yakıldı, binlercesi derelere atıldı, derelerin günlerce mürekkepten mavi aktığı söylenir. İnsanlar Moğol katliamlarından kurtulmak için mezarlara saklanıp günlerce çıkmadıkları belirtilir. Artık Türklerin, Müslümanların ve İslam’ın yeryüzünden silineceği yönünde bir korku ve ümitsizlik düşüncesi hâkim olmuştur.
Moğollar 1258 yılında Bağdat'ı ele geçirerek Abbasi halifesi Müstasım ve ailesini öldürmüş, ardından yayılmaları Kuzey Suriye'ye kadar ilerlemişti. Moğollar 1259 yılında Halep’i kuşatmış ve ele geçirmiştir. Daha sonra ilerleme yönünü 1260’da Mısır’a çevirmişlerdir.
1219 ila 1260 tarihleri arasındaki yaklaşık 40 yıllık bu Moğol işgal, yağma ve katliamları sonucunda ümitlerin tam tükendiği bir esnada Allah, BAYBARS isimli Memlüklü bir komutan çıkarmış, bu komutan 1260 yılında Moğollar ile gerçekleşen Ayın Calut Muharebesinde Ketboğa Noyan komutasındaki Moğol ordusunu, komutanları ile birlikte çoğunu imha ederek bozguna uğratmış, İslam beldeleri ile Anadolu toprakları Moğollardan temizlenmiştir. Allah BAYBARS’ın eli ile Moğol belasını Türklerin ve İslam beldelerinin üzerinden def etmiştir.
Evet, kısaca vermiş olduğumuz bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere bazı ideolojik kesimlerce Moğolların, Cengiz Han ve Hülagü’nün Türk olduğunu iddia etmelerindeki ideolojik arka düşünceyi az çok tahmin edebiliyoruz. Tek neden var o da İslam düşmanlığı!
Kendi ırkdaşlarını, cedlerini katletmiş böyle bir milleti, sırf İslam ve Müslümanlara bu kadar zarar vermelerinden dolayı Türk kabul etmek gerecekten arızalı bir düşüncenin sonucudur. Üstelik Türk ve İslam düşmanı olan böyle bir milletin liderlerinin isimlerinin çocuklarına verilmesi de ayrıca kahredici bir durumdur. Öyle bir ortam oluşturuldu ki Recep, Şaban, Ramazan gibi inancımız içerisinde apayrı kıymete sahip isimlerden imtina eden aileler, kendi atalarımızı katleden, topraklarımızı işgal eden cani bir milletin liderlerinin ismini çok rahat bir şekilde çocuklarına verebilmektedir. Moğolların kılıçları altında paramparça edilip şehid edilen Türkler bunu öğrense mezarlarında kemiklerinin sızlayacağı açıktır.
Evet, Moğollar apayrı bir ırktır. Ne Cengiz Han, ne de Hülagü Türk değildir. Belki de tarih boyunca en çok Türk katleden millet ve liderlerdir. Tarihini bilmeyen bir nesil, dostunu düşman; düşmanını dost olarak görmeye ve de yok olmaya mahkumdur. Hatalar, yanlışlar ve günahlar bize aittir. İslam eksiksiz ve tertemizdir. Ve axiru dâvana ânil hamdulillahi rabbil âlemin.