Zeytin Dalı harekatı bir barış harekatıdır. Sınırlarımızın demografik yapısı değiştirilerek etnik bir ayrımla yapılan silah yığınağına karşı tüm uyarılarımıza rağmen ne silahlananın ne de silahlandıranın bir türlü dinlemediği, kulak ardı ettiği, bizi es geçtiği bir sürece hele hele bir de ülke olarak bizim topraklarımızı da hedef aldığı apaçık ortada olan, ülkemizi kendilerince bölen haritaların her tarafta uçuştuğu bir sürece zorunlu olarak yapılan bir müdahaledir.
Şimdi açıktan veya yarım ağız bu müdahaleye karşı fikir beyan eden herkes şunu iyi bilmeli ki sonu ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti kendi bekası için bu müdahaleye mecbur kalmıştır. Suriye savaşının her aşamasında üzerine düşen insani yardımı fazlasıyla yapmış bir ülke olarak barış ve insani yardım konusunda kimsenin aklına, fikrine ihtiyaç duymadığımız ortada olan bir gerçektir. Hemen yanı başımızda terör örgütlerini silahlandıranların ülkemize itidal tavsiye etmeleri emperyalizmin iki yüzlülüğünün en bariz örneğidir. Gerçekten de ülke olarak savaşımız onların işaret etmek istediği gibi ne bir millet ne de bir devletledir. Bizim mücadelemiz emperyalizm ve emperyalizmin oyuncağı ve tetikçisi, emperyalistlerle iş tutan terör örgütleriyledir . Emperyalistlerle ülke olarak verdiğimiz bu mücadelenin karşısında sırf iktidar karşıtı oldukları için yer alan sözde bazı sözde aydın, solcu, devrimci geçinenler şu an dünyanın en azılı emperyalistleriyle el ele verdiklerini, onların yanında saf tuttuklarını unutmamalıdırlar.
Suriye’ nin kuzeyindeki yapılanmayı bir milletin bağımsızlık, özgürlük mücadelesi olarak sunmak, algılatmak isteyenler önce bölge halkı üzerine kurulan baskıyı, bölgenin değiştirilen demografik yapısını, yüzyıllardır Arap isimleriyle bilinen yerlerin değiştirilen isimlerini, silahlanma çağrısına katılmayanlara yaptıkları tehdit ve eziyetleri izah etmek zorundadırlar. Böyle bir mücadelenin özgürlük mücadelesi olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi bu yapılanlar bizzat silah dağıtanlara yani emperyalistlere bir milleti kul, köle yapmaktır. Yani terör örgütünün girdiği bu yoldan bir millet için iddia ettikleri gibi barış ve özgürlük değil tam aksi kan, gözyaşı, savaş, esaret ve kölelik çıkar. Oysa iş tuttukları emperyalistlerin dünya üzerindeki uygulamalarına bakıp tüm bunları özgür bir akılla gayet rahat görmeleri mümkünken bir türlü görememeleri sadece akıl ve ruh tutsaklığıyla izah edilebilir.
Zeytin Dalı kısaca tüm bir tarih boyunca esaret kabul etmemiş bu milletin içindeki tüm etnik ve inanç unsurlarıyla beraber herhangi bir milliyet ayrımı yapmadan, hiçbir inanca düşmanlık beslemeden verdiği hak hukuk mücadelesinin 2018 versiyonudur ki tarih buna her zaman şahit olmuştur ve şahit olacaktır inşallah.
İnşaAllah tarih yazmaya devam edeceğiz.Yeni nesillere yeni muzafferiyetleri anlatmaya devam edeceğiz.Yazınızdaki değerli bilgilendirilmelerden dolayı teşekkür ederim.