Ülkemizde son günlerde küresel krizinde etkisi ile döviz ve altında hızlı yükselmeler yaşanmaktadır. Bu durum birilerinin dediği gibi bir algı operasyonu da olabilir. Ama ekonominin vazgeçilmez argümanlarından olan, menkul değerler üzerinden para kazanma, yani paradan para kazanma, sürekli olmuştur, yine de olacaktır. Önemli olan bunun kalıcı olmaması ve bu dalgalanmanın makul ölçüler içerisinde kalmasıdır. Gerçi çıplak gözle, sıradan bir vatandaş gözü ile bakıp değerlendirirsek, etrafımız kan, yangın yeri iken, bu kadar silah, mühimmat kullanılırken, bu silahları ve mühimmatı elde etmek için bu kadar dövize ihtiyaç varken, kalpazan ve tefecileri de hesaba katarsak, dövizin fiyatı yükselmesinde neyin fiyatı yükselsin. Adamlar dünyayı parmaklarında oynatıyor, bir dövizi maniple etmek ne ki.
Son iki üç ayda döviz ve altında yaklaşık % 10 artış yaşandı. Bizim gibi ithalatı ihracatından fazla olan, bütçe açığı olup, gelişmekte olan ülkeler için bu artış ekonomide önemli tahribatlara yol açar. Kısa ve uzun vadede tedbirler alarak, bu sürecin en az zararla atlatılması gerekir. Bu durumu ülkemiz için birkaç örnekle anlatmak gerekirse. Ülkemizde üretilen petrol tüketimimize yetmemekte ve önemli oranda petrol ithal eden ülke konumundayız. Dövizdeki artış otomatik olarak petrolün fiyatını artırmakta, fiyatı artan petrole bağlı olarak bir çok ürününde fiyatı artmaktadır. Yine otomobil, yedek parça, teknoloji, lüks tüketim mallar yönünden de ithalatçı ülke konumundayız. Dövizdeki artış bu ürünlerin de fiyatına yansımaktadır. Bu mallarda ki artışlar doğal olarak ülkedeki enflasyon oranını da artırmakta, ülke para biriminin satın alma gücünün değerini düşürmektedir.
Anladığımız kadarı ile son günlerde, diğer zamanlardaki döviz taleplerinin yanında, ülkemizdeki şirketlerin döviz cinsinde borçlarını, alacaklı kurum, kuruluşlarının tahsile kalkması, dövize olan talebi artırmakta, talebi artan dövizin, doğal olarak fiyatı da artmaktadır. İşte tam bu noktada; ülkemizdeki şirketlerin döviz cinsinden borçlarını, alacaklı kurum kuruluşların hep birden talep etmesi algı operasyonu, Türkiyeyi köşeye sıkıştırma, ekonomiyi sabote etme operasyonu olabilir.
Bu durumdan kurtulmak, felaha çıkmak için faizlerin yükseltilmesi, ekonomik bir tedbirdir ama görünen icra mercileri bu seçeneği şimdilik kullanmak istemiyor. O zaman tasarrufa, özellikle dövizle alınan mallarda tasarrufa gitmemiz, elimizde ki dövizi bozdurmamız, dövize yatırım yapmamamız önemli katkı sağlayabilir. O halde vatandaş olarak ülkemize sahip çıkmak, icraata yardımcı olmak istiyorsak, lüks tüketimden şimdilik vazgeçmemiz, özellikle dövizle alınan ürünlerde tasarrufa gitmemiz, dövize yatırım yapmamamız gerekir. Bu ülke ne badireler atlatmıştır. İnşallah bu badireyi de en az zararla atlatacaktır.
Ülkemizin felaha çıkması umudu ile kalın sağlık ve esenlikle….