Demokrasiye olan hazımsızlıklarını, Türk milletine ve devletine olan düşmanlıklarını şerefli Türk askeri üniformasının arkasına saklanarak kamufle eden emperyalist uşağı 12 Eylül darbecisi müptezellerin hazırladığı anayasa tabi ki içimize sinmiyor.
Bugüne kadar iktidara gelen siyasi partilerin hepsi darbe anayasasından şikâyet etmiş ve defalarca değiştirilmiştir.
Her değişiklik yeni bir siyasi krize sebep olmuştur.
Yapılan değişikliklerin içeriğine bakınca önemli bir kısmı, dönemin iktidar partilerinin ve liderlerinin faydasına olacak değişikliklerdir.
Sokaktaki vatandaşı doğrudan ilgilendiren, Türk milletinin huzur, refah ve zenginliğini artıracak bir değişiklik olmuş mudur?
İlki 1987 yılında olan ve bugüne kadar yaklaşık yirmi defa değişikliğe uğrayan anayasanın daha kaç defa değişmesi lazım?
Her değişiklik aşamasında aylarca gündemi meşgul eden bu konu yüzünden Türk milletinin asıl sorunları unutuluyor.
Oysa ki, Türk milletinin acil çözülmesi gereken başka sorunları vardır…
En iyimser rakamla milletimizin yüzde 80’ni açlık veya yoksulluk sınırı altında yaşam savaşı verirken,
Şimdi tek önceliğimiz Anayasa değişikliği mi?
Bulabildiği her işte çalıştığı halde okula giden çocuğunun cebine harçlık koyamayan velilerimiz varken,
Okula harçlıksız gittiği için kantinden bir simit alamayan çocuklarımız varken,
Barınma sorununu çözemediği için okulu bırakıp memleketine dönen üniversitelilerimiz varken,
Atandığı büyükşehirde aldığı maaş ev kirası, ulaşım ve faturaları karşılamadığı için istifa ederek köyüne geri dönen gençlerimiz varken,
Maddi imkânsızlıktan dolayı yıllardan beri memleketine gidemeyen işçimiz, memurumuz, esnafımız varken,
Şimdi tek önceliğimiz Anayasa değişikliği mi?
Yapılan her merkezi sınavda on binlerce öğrencimiz sıfır çekerken,
Okullarda temizlik personeli olmadığı için düşük ücretle gündelikçi aranırken,
Devlet hastanelerinden randevu almak mümkün değilken, özel hastanelerin parasını ödemek imkansızken,
SGK’lı olduğumuz halde doktorun yazdığı her reçeteye katkı payı adı altında 300-500 lira öderken,
Son dört yılda ev kiraları yüzde bin oranında artmışken,
Şimdi tek önceliğimiz Anayasa değişikliği mi?
Suriyeli, Afganlı, Filistinli ve diğer sığınmacılar tarafından işletilen ülke genelinde kayıtsız, vergisiz, denetimsiz on binlerce işyeri varken,
Kamuda; makam aracı, temel atma töreni, açılış töreni, tanıtım reklam gideri, özel uçak seyahati, konser, festival gibi sebeplerle israf devam ederken,
İşsizler ordusunun mevcudu her geçen gün daha da artarken,
Özellikle kamu işçilerinin ve dar gelirlinin canını yakan bir vergi adaletsizliği varken,
Sendikalar ülkenin dört bir yanında “Geçinemiyoruz” eylemleri yaparken,
Silaha ulaşım kolaylaşmışken, bireysel silahlanma korkunç boyutlara ulaşmışken,
Taciz, tecavüz, çocuk istismarı, kadına şiddet vakalarında büyük patlama yaşanırken,
Soygun, gasp, hırsızlık, yaralama, cinayet olaylarının önüne geçilemezken,
Şimdi tek önceliğimiz Anayasa değişikliği mi?
Kredi kartı ve kredi borçlarını ödeyemediği için takibe düşenlerin sayısı hızla artarken,
Bankaların kara listesine giren insanlarımız vicdansız tefecilerin elinde inim inim inlerken,
İcra dairelerindeki haciz dosyalarının sayısı katlanarak artarken,
Kontrol eden, denetleyen bir kurum olmadığı için mahalle içlerinde, sokak aralarında Türkler ve sığınmacılar tarafından çok sayıda tekke ve dergah kurulmuşken,
Şimdi tek önceliğimiz Anayasa değişikliği mi?
Birçok mahalle, ilçe ve şehirde sığınmacı nüfusu Türk nüfusuna denk gelmişken,
Türklerin sığınmacılarla yaptıkları evlilikler yüzünden nüfus yapımız hızla değişirken,
Suriye hükümeti savaştan kaçanlara af çıkardığı halde, ülkemizdeki Suriyelileri geri göndermek gündeme bile gelmiyorken, iktidar veya muhalefet tarafından konuşulmuyorken,
Televizyon kanalları yayınlanan saçma sapan gündüz kuşağı programları ve akşam dizileri yüzünden kanalizasyona dönmüşken,
Kurşunlama, bombalama, haraç alma, suikast gibi suçlar işleyen Türk ve sığınmacı sokak çeteleri sosyal medyadan reklam yaparken,
Metruk binalar, mezarlıklar, ıssız sokaklar uyuşturucu ve madde bağımlılığının pençesine düşmüş gençlerle doluyken,
Cezaevlerinde kapasitesinin yüzde 20-25 fazlası mahkûm yatmaktayken,
500 binden fazla suçlu, denetimli serbestlik adı altında sokaklarda gezerken,
Cadde ve sokakları yaşanmaz hale getiren başıboş köpekler için bir yaptırım uygulanamazken,
Şimdi tek önceliğimiz Anayasa değişikliği mi?
Kimse kusura bakmasın ama bana göre, şimdiki önceliğimiz Anayasa değişikliği değildir.