Şanlıurfa’da bir proje ve bir etkinlik organize edildiğinde bir çok kesim hemen eleştirilere başlıyor. Tabikii eleştiriler düzeltmeye veya hedefi büyütmeye yönelik olursa benimsenir. Ankara’da bulunan Şanlıurfalılar Derneği bir etkinlik organize etti. Şanlıurfa Valiliği ve Belediyeler, Kaymakamlıklar, Sivli toplum örgütleri de destekledi. Şanlıurfa’nın tanıtım günlerine yaklaşık 200 bin kişinin geldiği belirtildi. 200 bin kişi bakıldığında bazılarına göre az, bazılarına göre ise çoktur. Ancak bunun televizyonlar ve medya yoluyla ulaştığı kişi önemlidir. Eğer yazılı ve görsel yaygın medyada yer bulmuş ise mevcut ziyaretçileri 10-15 kat eklemek gerekir. Diyelim medyada istenen oranda yer bulmadı. Bu yıl 200 bin kişi geldi. Önümüzdeki yıl bu ikiye üçe katlanır ve yaygın medya ile milyonlara ulaşır. Tanıtıma bir yerden başlamak gerekirdi. Başlandı. Bundan sonra tanıtımın daha iyi yapılabilmesi için neler yapılabilir. Turizm ile ilgili tüm kesimleri görüş ve önerilerini ilgili kuruluşlara iletmeli. Önümüzdeki yıl İstanbul’da daha kapsamlı ve katılımlı yapılabilir. Ben Ankara’daki etkinliklere katılacaktım. Elimizde olmayan nedenle katılamadım ancak, Emeği geçenlere teşekkür ederim. usta bir ressamla çırak arasındaki olayı paylaşmak istiyorum..
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış..Büyük usta, öğrencisini uğurlamış..Çırağını uğurlarken, “Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koy” demiş..“Resmin yanına da bir kalem bırak.. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştir..” Öğrenci, yaptığı resmini tabloyu meydana koymuş..Ve birkaç gün sonra bakmaya gitmiş..Bir de ne görsün? Resim çarpılar içinde.. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş.. Usta ressam, “üzülme, aynı resmi bir daha yap” demiş..Öğrenci, aynı resmi yeniden yapmış..Usta, resmi yine şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş..Yanına da, insanlardan “beğenmedikleri yerleri düzeltmesini” rica eden bir yazı bırakmasını önermiş.. Öğrenci denileni yapmış..Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış.. Sevinçle ustasına koşmuş..Usta ressam bunu şöyle açıklamış: “İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri yapabildiklerini gördün..Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı..İkincisinde ise, onlardan yapıcı olmalarını istedin..Kimse dokunamadı..tabiki Yapıcı Olmak Zordur.