Diyetisyen Akgül, besin üretimi ve tarım faaliyetlerinin sera gazı emisyonlarını artırarak iklim değişikliğini önemli ölçüde etkilediğini belirtti. "Tükettiğimiz besinlerin yetiştirilmesinden soframıza ulaşmasına kadar geçen tüm süreçte ortaya çıkan sera gazı emisyonları, besinin karbon ayak izi olarak adlandırılmaktadır" diyen Akgül, beslenme tercihleri ile karbon ayak izinin önemli bir ilişki taşıdığını vurguladı.
Diyet planlarında yapılan besin seçimlerinin çevresel şartlar üzerinde önemli etkiler yarattığını ifade eden Diyetisyen Akgül, işlenmiş ve yüksek şeker içeren gıdalar ile doymuş yağ ve kırmızı et oranı yüksek diyetlerin sera gazı emisyonlarını artırarak sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkilediğini açıkladı. "Sürdürülebilir ve sağlıklı bir diyet modelinde daha az işlenmiş gıda, düşük kalori yoğunluğu, daha az hayvansal gıda tüketimi ve bitkisel protein kaynaklarının daha fazla tercih edilmesi gerektiğini" belirtti.
Vegan Diyetin Karbon Ayak İzi Daha Düşük
Hayvansal gıdaların üretim ve yetiştirilme süreçlerinde çevreye yayılan sera gazı emisyonlarının, bitkisel gıdalar ve tahıllara kıyasla çevre üzerinde daha fazla olumsuz etkisi olduğunu belirten Diyetisyen Akgül, 2014 yılında yapılan bir araştırmaya atıfta bulunarak şunları söyledi: "Vegan diyeti uygulayan bireylerin karbon ayak izi seviyesinin et tüketenlere kıyasla yüzde 60 daha düşük olduğu belirlenmiştir." Akgül, hayvansal kaynaklı beslenmenin çevresel etkilerinin olumsuz olduğunu ifade etti.
Bununla birlikte, vegan beslenme modelinin sürdürülebilirlik açısından yüksek puan aldığını ancak D ve B12 vitaminleri ile kalsiyum ve demir gibi bazı makro ve mikro besin öğelerinin eksik olabileceğini belirtti. Diyetisyen Akgül, "Bu tür eksiklikler olabileceğine dikkat edilerek, eksiklikleri tamamlayacak şekilde beslenilmelidir" diye ekledi.
Çevresel etkilerin farkına vararak daha sürdürülebilir bir diyet tercih etmek, hem sağlık hem de gezegen için önemli adımlar atılmasını sağlayacaktır.