Yöre Oyunlarımız (2)

Bu hafta yazımın ikincisini siz dostlarım, kardeşlerimle paylaşmaya çalışacağım. Bir konuyu kesinlikle belirtmem lazım. Benim kişilerle, kurumlarla hiçbir sıkıntım, sorunum yoktur ve olamaz. Amacım Yöre Oyunlarımıza, dolayısı ile Kültürümüze katkıda bulunmaya ve sahip çıkmaya çalışmak. Bu konuda ne faydamız olursa kardır düşüncesi ile mücadele etmeye çalışıyoruz.

Geçenlerde duyduğum; Yöre Oyunlarımıza büyük zararı olacağını düşündüğü, 'Milli ve Mahalli Oyun' üzerine biraz konuşacağız. Aslında bu hafta başka konuyu paylaşacaktım, lakin bu konuyu daha öncelikli gördüğüm için bu konuyu işleme kararı aldım. Sözde yarışmalar Milli ve Mahalli olmak üzere iki kategoride yapılmak istenmekteymiş. Değerli dostlarım Oyunlarımız Milli ve Mahalli şeklinde ayırmaz. Bu Oyunlarımızın jenere edilmesinin önünü açmak, dejenereye kılıf bulmak ve dejenereyi meşrulaştırmak anlamına gelir. 1976-1977 ler de Halk Oyunları ile tanıştığımızda iki ayak ve tek ayak oyunlarımızda diz geçme vardı. Kim yapmış bilemiyorum ama bu figür oyunu dejenere etmemiş, oyunun genleri ile oynanmamış. Sadece iki ve tek ayak oyunlarımızdaki diz çekmeyi baz alarak veya emsal göstererek büyün oyunları tahrip etmek, dejenere etmek, genleri ile oynamak, yöre tavrının dışına çıkmak, oyunlarımızı deyim yerinde ise tatsız, tuzsuz hale getirmek çok çok yanlış ve bana göre bu oyunların katli anlamına gelir. İki ve tek ayak oyunlarında diz çekilmiş diye bende oyunları istediğim yerinde oynarım, basitleştiririm deyemeyiz, kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Oyunların genleri ile oynanmadan, yöre tavrının dışına çıkmadan yapılacak programa ve yarışmaya göre bazı değişiklikler yapılabilir ama burada çok dikkatli olunması lazım. Tabiki yöremizde versiyon farkı çok ama her versiyonun ayrı bir güzelliği, tadı ve estetiği var. Bu versiyonlar Yöre Oyunlarımızın zenginlikleridir. Lütfen dejenere ile versiyonu bir birinden ayıralım. Versiyon diye yeni öğrencilere anlatabilirsiniz yani yutturabilirsiniz ama bu işi bilenlere anlatamazsınız. Zaten bunu anlayan nesil yavaş yavaş bitmek üzere…. Böyle devam ederse güzelim oyunlarımız unutulup, yerine estetiği olmayan, yöre tavrından uzak askerimsi bir oyun alacak. Bu da beni çok üzdüğü gibi Yöre Oyunumuz adına çok acı bir durum. Yöremizin oyunları çok gösterişli, havalı, sevinçleri, üzüntüleri ifade eden, anlatan ve ifade eden figür ve oyun zenginliğine sahiptir. Yazık yeter artık genleri ile oynamayalım. Hiçbir gerekçe bunu meşrulaştırmaz. Eski oyunlarımıza dönelim, izleyici ve hakemlerin tüylerini diken diken edelim ve hatta bazılarını ağlatan oyunlarımıza dönelim.

Eski oyunlarımız konusunda yardım alabileceğiniz, kaynak kişiler var. Onlara gidin, çalışmalarınıza davet edin. Görüş ve fikirlerine başvurun. Bunu yapmak bizleri küçülmez, tam tersi büyütür. Bunlardan bir kaçının ismini vereyim. Mehmet OYMAK, Hasan RASTGELDİ, Halil GARİP, Mehmet DÖRTKARDEŞ, M.Cemal AKBAŞ ve Kadir EĞLENCE (Kado) bunlara en az 7 veya 8 kişi daha ilave edebiliriz. Ama şimdilik bunlar yeterli diye düşünüyorum.

Lütfen kimse kırılıp alınmasın, bir sonraki yazımız da buluşmak üzere. Allaha emanet olun.

Yusuf ÇİRKİN

Y.Şehir Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü

Halk Oyunları Eğitmeni ve Kaynak kişi