Şanlıurfaspor’un yaşadığı sıkıntıların sadece saha içiyle sınırlı olmadığını, şehirden ve yöneticilerden gelen destek eksikliğinin de ciddi bir problem olduğunu vurguluyor. Özellikle şu ifadeler dikkat çekici:
-
"Taraftarı 300 kişi olan camialar şampiyonluğa oynuyor, bizim Urfaspor her sene küme düşmemeye oynuyor."
Bu cümleyle, yalnızca maddi değil manevi desteğin de eksikliğinden yakınıyor. Futbol sadece oyuncularla değil, şehirle, taraftarla, yönetimle bir bütün olunca başarı geliyor mesajını veriyor. -
"Bu destek olmadığı müddetçe ben de Amed maçına çıkmam."
Bu, istifa sinyali olarak yorumlanabilir. Takımın kaderiyle ilgili kişisel bir tavır alacağını söylüyor. -
"Hakemler yine maçı yönetememeyi başardılar."
Hakem performansına da sert eleştiriler getiriyor. Hakemliğin gelişmediğini, adalet duygusunun sahada zedelendiğini belirtiyor. -
"Üniversite okuyorlar ama futbolun üniversitesi yok."
Bu, futbol hakemliğinin ciddiye alınmadığına, eğitimle değil liyakatle ilgili bir sorun olduğuna dair bir gönderme.
Tüm bu açıklamalar, teknik direktörün sadece takımın mağlubiyetinden değil, kulübün genel gidişatından, şehirdeki ilgisizlikten ve futbol sisteminden duyduğu memnuniyetsizliğin bir yansıması gibi. Özellikle Amed maçı öncesi böyle bir çıkış, yönetim ve şehirden bir uyanış beklentisi olabilir.