KÜLTÜR SANAT

Urfa ve İlçelerinin isimleri...

Abone Ol

Urfa, Harran ve ÇevresindeYer Alan Bazı Önemli Yerleşimlerin Kuruluş ve Adlarının Menşei Prof. Dr Abdullah EKİNCİ  Harran Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

Urfa Adının Menşei ve Kuruluşu

Abu'l Faraç Enoh'un 180 şehir kurduğunu Edessa"nın da bu kentlerin en büyüğü olduğunu ifade eder.'
Süryani Mihaıl Urfa'nın Tufandan sonra Hz Nuh'un döneminde. Kenûn'ın oğullarından Nemrud'un Urfa'yı inşa ettiğini belirtir Amir Harrak Nemrud"un Erokın yöneticisi olduğunu Erek'ınde Edessa'nın adlarından bin olduğunu belirtir
Urfa Yahudi ve Muslümanlarca İbrahim'in oturduğu kent olarak kabul edilir. Bu nedenle İbrahim, kentin ismim 'Ur*, yanı "şehir* koydu Süryani Mihail. kentte Keldaniler ikamet ettiği için Ura "hai" kelimesinin ilave edilerek "Urhaı' yanı Keldanılenn şehri' olarak ifade edildiğini bu kullanım tarzının Ur- Salem'ın "Şalem şehri1 olarak ifade edilmesiyle paralellik arz ettiğini ifade eder Süryani Mihaıl kentin uzun bir donemde mamur olduğu daha sonra harap olduğunu belirtir ' Urfalı Yakup (JakupdEdesse). kentin kımm tarafından tahrip edildiğinin bilinmediğini fakat muhtemelen Kudüs üzerine yürüyen Asur Kralı Sanherip dönemin¬de tahrip edildiğini ifade eder Büyük iskenderın şehri inşa edip kenti mamur etmesi için Selevkos Nıkator'a verir Oda bir kalenin üzerine yem bir kent kurar ve ona antik Makedonya'nın başkentinin adını verir. Urfa yöresine MO II. yüzyılda IV. Antiokhos Epıphanes (175-164) kendi adından yola çıkarak kente kısa bir sure için Antiokheia ismi vermişse de bu isim MÖ 130-129da kentin Partlıların eline geçmesinden sonra terkedilmiştir' Ayrıca Hitit çıvı yazılı metinlerde bulunan ve MÖ II binin ikinci yarısına ait bir buluntuda 'Hur Memleketleri' adı geçmektedir MÖ I bin yılda da bölgenin adı Asur vesikalarında Hamgalbat olarak geç-t mektedır Ancak bölgenin kuzoydoğu kesimi kısmi ve lali bir ülke olarak


"Kumhuma" adıyla geçmektedir Bu daha sonraları' Kommag'e dönüşmüş olabilir Kent ilk çağlarda Edessa olarak da anılmıştır Procopius kent ve çevresinin Osroes olarak ifade edil¬mesinin ardından Osrohene olarak kullanıldığını ifade edeı Kentin Grek ve Süryani kaynaklarındaki adı 'Orhaı" olarak geçmektedir' Kentin ismiyle ilgili bir başka değerlendirme do Urta adı olan Orhal'nın aslında Arapça"yla bağlantılı oluşudur Buna göre Orhaı Arapça 'suyu bol* anlamına gelen Vurhai'ye dönüştüğü yolundadır
Orhaı'nin Orhe. Orha gibi farklı kullanılışları sonunda Urfa olarak onaya çıkmıştır* Yunanlılaraa bu şehre Mıyah cariyesi (akar sular) güzol manasında (Kalıura) demişlerdir Bir başka görüşte Urhai sözcüğünün Yunanca Osroene Latince Orpeı'den kaynaklandığı yolundadır Bu sözcük kale' ya da "pınar" anlamına gelmektedir. Urfa'ya Ur' veya 4Ur-Ketdanın* diyen tarihçiler de vardır Fakat Ut Irak ta vo Fırat'ın sahilinden biraz uzakta Babil şehrinin güneyindedir. Bu nedenle Urlarım eski adına 'Ur' veya 'Ur-u Keldanın' demek doğru değildir VIII yüzyılın meşhur Süryani kroniği Teli- Mahre kentin ismini bölgenin ilk kralının İsmi RHY BR HWY" olduğunu bektir Ruha kelimesi söz konusu kralın adından üretilmiş olabilir Gerçi XIII, yüzyıl coğrafyacısı Yakut ise Edossayı 'el Ruha" olarak ılacJe eder Bu ismin de kentin kurucusu el-Ruha bin el-Balandî bin Mali| b Dasar'dan geldiğim iddia eder' Hz Osman döneminde de bölgeye gelen Arap kabileleri tarafından iskân edilmiştir. Daha sonraki Arap hâkimiyeti sırasında resmi isim olarak Ruha kullanılmaya başlanmıştır Bu gün kullanılan Urfa adının Ruha"dan geldiği kabul edilmektedir. 1920 de Fransızlara karşı verdiği şanlı mücadeleden dolayı şehrin adı 'Şanlıurfa* olarak değiştirilmiştir

Yine Urfa ve çevresini bölge olarak ifade eden bazı kavramlar da bulunmaktadır Bu kavramlarda kentin tarihinde önemli bir yer tutar. Bu isimler Süryani ve Arap kaynaklarında Osrohono, Kuzey Suriye, el-Cezire. Diyar-i el-Cezirenin bir bölümünü kapsayan Diyar-i Mudar olarak geçmektedir'' Bu isimler daha çok Urfa ve çevresini içine alan bir tanımlamadır Urfa zaman zaman bu bölge tanımlamasında bölgenin merkezi veya önemli merkezlerinden biri konumundadır. Bu kavramlar sıyası, idari ve sosyal yapının değişimlere uğraması sonucunda verildiğini görmekteyiz İslamiyet'ten önce Urfa, Perslerin idaresindeyken Arap Yarımadasından birçok Arap kabilesi bu arada Mudaroğulları da gelip Urfa ya yerleşti Kont vo çevresi bu yeni iskânla' Diyar-i Mudar' olarak adlandırılmıştır

URFA NEOLİTİK DÖNEMDEN KALMA ŞEHİR
Kentlerin isimleri aslında kentin kuruluşuyla ilgili bir takım İpuçlarını da verir Ebul Farac ile Süryani Mihail'in kentin kuruluş hikâyesini Hz Nuh dönemine kadar götürmeleri Urla şehrinin kuruluşu ile ilgili abartılı bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir Fakat 1990larda Balıklı Göl mevkiinde yapılan düzenleme esnasında alanda elde edilen buluntulardan kentin Erken Neolitik dönemden kalma bir höyük üzerine kurulduğu anlaşılmaktadır" Şehrin fiziki portresi, kentsel yapının anlaşılması ve kentin topografik gelişimi birbirleriyle ilgili olan kavramlardır Geçmişle şehir planları kısmen de aşamalı olarak değişime uğruyordu Şehirler ard arda gelen evrelerin sonunda ortaya çıkmıştır Genelde şehirlerin oluşumu 3 ana başlık altında toplanır. ilki daha önce hiçbir şeyin olmadığı yerde ya da birkaç ufak tefek evin bulunduğu yerlerde tek bir kişinin kararıyla kurulmuş kentler Basra, Fustat, Bağdat ve Samarra bu tur kentlerdir. İkinci şehir oluşum tarzı ise kendiliğinden oluşan kentlerdir Bu tür kentlerin kökeni toplumların ihtiyaçlarını diğer yerleşim girişlerinden daha iyi karşılamasına dayanmaktadır. Bu kentler önceleri bir kasaba oluşmuş ve sonra zamanla gelişerek bir kent ortaya çıkmıştır. Üçüncü kent oluşum tarzı ise Urfa"nın da içinde yer aldığı Akdeniz kıyılarında kurulmuş kent oluşum tarzıdır. Daha çok bir tepenin, yani höyüğün etrafında yuvarlak şekilde kapatılmasından Neolitik döneme kadar uzanan dairesel planlı kentlerdir Bu kentler antik medeniyetle ardından bölgede kurulmuş her sıyası ve sosyokültürel yapıdan etkilenerek şekillenmişlerdir. Bu arada kentleşmeyi sağlayan en önemli olgulardan bir de toplumların ihtiyaçlarıdır Besin savunma ve değiş-tokuş (ticaret) Bunların her biri kent oluşumunun en önemli sacayaklarıdır Su kaynaklan panayır, tapınak, verimli ovalar yol güzergâhında olma ve savunmaya elverişli olma gibi faktörler kent oluşumunu tetikleyen unsurlardır
Urfa'da Neolitik yerleşimin çevresinde başlayan yerleşmeyle başlayan kentleşmede etken olan unsurların başında Balıklı Göl su kaynağı yer almaktadır. Ardından bu yerleşim yerindeki tapınaklar, malların değiş-tokuşunun yapabileceği coğrafik şartlar gelmektedir. Su kaynakları tapınaklar, kaleler, çarşılar, hamamlar caddeler, mahalleler ve sokaklar kentin jeopolitik konumlarıyla ilgili olan hususlardır.
Urfa caddelerinin kuzey-güney, sokakların batı-doğu yönünde oluşu iklim şartlarının bir sonucudur Urfa'da gelişmeyi sağlayan faktörler arasında dini ve entelektüel faktör başta gelmektedir Urfa kent merkezinde İslam öncesinde Yıldız-Gezegen Kültüne ait tapınaklar, Yahudi ve Hristiyanlara alt ibadethaneler ile Müslümanlara ait Cami, medrese, Zaviyeler kentin gelişimim tetikleyen faktörler olmuştur. Kent pazarlan büyümenin belirleyici unsurudur Urfa"daki Gümrük, Mencek, Millet Hanları, Çar Melik, Han el-Ba'rur, Kervansarayı, Tıtrış gibi kervansaraylar büyümenin ekonomik boyutunu gösterir.

URFA KALESİ KENTİN YÖNETİM BİÇİMİNİ GÖSTERİYOR
Kent savunması kale, surlar ve kapıların ortaya çıkmasına neden Olmuştur Urfa kalesi, kentin güneybatı kesiminde ince uzun bir şekilde Halil-ur Rahman ve Ayn Zeliha göllerinin güneyindeki Damlacık Dağının bayırının en üst kısmına inşa edilmiştir. 814 yılında Abbasıler döneminde şehir surlarının yeniden inşa edilmesi sırasında kalenin de Selevkoslar dönemine ait eski kalıntılar üzerine yeniden inşa edildiği muhtemeldir Urfa Surları, yer yer surlarıyla ve Harran Kapısı ile Bey Kapısına ait Mahmudoğlu kulesi günümüzde hala ayaktadır. Süryani Mihail surların Selevkos tarafından inşa edildiğini ve Araplar döneminde tahrip olduğunu belirtmektedir. 525 de meydana gelen su baskınından sonra İmparator lustımanus derenin şehrin içindeki yolunu yemden düzenlemiştir. Urfa surları sonraki dönemlerde zaman zaman tamir görmüştür. Şehirde Bey Kapı, Samsat Kapı Harran Kapı Bab-ı Ma, Bab-ı Şamt (Şems)" Berriyecik". Saatçi (kule) kapısı bulunmaktadır.
Kentleşme sürecinde caddeler, sokaklar ve meydanlar önemli rol oynar Urfa sokaklarını (zukâk) diğer kent sokaklarından en belirleyici tarafı ".etırbo demlen çıkmaz sokaklardır Genellikle orda oturan ailelerin adlarıyla tetirbeler adlandırılır. Tetirbeye ilaveten Kabaltı denilen sokağın bir bölümünü örten beşik tonozlu yapıyla da Urfa sokaklarının bir ayrıcalığıdır. Ayrıca Urfa sokaklarda soluk taşları adı verilen dinlenme noktaları da Urfa kent anlayışının özgünlüğünü yansıtır merkezler ve kültürel alt yapılarının olduklarını görmekteyiz.

BİRECİK

Bu yerleşim birimlerinden biri Birecik'tir. Birecik, topografyasının elverişliliği ve Fırat Irmağı üzerinde önemli bir köprübaşı olması nedeniyle tarih boyunca çeşitli medeniyetlere sahne olmuştur M Ö 2000'lerde Hititlerin elinde bulunan yörenin o tarihlerdeki adı Birthe'dir. M Ö IX yüzyılda Asurlular"ın hâkimiyetine geçen Birecik'in o döneme ait çivi yazılı tabletlerde adı Till-Barslp olarak geçmektedir. M O XI asrın ortalarında Asur Kralı II Salmanaser Birecik'i alarak buraya Saimanaser Kalesi' anlamına gelen Kar Şulman- Aşaria adını vermiştir. Bundan sonra Birecik Pers Makedonya. Roma ve Bizans egemenliğinde kaldıktan sonra 780"lerde Araplar tarafından fethedildi. 1040 yılında Büyük Selçuklu Devleti sınırları içinde kalan yöre 1096 da Bizanslarca alındıysa da, daha sonraları Akkoyunlu. Karakoyunlu ve Artuklu beyliklerinin eline geçti. Bir dönem Memluklu akınları bölgede etkisini gösterdi. 1426"da Safevi egemenliğine giren Birecik 1517 do bu devleti yıkan Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.

BOZOVA

Bölgemizdeki ikinci yerleşim birimi ise Bozova'dır. Bozova'da yapılan kazı ve yüzey araştırmalarında ele geçen buluntular, yörenin Paleotik dönem yerleşmesine sahne olduğunu göstermektedir. Lidar ve Kurban höyükteki araştırmalar Bozova'nın kalkolitik dönemde bir yerleşme merkezi olduğunu ortaya çıkarmışın Bozova'nın 2 km güneybatısında, Kuçuk ve Büyük Gölbaşı kaynak gollerinin kenarında yer alan iki höyük Mezolitik dönemin unsurlarım verecek özellikleri taşımakladır. Küçük Gölbaşı"ndaki Biris Mezarlığında 1964 yılında başlatılan deneme kazılarında çakmaktaşından yapılmış aletler, mikrolitler ve geometrik biçimler bulunmuştur. Ayrıca yine Biris Mezarlığı"na sadece 1 km uzaklığındaki Söğüt Tarlasında yüzeyde yer alan buluntular şimdiye kadar Geç Paleolitik Dönem ile Neolitik Dönem arasındaki zamansal boşluğu kapatmaya yardımcı olacak mahiyettedir. Bu buluntular MÖ 14.000 ile 10000 arasında henüz net olarak tanımlanmamış. bu Mezolitik Dönemin varlığı İçin bir kanıt oluşturabilen unsurları taşımaktadır' Bozova yerleşim birimi Halep. Samsat. Malatya yolu üzerinde kurulmuş olup sık sık işgale uğramıştır. Asurlular'ın Asuranıau' Romalılar ve Ermeniler'in "Tormenapa' Araplar'ın ise 'Tel-Hüyek* adını verdikleri kent. Türklerce 'Bozova* olarak adlandırılmıştır. Bozova "Boz Memleket' veya 'Boz Ulusun yaşadığı memleket' anlamına gelen Bozili olarak da adlandırılmıştır. Malazgirt Zaferinden sonra kısa bir sure Türk egemenliğine giren yöre, 1326"ya doğru Arap. Ermeni Persler ve Mardin Artukluları arasında el değiştirdi. 1389 da Yıldırım Beyazid tarafından Osmanlı topraklarına katılan Bozova'da, Timur döneminde yeniden bir yönetim kargaşası yaşandıktan sonra 1526'da Osmanlılar üstünlük kurdu.

RUMKALE
Üçüncü yerleşim birimimiz de Rumkale'dir. Rumkale'nin kurucusu Muhlemelen Asur kralı Salmanas- sar'dır Bu dönemde ad olarak Şitimrat ismiyle bliinmektedir Tarihi süreç içinde Rumkale; Ururuia. Kal'a Rhomeyta veya Hesnadhe Romaye Kai'at"ul Rum. Hramklay ve Klay-Horomakan, Romaion Koyla Kal'at'ui Müslımın, Urug Gala-Rum-Kale adlarıyla anılmıştır MÖ 1230larda Proto Hım veya Ön Hitit krallıkları döneminde kurulduğu tahmin edilen kon" , Osmanlı Devletinin kuruluşu sırasında Memluk sultanlarından Eşref taralından İstila edilir. Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldığı bilinmektedir"
Bu yerleşim birimlerine ilaveten bugün Hilvan İlçesine bağlı Hoşin ile Siverek'e bağlı Nasibin' yerleşim merkezleri ilk çağlardan itibaren önemli yerleşim birimleridir. Ortaçağ kaynaklarında çeşitli olaylar vesile ile İsminden bahsedilen bu yerleşim birimleri hakkında yapılacak çalışmalar ve yüzey araştırmaları Hoşin ve Nısıbin'in tarihi ile ilgili önemli ipuçlarını vereceği kanaatindeyiz
Nasibin (Nusaybin). el-Cezire bölgesinde, E Hemgman dun başka kimsenin dikkatini çekmeyen başka bir Nusaybin daha vardır ki bu iki Nusaybin, günümüz tarihçileri tarafından çoğu zaman birbirine karıştırılır. Küçük Nusaybin'in kurulmasının sebebi olarak kaynaklarda, MS 363'te Romalıların yenilgisiyle sonuçlanan savaş sonunda İranlılar ile Romalılar arasında yapılan anlaşma gereği Nusaybin şehrinin İranlılara terk edilmesi gösterilir. Sasani imparatoru II Şaruf 359 senesinde Telia üzerine yürürken. Nisıbıs (Nusaybin) önünden geçti, bu sırada Roma ordusu şehrin yakınında yer almıştı. Julıamının ölümünden sonra Jovıanus 363 sulh ahıdnamelerinin diğer maddeleri arasında Nısibis kalesinin boşaltılmasını da kabul etmeye mecbur oldu. Şehir halkı. Fırdevsı'nin anlatımına göre, ateşperest bir hükümdarın tebaası olmayı arzu etmediklerinden önce buna karşı koymuş, başaramayınca da Amida (Diyarbakır"a) göçmek zorunda kalmıştı. Bunlar daha ötelere gönderilip Küçük Nas'bın'e (Arıklı) yerleştirildiler Ortaçağ tarihçi ve coğrafyacıları 2 Nusaybin"in ayrı yerler olduğunun farkındadır. Siverek yakınlarında Nasibin ol-Suğra ismiyle anılmakta olan bu yerleşim yerinden Yakut. Mucemul Buldan adlı eserinde Bizans Nusaybin"i anlamında Nusaybi-ı Rum () olarak bahseder Urfalı Mateos burayı. Sıbar ya da Nsepın şeklinde anıyor ve önce Horasan Saları daha sonra da Gümüştekin tarafından yapılan seferler vesilesiyle anıyor. Ibnul Esir. el-Cezıre bölgesinin 1231 senesinde Moğollar taralından istilası bahsinde bu
yerleşim merkezinden Yakuti gibi. Nusaybın-ı Rum şeklinde bahsediyor ve Moğolların burayı yağmalayarak içinde bulunan erkekleri öldürdüğünü kaydediyor.

SİVEREK
Bu yerleşim yerinin coğrafi konumuna gelince. Vakıdi, burayı Sûveyda (Siverek) ile birlikte anmaktadır Buna göre, kastedilen Nusaybin Sıveroke yakın mevkide olan Nusay¬bin*! Suğra'dır Bugün adı geçen yerleşim biriminde oturan halk da bu yerleşim birimini Nesıbın olarak adlandırmaktadır.
Bölgenin nüfus yoğunluğu açısından önemli bir konuma sahip olan bir yerleşim birimi de Siverek"tir Hassek Höyükle ole geçen bazı buluntuların tarihlendirilmesi sonucu ilçenin tarihinin son Kafkolotik döneme uzandığı belirlenmiştir. Tarih boyunca Hint. Asur. Hurri, Mıttanı. Bizans ve Sasani egemenliğinde yaşayan Siverek M S 700'lerde Arapların eline geçti. Malazgirt Zaferinden sonra 1097 de Musul Atabeyliğıne bağlanan yöre. Hülagü zamanında Moğollarca, ise Timur'ca işgal edildi. 1451 de Safevî egemenliğine giren Siverek'in 1517de Osmanlı topraklarına katıldığı bilinmektedir.

SURUÇ
M.Ö. II binde Asur Develi'nin egemenliğindeydi. Suruç Hıristiyan
âlimlerin yerleştiği ve Hıristiyan inancının etkin olduğu yöre olarak bilinir özellikle kentte yılın belirli dönemlerinde kurulan panayırlar hem iktisadı hem de kültürel boyutu ile yörenin tarihi birikimine önemli bir zenginlik katmaktadır. 640'lerde Arapların hâkimiyetine geçen Suruç 1090'da Urla Haçlı Kontluğuna bağlandı Timur güçlerine karşı koyduğundan Timur"un ordularınca yakılıp yıkılan şehir. 1517 do Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı"

VİRANŞEHİR
Urfa bölgesi sınırları içinde yer olan başka yerleşim birimi de Viranşehir"dir Tarih boyunca Tella, Konstantin, Antonmupolis ve Tella Mavzen olarak adlandırılan Viranşehir M Ö 332 de Makedonya İmparatorluğu na bağlandı, M Ö 163 te Roma egemenliğine giren Viranşehir İyad Bin Ganem bölgeyi fethetmesiyle İslam hâkimiyetine girmiştir Daha sonra 660"ta Hamdanî Araplarınca işgal edildi. 1258"de Hulagü 1400"de Timur'ca ağır yıkıma uğratılan yöre Akkoyunlar, Karakoyunlular, Araplar ve Safeviler arasında el değiştirdikten sonra 1516"da Osmanlı hakimiyetine girdi.  UrfaHA