Seçim sonuçlarına itirazlar, günlerce süren tartışmalardan sonra alınan mazbatalar, maalesef şehitlerimiz ve şehit cenazesinde Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı ve bu kadar olumsuzluğun içinde konuşulan en güzel ve bize en lazım olan şey;
" Türkiye İttifakı " ...
Çoktandır unuttuğumuz, mevcut ayrılıklara, kamplaşmalara kendimizi kaptırdığımız,yeni yönetim sistemiyle beraber "Cumhur İttifakı" ve "Millet İttifakı" diye ikiye bölündüğümüz bu günlerde "Türkiye İttifakı" hepimizin ihtiyacı olan bir hatırlatma. Evet Cumhurbaşkanı dışında aynı ifadeyi kullanmasa bile seçim sonuçlarına göre yeni seçilen İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu' da kucaklaşmaya vurgu yaparak aynı şeye değindi aslında. Seçimler ve siyasal sistem eğer ülke menfaatine kullanılmıyorsa, sürekli kazanabilmenin hesabı yapılırken ülke birlikteliği zedeleniyorsa bunu da bir eleştirmek lazım. Seçimler öncesinde de şartları zorlamak lazım ancak siyasi rekabetin gerekliliği düşünüldüğünde öncesi için fazla iyimser olamasak ta seçim sonrası için " Türkiye İttifakı" olması gereken ve arzulanan bir şeydir. Geçenlerde Ak Parti eski milletvekili Selçuk Özdağ'ın partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkeye iyi gelmediği yönünde bir açıklaması vardı. Ben şahsen şu ana kadar parti tutmayan yani partisiz Cumhurbaşkanı olduğuna da pek inanmıyorum ancak Cumhurbaşkanlığı ile parti başkanlığının beraber yürütülmemesi düşünülebilir. Cumhurbaşkanlığı yeni sistemde icra makamı olduğu için yeterince yoğun bir iş zaten parti genel başkanlığı da yoğun emek isteyen bir makam ve ikisi bir arada zor oluyordur diye düşünüyorum.Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sisteminin uygulanması sırasında bazı ihtiyaçların daha net ortaya çıktıkça düzenlenebileceği düşünüldüğünde bu konunun ihtiyaç duyduğumuz "Türkiye İttifakını" nı destekleyici ve motive edici olacağını düşünüyorum. Madem benim anladığım anlamda bir "Türkiye İttifakı" na ihtiyaç var iktidarı, muhalefeti herkes bu duygusal birlikteliğe katkı sunacak adımlar atabilmelidir. Ayrıca Ak Parti mevcut diğer partilerle de ortak noktalar yakalayabilecek siyasi kabiliyettedir ve işte bunun için siyaset dilini sorgulamakla beraber Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerde oy kaybına sebep olan ve "Türkiye İttifakı" olgusuna zarar veren mevcut uygulamalardaki hatalarını görüp bunlara çözüm bulmaya çalışmalıdır.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı hepimiz kınadık, kınıyoruz ancak CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'da bu olayın altında yatan sosyal sebepleri kendileri açısından irdelemelidirler. Hiç bir saldırı mazur görülemez ancak konu şehit cenazesi olunca açık veya gizli HDP ile yapılan seçim işbirliği veya ittifakın olayın sosyal altyapısını teşkil ettiği aşikârdır. Böyle bir ittifakın eğer yapılacaksa yapan siyasi partiler tarafından zamanında mantıklı sebepler gösterilerek en azından daha barışçıl, daha kardeşçe yaşanacak bir ülke için gibi sebeplere dayandırılarak kamuoyuna duyurulması daha doğru olurdu diye düşünüyorum. Bu haliyle ise sadece karşıya kaybettirmek mantığı güdülmüş ancak HDP'nin terörle olan ilişkisi gözardı edilmiştir. Doğal olarak yeni sistemin gereği kendi kendisini değiştirebilmesi ve topluma faydalı bir hale getirebilmesi için dışlanması gereken HDP bir anda seçim başarılarının baş aktörü olmuş dolayısı ile kendi kendini yenilemesine gerek kalmamıştır. Mevcut haliyle kendine göre iyi bir değer bulmuş ve bir başarı hikayesi yakalamıştır. Ancak işte tüm bunlar da maalesef ihtiyacımız olan birlikteliğe zarar veren şeylerdir. Bu konuda yapması zor görünüyor ama terörle arasına mesafe koyarak ülke menfaatine bir Türkiye partisi olmaya çalışmak HDP'nin kendi içinde yapabileceği en iyi şeydir.
"Türkiye İttifakı" Türkiye'nin ihtiyacıdır. Vatandaşlardan aldıkları oylarla seçilen siyasilerin en önemli ihtiyacımız olan birlik, beraberlik, kardeşlik gibi temel ve doğal ihtiyaçlarımıza duyarsız olmaları düşünülemez...