Birkaç gün önce Kırıkkalede gittiği hastanede muayene olmaya girerken çamurlu ayakkabılarını çıkarmasıyla gündeme gelmişti Şerife Nine…
Sağlık Bakanlığı o hastaneye Şerife Nine’ nin ismini vererek ' Sulakyurt Şerife Cesur Hastanesi olarak ismini değiştirme kararı almış. Düzenlenen törene Bakan Mehmet Müezzinoğlu Şerife Nineyi de yanına alarak makam arabasıyla birlikte gelmişler. Bu hassas davranışından dolayı Sayın Bakan’ ı kutluyorum. Evet bu bir mizansen… Ve bu mizansenin verdiği mesajlar çok önemli ve kuvvetli bence. Devletin hassas vatandaşlara verdiği değeri göstermek açısından hastaneye Şerife Ninenin isminin verilmesi güzel bir davranış ancak bundan daha güzeli hiç böyle bir hesabı olmadan Şerife Ninenin sergilediği ruh güzelliğidir hiç şüphesiz …
Yok yere ülkenin yangın yerine çevrildiği , devletin ve milletin canına , malına kastedildiği bir dönemde; hem de bu yıkıcılığın istatistiksel olarak küçümsenemeyecek rakamlara varan siyasal destekçilerinin olduğu, bu desteğin belli oranlara, yüzdeliklere vurulup , taraftarları tarafından böbürlenerek anlatıldığı bir dönemde,halktan aldığı desteği halka karşı kullanan siyasilerden , gazete tirajlarının bile tehdit unsuru olarak kullanıldığı, bu tirajlardan siyasal mühendislik hesaplarının yapıldığı, akademisyen bildirileriyle bile bu şiddet ve yıkıcılığın destek bulabildiği bir dönemde, sanki bu bilimsel akıl tutulmasına karşılık Şerife Ninenin bu derece saflığı ve temizlği…
İşte Anadolu insanının güzelliği bu… Buradan Prof. Dr. Bülent Arı nın Sabahattin Zaim Üniversitesindeki görevinden istifasına kadar varan, Anadolu insanının feraseti ile ilgili açıklamaları aklıma geldi bir an. Prof. Arı ' Ben bu ülkede cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum. demişti. Aslında Anadolu insanının ferasetine vurgu yapıyordu hoca. Tabii sayın profesöre yığınla tepki gelmişti açıklamaları peşi sıra; okumanın ve okumuş insanın önemine vurgu yapan… Söylediği sözün muhtevası bir tarafa bırakılmış, hoca sarf ettiği sözün ters mantık önermelerine dayanan köşeye sıkıştırmalara muhatap olmuş, yan yandan tüm bunlara cevap yetiştirmek durumunda kalmıştı. Okuyan insana güvenmiyor musunuz? O zaman okunmaması mı lazım? Cehaleti mi özendiriyorsunuz ? Gibi sorular biraz da hocayı anlamamak için soruluyordu bence… Ben ilk söylediğinde de hocaya katılmıştım ve muhteva itibarı ile de halen katılıyorum. Bence hoca haklı ; ben de bu ülkede okumamış insanın ferasetine inanıyorum. İşte devletin bakanının da takdir ettiği, hastaneye adını verdiren, tören düzenleten, basının günlerce haber yaptığı şey de Şerife Ninenin ferasetidir. Hem Şerife Nine ilginçtir ; pek çok insanın görevi icabı yapmak zorunda olduğu vazifelerinde bile gösteremediği feraseti, hiç de yapmak zorunda olmadığı bir hareketle göstermiştir tüm millete…
Aslında bu millet, günlük yaşantıda Anadolu’ nun değişik yerlerinde değişik vesilelerle karşılaşabileceğimiz ancak kurtuluş mücadelesinde en güzel ve en üst seviyede ifadesini bulmuş Nene Hatun lardan ,Seyit Onbaşı lardan, Sütçü İmam lardan alışkındır Şerife Nine nin gösterdiği bu ferasete…Şimdi ben soruyorum;
Ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyen siyasiler mi?
Devletin silah projesini yabancılara satan müdürler mi?
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını hortumlayanlar bankalar, şirketler mi?
Halkın satın alıp tiraj olarak verdiği desteği halka tehdit olarak doğrultanlar mı?
Devletin imkanlarıyla akademik terör yapanlar mı?
Milletin ilgi ve sevgisini millete karşı ajan faaliyetlerinde kullananlar mı?
Devletin kendisine makam olarak verdiği izzeti millete tehdit olarak döndürenler mi?
………………………………….?
Şerife Nine’ nin ve ferasetinin yanından geçebilir ?..