SEN NERDESİN?

Üç ayların ilk günü Regaib Kandili’ni eda etmek üzere hazırlanıyoruz bugün. Bu vesile ile tüm dostlarımın kandilini kutluyor, üç ayların özlediğimiz güzel gelişmelere vesile olmasını temenni ediyorum.

Evet zaman durmuyor,akıp geçiyor. Peki bu geçen zamana rağmen bir insan olarak biz zamanın ve yaşanan tüm bu gelişmelerin neresinde duruyoruz. Eğer inançlıysak ki inanç değerlerimiz bakımından nerede duruyoruz bir muhasebe etmemiz lazım.

Son zamanlarda öyle şeyler yaşanıyor ki artık hayret edilecek bir şey kalmadı hayatımızda; her şey normal, her şey olabilir değerlendirmesinde… Bir yerde bir patlama oluyor, genelde canlı bombalar gerçekleştiriyor bu patlamaları, onlarca insan hayatını kaybediyor ama her şey normal gibi, herkes hayatına devam edebiliyor, yiyip içebiliyor, gezip dolaşabiliyor. Bunlar normallari daha anormalleri de var mesela adam gülüp eğlenebiliyor... Eskiden olsa veya eski adamlar deriz ya büyüklerimize, eski topraklara ; ne ah ahlar, ne vah vahlar edilirdi, nasıl üzülünür, yapanlara edenlere nasıl ah edilirdi değil mi? Oysa şimdilerde her şey gayet normal karşılanıyor. Ben şöyle değerlendiriyorum; evet ,bu nesil bu ortama sanki önceden hazırlandı diyorum. Dijital ortamlarda, savaş oyunlarında, bilgisayarlarda her gün orayı burayı patlatan,onlarca insanı hallaç pamuğu gibi dağıtan bir nesil var karşımızda nasıl olsa. Duygusallıktan, topraktan, havadan, sudan uzak şarj cihazlarına, bataryalara mahkum dijital bir nesil ve bu haberler karşısında bu nesil maalesef tamamen duyarsız, ah vah yok, yazık günah yok. Her şey normal, her şey olabilir…

Bir başka hadise oluyor, onlarca çocuğa tecavüz edilmiş, ancak adam olayı bırakmış olayın gerçekleştiği vakıfla uğraşıyor. Yahu kardeşim bu vakfın yüzlerce,binlerce insana hizmeti var, taciz tecavüz tüzüğünde mi var ki sen vakıfla uğraşıyorsun. Sen olaya yönlen, olayı yapanı kınayalım, cezalandıralım bırak vakıfla uğraşmayı… Daha reel düşünebilmek için bu işleri karşılıklı rövanş haline getirmemek lazım. Vakıftaki tacizci,tecavüzcü ne kadar doğru yerdeki yanlış adamsa, cemaat evindeki örgüt üyesi de o kadar doğru yerdeki yanlış insandır . Gerçekçi olabilmek için bu bir tespit çünkü cemaat genel bir deyimdir ve böyle haberlere bakarak bu tip tüm evler hakkında genel bir kanaat oluşturmak doğru bir tavır olmaz. Yalnız ikinci bir tespit daha yapacak olursak biz birkaç yıldır diyoruz ki bahsedilen için söylüyorum bu cemaat dediğiniz yapı da artık olması gereken yerde değil, yanlış yerde duruyor, statüsünü ayarlayamıyor, yanlış yapıyor. Bu tespit kesinlikle siyasi bir yaklaşım değildir , söylemlerle eylemlerin uyuşmaması meselesidir bunu da söylemek bizim vazifemizdir. Ülkenin Cumhurbaşkanı’nı protesto edeyim derken nerede durduğuna baktın mı sen kardeşim, kimin yanındasın, kiminlesin, kimlerle iş tutuyorsun… Cumhurbaşkanını zor durumda bırakacağım diye uğraşırken hiç baktın mı sen kendin ne durumdasın. Burada Seyyid Abdülhakim Arvasinin çok güzel bir sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim ;

' Haddini aşan her şey,zıddına döner. '

Ülkenin her meselesinde ülke düşmanlarıyla hareket etmek gayri milli bir davranıştır. Rus uçağı düşünce Rusyadan yana olmak, özgürlükten bahsedip Suriyede Esedden yana olmak, Ermenistan Azerbaycan çatışmasında Ermeniden yana olmak, iktidarı bir ara acem uşağı olmakla suçlayıp Suriyede İrancı olmak yenilir yutulur çelişkiler değildir.

Güzel kardeşim,önünde güzel bir manevi iklim var; evet, üç aylara giriyoruz... Şimdi güzel bir muhasebe yapma vaktidir. Şimdi bırak sen partiyi martiyi, bırak sen lideri mideri, hocanı, cemaatini, örgütünü,hendeğini. Sen neredesin kardeşim, zaman geçiyor ve ömür sermayesi tükeniyor ve bunca tükenmişlikte sen nerdesin...

Evet hepimiz için ben nerdeyim diye düşünmenin vaktidir...