Yedinci yüzyıldan günümüze uzanan bir miras… Şanlıurfa, Zengilerden Eyyubilere, Akkoyunlulardan Osmanlılara kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyan 39 tarihî camiye ev sahipliği yapıyor.

 Dönemlerine Göre Şanlıurfa Camileri

Yedinci yüzyıldan itibaren çeşitli İslâm devletle­rinin egemenliğine giren Şanlıurfa'daki 39 adet ta­rihi camiden  Ulu Camii, ve Pazar Camii, muhteme­len Zengiler dönemine (XII. yüzyıl), Halil-ür Rahman Camii, Eyyûbiler dönemine (1211), Hasan Padişah Camii, Akkoyunlular dönemine (XV. yüz­yıl) aittir. Selahaddin Eyyûbi Camii, Circis Peygamber Camii ve Fırfırlı Camii, kiliseden çev­rilmiştir. Bunların dışında kalan 32 adet camiin ta­mamı Osmanlı dönemine aittir.

Dergah Namaz Kilinirken

Yazılı Kaynaklarda Geçen Şanlıurfa Camileri

1876 tarihli Halep Vilâyet Salnâmesi'nde Urfa merkez kazada 24 cami, 2 mescidin; 1887 tarihlide 31 cami, 31 mescidin; 1893 tarihlide 77 cami ve mes­cidin; 1894 tarihlide ise 58 caminin mevcut olduğu belirtilmektedir.

1650 yıllarında Urfa'yı ziyaret eden Evliya Çelebi, Urfa camilerinden şu cümlelerle bahsetmek­tedir: ".... Urfa'da 22 cami vardır. İçkalede eski bir mabed olan Minaresiz Camii vardır. Paşa Sarayı yakınında kalabalık cemaati olan Kızıl Cami, Nemrud zamanından kalma eski bir kilise imiş. Harun Reşid fethinde kiliseden camiye çevrilmiştir. Hala minarelerinde erganunhâneleri vardır. Ak Camii de eski bir mabeddir. İbrahim Halil Camii'ni ilk yaptıran Halife Me'mun'dur. Pazar Camii'nin cemaati çoktur. Sultan Hasan Camii, Ahaveyn Camii, Debbağhâne Camii de meşhur camileridir. Bu son 6 camiye, İbrahim Halil suyu uğrayıp havuz ve şadırvanları canlandırır ve fıskiyelerden bol su fışkırır. Öteki camileri; Beykapısı Camii, Hekim Dede Camii, Karameydan Camii, Uğurlu Meydan Camii'dir. Bu sonuncusu da eski bir mabeddir. 67 kadar mahale mescidi vardır."

Evliya Çelebi'nin yukarda sözünü ettiği cami­lerden büyük bir kısmı bugün ayaktadır. Bunlardan içkalede olduğunu belirttiği cami günümüze ulaş­mamıştır. Ahaveyn (Ahırvan) Camii'nin de büyük bir kısmı yıkılarak ev haline getirilmiştir. Son olarak sözünü ettiği Uğurlu Meydan Camii'nin ise bu­günkü mevcut camilerden birinin değişik bir adı mı olduğu veya yıkılmış eski bir cami mi olduğu bi­linmemektedir.

Damat Süleyman Cami̇i̇

Şanlıurfa, ITB Berlin Fuarı’nda Tanıtılıyor Şanlıurfa, ITB Berlin Fuarı’nda Tanıtılıyor

Günümüzde mevcut olmayan, ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde vakfiyeleri bulunan Şanlıurfa camileri de şunlardır: Siverekli Ali Camii, Hacı Korkmaz Camii, Çine Camii, Tarihli Mescid-i Şerifi, Şah Hüseyin Camii, Mahkeme Mescid-i Şerifi (vakfiyesinde Mahkeme Mahallesi'nde-bugünkü Yıldız Meydanı-bulunduğu belirtiliyor), Hacı Mihman Camii, Meşarkiye Camii, Hacı Sadıka Mescid-i Şerifi, Kubbe Mescid-i Şerifi (vakfiyesinde h.1338 tarihli olduğu belirtilen bu mescidin Kubbe Mescid Sokak'ta yer alan (bugünkü 12 Eylül Caddesi) ve 1980 yılında yıkılarak betonarme bir şekilde yeniden yapılan Hacı Abdülvahit Hoca Tekkesi'nin  olması kuvvetle muhtemeldir.) Gelen Mescidi (h. 1153Ğm. 1740), Musa Efendi Camii (vakfiyesinde sur dışında, taşra mahallede olduğu kayıtlı), Kutbiye Camii (m. 1780 tarihli Ömer Paşa Vakfiyesi'nde  Yengi Çarşı içersinde olduğu kayıt­lıdır).

Ahmed adında bir şahıs, Şevval 1124 (m. 1712) tarihli dilekçesinde Urfa'daki Meşarkiye Camii'nin mütevelliliğinin  200 seneden beri dedelerinde ol­duğunu, kendisinin mütevelli olarak yevmiye 4 akçe aldığını belirtmektedir. Türk Meydanı yakı­nında yer alan bu cami, 1950 yıllarında yıktırılarak yerine Çarhoğlu Camii adıyla yeni bir cami yaptı­rılmıştır.

Son yirmi yıl içersinde Şanlıurfa'da Sultan Bey, Kardeşler, Kamberiye, Damat Süleyman Paşa, Abdülvahit Hoca ve Kutbeddin camileri yıkılarak yerlerine betonarme camiler yapılmıştır. Bunlardan Sultan Bey Camii ile Kardeşler Camii'nin kitabeleri korunmuştur. Sultan Bey Camii'nin kitabesinde h. 995 (m. 1586) yılında Sultan III. Murad Han zama­nında Sultan Ahmed Bey adında bir vali tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Caminin kuzey yanında bulu­nan Sultan Hamamı'nın da aynı şahıs tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Kunduracı Pazarı'ndaki Kardeşler Camii'nde yer alan kitabede ise, h. 1032 (m. 1623)  yılında Molla Musa tarafın­dan "İhlasiye Camii" adıyla yaptırıldığı yazılıdır.

Molla Musa'nın Bediüzzaman Mezarlığı'nın Tılfındır Tepesi kesiminde yer alan pembe mezar taşında: "Bâni-i Câmi-i İhlâsiye el Hac Molla Musa" yazılıdır.

Bunlardan başka son yıllarda Arabi Camii ile Eyyub Peygamber camilerinin kubbeli ve tonozlu örtü sistemleri yıkılarak düz betona dönüştürül­müş; temelinden yıkılan Kutbeddin Camii ile Kıbrıs Tekkesi Mescidi bazı farklılıklarla asıllarına uygun olarak yeniden yapılmıştır.

Şair ve mutasavvuf Sakıp Efendi tarafından Akarbaşı mevkiinde h. 1279 (m. 1862) yılında inşa edilen medrese, tekke, kütüphâne ve Sıbyan Mektebi gibi yapılardan oluşan külliye içinde, Sakıbiye Camii adıyla anılan bir caminin bulun­duğu h. 1286 (m. 1869) tarihli Sakıp Efendi Vakfiyesi'nden anlaşılmaktadır. Cami dahil bu kül­liyenin tamamı günümüzden 40-50 yıl kadar önce yıktırılmıştır.

Bugünkü Urfa Pasajı'nın yerinde bulunan ve günümüzden 40-50 yıl önce yıktırıldığı söylenilen Bilal-ı Habeşi Camii'nin nasıl bir plana sahip ol­duğu bilinmemektedir.

PLAN TİPLERİNE GÖRE ŞANLIURFA CAMİLERİ ve BAŞLICA ÖRNEKLERİ

Şanlıurfa camileri; Çok Ayaklı Camiler, Orta Kubbenin Yanlara Doğru Genişlediği Camiler, Eş Değerde Çok Kubbeli Camiler, Mihrab Önü Kubbeli Camiler, Tek Kubbeli Kübik Camiler, Tonozlu Camiler ve Bazilikadan Çevrilen Camiler olmak üzere başlıca yedi plan şemasına sahiptir.

Osmanlı mimarisinin ters T planlı cami şeması ile orta kubbenin yanlara doğru yarım kubbelerle genişletildiği şemanın dışında Urfa camilerinde Osmanlı cami mimarisinin tüm plan tipleri uygu­lanmıştır.

Eski Ömeriye Camii

Eski̇ Ömeri̇ye Cami̇i̇

Kazancı Pazarı mevkiindeki bu camiin mevcut kitabeleri onarım devirlerine ait olup, yapının esas inşa tarihi bilinmemektedir. Son cemaat yerinin doğu duvarında yer alan h. 701 (m. 1301) tarihli tamir kitabesi, bize Ömeriye Camii'nin Urfa'nın en eski camiilerinden biri olduğunu göstermektedir.

Cami mekânı, ortada bir kubbe, yanlarında birer çapraz tonozun örtülü olduğu yatık dikdörtgen planındadır. Kubbe ve tonozlar duvarlarda ve köşe­lerde yarım duvar sütunlarına oturtulurlar. Bu plan daha  geç tarihlerde inşa edilen Harrankapı Hacı Lütfullah Camii'ni etkilemiştir.

Mihrabın iki yanında, balkon şeklinde ve önde ikişer tam, arkada ikişer yarım sütunlu birer minber bulunur. Üzerleri taştan yarım kubbeli, korkuluk­ları demir şebeke oymalı bu minberler Urfa camiile­rinde rastladığımız balkon şeklindeki minberlerin en olgun ve zarif örnekleridir.

Halil-ür Rahman Camii

H A L İ L R A H M A N C A M İ İ

Halil-ür Rahman Gölü'nün güneybatı köşesinde yer alan bu camii, medrese, mezarlık ve efsaneye göre Hz. İbrahim'in ateşe atıldığında düştüğü ma­kamdan meydana gelmiş bir külliye halindedir.

Camiin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin batı cephesindeki kitabede, Eyyûbiler'den Melik Eşref Muzafferüddin Musa'nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı yazılıdır.

Halk arasında "Döşeme Camii" veya "Makam Camii" olarak da adlandırılan Halil-ür Rahman Camii'nin, Bizans devrine ait Meryem Ana Kilisesi'nin yerine inşa edildiği  bazı kaynaklarda geçmektedir. Evliya Çelebi'ye göre de şehirdeki en eski camilerdendir ve Abbâsi halifesi Me'mun za­manında Hz. İbrahim Makamı'na inşa edilmiştir.

Halil-ür Rahman Camii, kareye yakın şekliyle mihraba paralel üç sahınlı bir plana sahiptir. Mihrab önü sahnı ve kuzey  sahın üçer çapraz to­nozla, orta sahın ortada bir kubbe ve yanlarında bi­rer çapraz tonozla örtülmüştür.

Hasan  Padişah Camii

Hasan Padi̇şah Cami̇i̇

Eşdeğerde Çok Kubbeli Camiler grubuna giren Hasan Padişah Camii, 15. yüzyılın ikinci yarısında Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan Bey tara­fından Toktemur Mescidi'nin batısına bitişik olarak yaptırılmıştır.

Cami, kıble duvarı boyunca sıralanmış tromplu üç büyük kubbe ile örtülü dikdörtgen bir plana sa­hiptir. Kubbeler orta bölümde dört bağımsız pa­yeye, doğu ve batıda ikişer duvar payesine, kuzey ve güneyde ise duvarlara otururlar.

Son cemaat yeri, önde payeler üzerine oturan çapraz tonozlarla örtülü sekiz gözlüdür. Doğu baş­taki göz Toktemur Mescidi önüne rastlamaktadır. Avlunun kuzeyinde yer alan tek şerefeli ve poligo­nal gövdeli minare 1859 tarihinde Halil Bey tarafın­dan tamir  ettirilmiştir.

 Kadıoğlu Camii

Kadıoğlu Mahallesi, Su Meydanı mevkiindeki bu camiin vakfiyesinde 1694 tarihinde Kadızâde Hüseyin Paşa tarafından yaptırıldığı yazılıdır.

Sekiz Ayaklı Osmanlı Camiileri grubuna giren Kadıoğlu Camii'nde dört bağımsız payeye oturan sekizgen kasnaklı orta kubbe yanlara doğru çapraz tonozlu mekânlarla genişletilmiştir. Cami, bu pla­nını 15. yüzyılda inşa edilmiş olan Diyarbakır Şeyh Safa Camii'nden almış olmalıdır.

Önde üç payeye oturan beş gözlü son cemaat yeri çapraz tonozlarla örtülüdür. Avlunun kuze­yindeki giriş cephesinde, üzeri yarım kubbeli dış portal üzerinde 1844 tarihinde Urfa Kaymakamı Bahri Paşa tarafından yaptırılan silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare yer alır. Portal üzerine oturan minarenin alt kısmı boş olduğundan halk arasında Kadıoğlu Camii'ne "Dipsiz Minare Camii" de de­nilmektedir. Avlu portalinin doğusuna bitişik ola­rak 1725 tarihli Emencekzâde Çeşmesi bulunmak­tadır.

Nimetullah Camii (Ak Camii)

1500 yılı başlarında Urfa Sancakbeylerinden Nimetullah Bey tarafından inşa ettirilmiştir. 1722 yılında aynı soydan Hacı Nimetullah b. Asker tara­fından tamir ettirilen bu cami, plan itibariyle Edirne Üç Şerefeli Cami ile tam bir benzerlik gösterir. Kuzey ve güneyde duvarlara, doğu ve batıda birer payeye oturan kubbeli orta mekân yanlara doğru ikişer küçük kubbe ile genişletilmiştir.

Nimetullah Camii'nin bu planı daha sonraları inşa edilmiş olan Çakeri Camii'nde batı taraftaki iki kubbe kullanılmadan yarım olarak uygulanmıştır.

Mukarnas kavsaralı mihrap nişinin çevresinde içiçe geçen sekizgenlerin oluşturduğu geometrik bir kompozisyon ve bunun etrafında mukarnas frizi dolaşmaktadır. Sekizgen geçmelerin oluşturduğu kompozisyon Hızanoğlu ve Yusuf Paşa Camii mih­raplarında da karşımıza çıkmaktadır. Camii mekâ­nına giriş kapısı Urfa'da eşine rastlanmayan klasik Osmanlı portalleri tarzında mukarnaslıdır. Beş gözlü son cemaat yerinin orta bölümü kubbe, diğer bölümleri çapraz tonozlarla örtülüdür. Caminin kuzeybatı köşesindeki silindirik gövdeli tek şerefeli minare, yeni yapılan bazı minareler hariç Urfa mi­nareleri arasında en uzun olanıdır.

Rızvaniye  Camii

Rizvani̇ye Cami̇i̇

Halil-ür Rahman Gölü'nün kuzey kenarı bo­yunca yer alan bu camii, Osmanlı döneminde Rakka-Urfa Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1736 yılında yaptırılmıştır. Cami avlusunun üç ta­rafı medrese odaları ile çevrilmiştir.

Rızvaniye Camii, mihrap duvarı boyunca sıra­lanmış üç kubbesiyle dikdörtgen bir plana sahiptir. Üç gözlü son cemaat yerinin üzeri üç kubbe ile ör­tülü olup, doğu ve batıdaki kubbeler yanlara doğru yarım kubbelerle genişletilmiştir.

Caminin inşa tarihinden kalma ahşap kapısı zengin bitkisel süslemelidir.

Ulu Cami

Ulu Cami̇i̇

Urfa merkezindeki camilerin en eskilerindendir. Ulu Cami, bazı kaynaklardan anladığımıza göre, eski bir sinagog iken M.S. V. yüzyıl başlarında Aziz Stefanos Kilisesi adını alan ve kırmızı renkteki mermer sütunlarının çokluğu nedeniyle "Kızıl Kilise" olarak da adlandırılan bir Hıristiyan kilise­sinin yerine inşa edilmiştir. Bu kilisenin avlusuna ait duvarlar, bazı sütun ve sütun başlıkları ile halen minare olarak kullanılan sekizgen gövdeli çan ku­lesi bugün ayaktadır.

İnşa kitabesi bulunmadığından caminin ne za­man ve kim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bi­linmemektedir. Camideki mevcut kitabeler onarım devirlerine ait olup inşa tarihi hakkında fikir ver­memektedir. Halep hâkimi Nureddin Zengi tara­fından tamir ettirilerek bugünkü şeklini alan, Halep Ulu Camii ile benzer bir plan gösteren Urfa Ulu Camii'nin Zengiler zamanında 1170-1175 yılları ara­sında yaptırılmış olabileceği tahmin edilmektedir.

Urfa Ulu Camii, payeler üzerinde kıble duvarına paralel üç sıra çapraz tonozlarla örtülü, yatık dik­dörtgen bir plana sahiptir. Orta eksenden biraz do­ğuya kaymış  olan mihrap önü bölümü, sivri ke­merler üzerine oturan ve her biri çapraz tonozlarla örtülü ondört sivri kemerle avluya açılan son ce­maat yeri, Anadolu'da ilk kez Urfa Ulu Camii'nde ortaya çıkmıştır.

Yusuf Paşa Camii

Yusuf Paşa Cami̇i̇

Vezir Yusuf Paşa tarafından doğusundaki Vezir Hamamı ile birlikte, 1709 tarihinde yaptırılmıştır. Yatık dikdörtgen planlı camii, kıbleye paralel iki sıra halinde ve her sırada üçer olmak üzere, altı kubbe ile örtülüdür. Kubbeler ortada iki payeye, yanlarda duvarlara oturmaktadır. Üç gözlü son ce­maat yerinin üzeri, ön tarafta  iki paye üzerine otu­ran üç kubbelidir.

Mukarnas kavsaralı taş mihrabın yanları sütun­çeli ve çevresi içiçe geçen sekizgenlerden oluşan geometrik süslemelidir. Korkuluğu şebekeli oyma süslemeli taş minberin yan taraflarında ve kapı üze­rinde rumi kompozisyonlu süslemeler bulunur.

Silindirik gövdeli  ve tek şerefeli minare, son cemaat yerinin doğu köşesindedir.

KAYNAK: ŞURKAV (şANLIURFA UYGARLIĞIN DOĞDUĞU ŞEHİR

RESİMLER: ŞANLIURFA GAZETESİ ARŞİVİ

ESKİ ÖMERİYE CAMİİ RESİMİ (CEVHER MİMARLIK)

Kaynak: ŞANLIURFA GAZETESİ