KÜLTÜR SANAT

Şanlıurfa halk oyunlarının dünü ve bugünü

Şanlıurfa halk oyunları genellikle halay türü oyunlardan meydana gelir. Günümüzden 50-60 yıl önce­sine bir göz attığımızda, bazen davul zurna, ba­zen cümbüş, keman ve darbuka eşliğinde, bazen de kaval eşliğinde yöre tavrı, figürü ezgisi ve rit­miyle oynanan çok sayıda güzel oyunlarımızın ol­duğunu ve o yıllarda bu oyunları sergileyen çok değerli ustalarımızın olduğunu görürüz.

Abone Ol

Şanlıurfa halk oyunları genellikle halay türü oyunlardan meydana gelir. Günümüzden 50-60 yıl önce­sine bir göz attığımızda, bazen davul zurna, ba­zen cümbüş, keman ve darbuka eşliğinde, bazen de kaval eşliğinde yöre tavrı, figürü ezgisi ve rit­miyle oynanan çok sayıda güzel oyunlarımızın ol­duğunu ve o yıllarda bu oyunları sergileyen çok değerli ustalarımızın olduğunu görürüz.

Ancak 30-40 yıl öncesine baktığımızda, halk oyunları yarışmalarının başlamasıyla,  har­man ye­rinde, köy meydanlarında ve düğünlerde oynanan oyun­larımızın sahneye taşındığını görmekteyiz.

Ne yazık ki, oyunlarımızı  sahneye taşırken bir­çok bozulma olmuştur. Birinciliktir, derecedir der­ken; sadece 8 oyunla sınırlı kalınmış ve bu 8 oyu­nun da yıl geçtikçe ekleme ve çıkarmaların yapıla­rak dejenere edil­diği ortadadır.

1980'li yıllara baktığımızda, oyunlarımızın bu hale gelmesine sebep olan bazı faktörleri şöyle sı­ra­layabiliriz.

Bu faktörlerin başında, o yıllarda ve bugüne ka­dar halk oyunları yarışmalarında değerlen­dirme yapan kişi ve ekip çalıştıran eğitmenlerin geldiğine inanıyoruz. Jüri üyeleri, yarışmaya ge­len bir ekibin değerlendirmesini yaparken, sadece birlik beraber­liğine, bütünlüğüne, mimik ve jest­lerine, sahne kul­lanımına bakmışlardır.  Oyunumuzu yöre tavrı, fi­gürü, ezgi ve ritminden çıkaran bu ekipleri  o hal­leriyle birinci edip ödüllendirmiş­lerdir.

Hal böyle iken, yarışmaya ekip yetiştiren eğit­menler, doğal olarak 8 oyunla sınırlı kalmışlar ve oyun figürlerine birçok ekleme ve çıkarma yaparak günümüze kadar da bu işi devam ettir­mişlerdir.

Günümüzde birçok kişi Şanlıurfa'nın sadece 8 oyunu olduğunu bilir. Çünkü yıllardır 8 oyundan başka bir oyun oynanmamış. Zengin bir folklora sahip Urfa'nın oyunları tabiki bu kadar az de­ğildir. ılimizde bulunan 10 ilçe ve köylerinde bu­gün için çok sayıda oyun olduğu bilinmektedir. Gönül is­terdi ki, bu işe emek verenler, halk oyun­larını para kazanma aracı olarak görmesin, kendi çıkarları için kültürümüzü, örf ve adetlerimizi bozmasın; bu işi para için değil gerçekten bilgi ve yeteneği varsa, se­viyorsa yapsın. Unutulmaya yüz tutmuş güzelim oyunlarımızı köylerden alıp derlesin; hem bizlere ve hem de gelecek nesillere en iyisini ve güzelini aktarsın.

Dileğimiz bugünden sonra zararın neresin­den dönersen kârdır- sözünü yabana atmayarak, mem­leketimiz için halk oyunları ile ilgilenenler bir araya gelerek, günümüzde oynanan oyunların aslını oy­nayalım, araştırma yaparak eski oyunla­rımızı çıka­ralım ve bizden sonraki nesillere bu geleneğin en  doğrusunu aktaralım ki, gençleri­miz kendi kültür birikimlerine yabancı kalmasın­lar.

Bunun için el ele verelim, birlik olalım, kültü­rümüze ve halk oyunlarımıza sahip çıkarak  herkese sevdirelim.

Bu sahip çıkma ve sevdirme görevi, halk oyun­ları faaliyetlerinde bulunan Halk Eğitim Merkezi, Gençlik Merkezi, Belediyeler, üniversite ve okullara düşmektedir. Bu kurumlar, oyun oynayan herkesi eğitmen etmeyerek, belgeli ve yöremizi, kültü­rü­müzü bilen eğitmenlere görev verip iyi müzis­yen tercih ederek yapabilirler.

Yöremiz halk oyunlarındaki tavır, figür, ezgi ve ritmdeki bozulmaları önlemek ve engel olmak için en büyük görev, yarışmalarda halk oyunla­rını de­ğerlendiren kendi yöremizdeki jüri üyele­rine düş­mektedir.

İdarecisi, eğitmeni, müzisyeni, oyuncusu ve jüri üyesi olarak herkes, bu konuya duyarlılık gösterdi­ğinde, inanıyoruz ki, oyunlarımız bo­zulmayacak ve aslı ne ise en doğru şekilde bizden sonraki nesillere aktarılacaktır.

ŞANLIURFA HALK OYUNLARINDA MAKYAJ

Şanlıurfa yöresinde "kına" ve "sürme" kadınlar ta­rafından kullanılan makyaj malzemesidir. Özellikle kına, düğünlerde gelinin eline yakıldığı gibi bayramlarda ve diğer özel günlerde de el ve ayaklara yakılır.

Sürme ise, güzel görünmek için kadınlar tara­fından göze çekilir. Şanlıurfa'nın bazı köylerinde kızlar ve erkekler, yüz ve ellerine dövme yaptırır­lar. Bu dövmelerde her aşiretin kendine özgü bir motif kullan­dıkları görülmektedir.

ŞANLIURFA YÖRESİ HALK OYUNLARINDA GİYSİ

KADIN GİYİMİ

1-Aba-Şale: Eskiden Arapların kabile reisleri, şeyhler tarafından kullanılırmış. Aba; Osmanlı dö­neminde kullanılan ve bir sokak kıyafeti  olan Ferace'den esinlenerek Arap kültürünün de etkisi ile şimdiki halini almıştır. Bu giysi genellikle si­yah ve kahverengi renklerden yapılmıştır. Bekâr bayan­lar siyah, evli ve yaşlı bayanlar ise kahve­rengi kul­lanmışlardır. Ayrıca halk arasında aba şu şekilde tarif edilmektedir: "Aba" kelime olarak Arapçada "erkeğe mahsus olan" anlamına gel­mektedir. Kadınların giydiğine ise Şale denilir ve giysinin ön kenarları ile yaka çevresi sarı kaytanlarla çevrilidir.

2-Üç Etek: Yörede üç eteğe kaftan denilmekte­dir. Üç etek genellikle üst giysisi olarak kullanılan bir giysidir. Genç kızların giysileri daha güzel ve gösterişlidir. Üç eteğin yan dikiş yırtmaç boyu diz ile bilek arasındadır. Bu yırtmaçlar bazen bel hiza­sına kadar çıkar. Üç eteğin iç kısmına giydikleri şi­fon ya da organze üzerine sarma işlemeli kumaştan yapılan uzun bir elbisedir. Yakası hakim yaka ve kollar manşetlidir. Üç etek altına zıbın yerine, üstte içe yelek ve altına beyaz etek de giyilebilir.

3- Zıbın-Fistan (Entari): ıç eteğin içine giydik­leri şifon ya da organze üzerine sarma işlemeli kumaş­tan yapılan uzun elbisedir. Yakası hakim yaka, kol­lar manşetli, ön bele kadar düğmeli yada fermuar­lıdır.

4- Sıhma (Yelek): Entarinin üzerine giyilen bez kumaştan veya el tezgahlarında dokunan "hışvalı­" denen dokumadan yapılan kalınca yapılmış sıcak tutmaya yarayan bir yelektir.

5- Kuttuk-Guttik: Şanlıurfa yöresinin büyük aşi­retlerinden Şeyhanlı Aşireti tarafından kullanı­lan bu giysi, Gumgum kumaşından yapılır. Cekete benzer uzun kolludur. Boyu diz ile kalça arasında­dır. Üstü kalın siyah kaytanlarla süslen­miştir. Daha çok Siverek ve Viranşehir ilçemizde kullanılmakta­dır.

6-Şalvar (Tuman-Don): Pijamaya benzeyen bir alt giysidir. Paçaları bol kesimli olup lastik geçiri­lir. Zıbın veya eteğin altına giyilir.

7-Önlük: Yöredeki ismi Berivan veya Peşmal olarak bilinir. Üzeri çeşitli kanaviçe ve çift iğne süs­lemeleri ile desenlendirilmiş olup, sadeleri de var­dır. Kumaş rengi genellikle siyah tercih edilir. Her renk kullanılabilir.

8-Etek: El tezgahlarında dokunan culha parça­sından yapılır. Rengi beyazdır. Bunun dışında dö­kümlü kumaşlardan da yapılmakta ve her rengi kullanılmaktadır.

9-Neçek: Beyaz kumaştan olan bir baş örtüsü­dür.

10-İbriye: Kadınların beyaz neçek üzerine bağ­ladıkları renkli bir kumaş parçasıdır. Genelde ipek veya satenden yapılır.

11-Köfi: Fes şeklinde yapılan karton kalıp üze­rine uzun kumaş parçası sarma yoluyla elde edi­len bir başlıktır. Daha çok Suruç ilçemizde kulla­nılmak­tadır.

12-Çapık: Günümüzde çok nadir bulunmakta­dır. Köfi'ye benzemekte olup biraz daha yüksek­tir. Tahtadan yapılan bir başlık üzerine Destmal (Neçek) denilen kumaş örtülür.

13-Taç-Gümüşbaşlık: Fesin içine karton kalıp konur, üstüne puşu sarılır ve en üst kısma da gü­müş tepelik takılır. Ön kısmına "üçkor", yan kısım­larına "reşme" denilen gümüş takılar takılır. Arka tarafına floştan örülmüş bele kadar inen saç koru takılır. Bu başlığı varlıklı ailelerin genç kızlarının kullandığı bilinmektedir.

a) Tepelik: Başa takılan tacın (fes) üzerine tuttu­ru­lur. ıst kısma telkari işlemeli, çevresi gümüş par­paralarla oluşan saçaklarla süslüdür.

b) Üç Kor: Fesin alt alt kısmına alından yukarıya takılır. Ortasına yuvarlak ve mavi taşlı bir göbek, yanların da ise üç sıra zincir vardır.

c) Reşme: Fesin iki yanına takılır. Şakaklardan yanağa doğru sarkar.

14-Kemer: Bele bağlanır. iki çeşit kemer var­dır. Çok renkli yün kemer ve gümüş kemer. Son yıl­larda yün kemer işlenmediğinden, kostüme uygun kumaştan kemerler de kullanılmaktadır.

15-Yağlık-Marhama (Mendil): Yerli dokuma­dır. Kırmızı ve beyaz ipekten yapılır. Halk ara­sında be­yaz mendilin dostluğu simgelediği, kır­mızı mendil ise gerektiğinde sevgi uğruna kanını akıtabileceği söylenmektedir.

16-Çorap: Saf yünden yapılır, elle işlenir. Genellikle yünün doğal rengindendir.

17-Postal: Deriden yapılır. Altı kösele ve to­puk­suzdur. Kırmızı, siyah ve kahverengi renkleri kul­lanılmaktadır.

ERKEK GİYİMİ

1. Şalvar: Kahverengi ve gri kabarden kumaş­tan yapılır. Şalvarın ayak bileğinden dize kadar olan kısmı dardır. Bacak arasındaki peyigi çok kısa veya çok uzun değildir. Uçkurun ucuna renkli püskül takılmaktadır.

 2. Yelek: Arka beden ve kollar astardan yapı­lır. Ön beden ise şalvarlık kumaştan yapılır ve kollar kısadır. Yeleğin ön süslemesinde kaytan kullanılır. Küçük ve sık olarak dikilen düğmeler­den dolayı kırk düğme yelek denilmektedir. Düğmeler Suriye'den gelmektedir. Günümüzde bulunmadı­ğından, yelek kumaşından baskı düğ­meler de kul­lanılmaktadır.

3. Gömlek (Köynek): Yerli dokuma kumaşlar­dan yapılır. Günümüzde düz kumaş ta kullanıl­makta­dır. Hakim yakadır. Kol ağzı saat kapağı denilen şekilde yapılmıştır. Krem, beyaz ve bej rengi kulla­nılabilir.

4. Şal (Bel bağı): Yerli dokuma kumaştan yapı­lır. Kuşak şeklinde bele sarılır. Rengi kahverengi ve tu­runcudur.

 5. Puşu: ince ipek ve pamuktan dokunur. Beyaz, siyah, bordo ve renkli olanları da vardır. Kenarlarında sarkan iplerin uçlarına renkli püs­kül­ler takılır.

6. Pazubent: Pazuya takılır. Deri veya bon­cuklu olanı vardır. ıç kısmına dua ve muska ko­nulmakta­dır.

 7.Yağlık-Marhama (Mendil): Yerli dokumadır. Kırmızı ve beyaz ipekten yapılır. Beyaz mendil dostluğu simgeler; kırmızı mendil ise gerekti­ğinde sevgi uğruna kanını akıtabileceğini vurgu­lar.

 8. Çorap: Saf yünden yapılır, elle işlenir. Genellikle yünün doğal rengindedir.

 9. Postal: Deriden yapılır. Altı kösele ve to­puk­suzdur. Kırmızı, siyah ve kahverengi renkleri kul­lanılmaktadır.

NOT:  Şanlıurfa yöresi halk oyunları ekiple­rinde, ekip başı ve ekip sonunun kullandığı men­dil bir oyun aracıdır. Ekipte bulunan diğer oyun­cuların (Kız-Erkek) kuşaklarına taktıkları mendil ne giysi parçası ne de aksesuardır.

ŞANLIURFA HALK OYUNLARI

Yöremizde oynanan oyunların çoğunluğu ha­laydır. Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu böl­gemizde toplu, düz sıra halinde kol kola, elele oy­nanan oyunlara denir. Halay, beş kişiden az oyun­cuyla oynandığı zaman, karakteri bozulan bir oyun tarzıdır. Dizinin başında "Halay başı" sonundaki "Pörçük" ya da "Pöçik" adını alır. Baş ve sonda oy­nayan her iki oyuncunun da elinde birer mendil bu­lunur.

Yöremizde oynanan oyunların birçoğu, davul-zurna ile oynanmaktadır. Bunun yanı sıra günü­müzde az da olsa bazı oyunlarımızda kaval ve def, bazılarında keman, cümbüş ve darbuka da kulla­nılmıştır.

Halk oyunlarımızda, halkımızın üzüntüsünü, yasını, kıskançlığını, neşesini, kuvvetini, yiğitliğini, yakarış ve yalvarışını gösteren figür ve motifleri gö­rebilmek mümkündür.

Şanlıurfa merkezinde oynanan oyunların bir çoğu, Hilvan ve Suruç ilçemizde de sıkça rastlanan ve halen köy düğünlerinde oynanan oyunlardır.

ŞANLIURFA MERKEZ VE İLÇELERİNDE TESBİT EDİLEN VE GÜNÜMÜZDE OYNANAN OYUNLAR

Urfalıyam Ezelden, Gemi ( Sal), Ğezale, Gırani (Ağırlama), Hasandağı, Diz, Cezayir, Çeçen Kızı, Tek Ayak (Derik), iki Ayak (Dıniğ), Üç Ayak, Beş Ayak, Terge ( Türk-ı, Terge), Kımıl, Abravi (Lorke), Soseh, Çeçano, Keriboz (Hilvan'da Oynanan), Keriboz (Suruç'ta Oynanan), Dellocan, Zavfa (Damat), Urfa Seylanisi, Suruç Seylanisi, Dik, Keçike, Gülhameda, Teşi, Şujun, Gelberi, Rışko, Mim, Çepik, Şevko, Karaçı, Koçeri, Temirağa, Kommetki, Nure, Dinge (Merkezde Oynanan), Dinge (Hilvan'da Oynanan), Fasıl (Dörtlü Değnek) en çok bilinen oyunlardır.

Bunların dışında sadece ismi bilinen fakat nasıl oynandığı bilinmeyen çok eski oyunlar da bulun­maktadır.

ŞANLIURFA HALK OYUNLARINDAN ENÇOK BİLİNEN VE OYNANANLAR

1-KIMIL OYUNU: Kımıl, Urfa yöresinde Süne adı verilen bir haşeredir. Buğdaylar başak bağla­dığı sırada tanelere dadanır. 10-11 mm. uzunlu­ğunda tıknaz gövdeli bir böcektir. Kışı yüksek yerlerde yaylalarda yaprakların ve bitki kırıntıla­rının altında geçirir. İlkbaharda ovalara iner; yu­murtalarını iki sıra halinde yaprakların alt yüzüne bırakır. Yumurtadan çıkan böcekler sütlü taneleri emerek beslenir. Kımılın bu yörenin topraklarını başlangıç tarihi belli olmayan bir zaman içeri­sinde istila etti­ğini yaşlı kişilerden öğreniyoruz.

Süne, kelimenin tam anlamıyla büyük bir fe­la­ket olarak toplumun günlük yaşamında yer al­mak­tadır. Tüm karşı koymalara rağmen bu para­zit hay­van ortadan kaldırılamamaktadır. Ekinler boy attığı zaman, başaklar süt halinde iken kımıl tarlaya girer, başağa doğru tırmanır ve başaktaki sütleri  emdik­ten sonra başka bir başağa geçer.

Kımıl mücâdelesinde ilaçla başa çıkılamayınca bu haşereleri toplama yoluna başvurulur. Toplanan kımıl, kilo ile zirai mücâdele kurumla­rına satılır. Kımıl toplayanların ellerinde genel­likle kalbur, bellerinde iş önlüğü veya torbalar bulunur. Toplayıcılar kalburla buğday saplarına vurarak buğday başakları üzerindeki kımılların kalbura dö­külmesini sağlarlar. Kalburda biriken kımıllar, ön­lüklere ve daha sonra torbalara aktarı­lır. Böylece her köylü, günde birkaç kiloyu bulan kımıl topla­mış olur.

Kımıl zamanla köylerimizde, bu hayat mücâ­de­lesini dramatize eden bir halk oyunu olarak or­taya çıkmıştır. Bu oyun halay türündedir. Yay ve daire şeklinde sıralanan, çok sayıda erkek ve ka­dın tara­fından köy meydanında oynanmaktadır. Bu oyun oynanırken, davul ve zurna eşliğinde türkü de söylenir. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkekle beraber oynanır.

Urfalılar hep ağlar                                    

Buğdasına bel bağlar

Şu kımıl yürek dağlar

Havar kımıl, lo kımıl.    

Ekinimizi kavurdı

Gök yüzüne savurdı

İslam değil, gavurdı

Havar kımıl, lo kımıl.

Ekinimizi ekmişiz

Boşuna beklemişiz

Kımıldan çok çekmişiz

Havar kımıl, lo kımıl.

2-GIRANİ (Ağırlama): Bu oyuna ağırlama da denir. Ritmik olmayan ve ağır hareketlerle oyna­nan bir oyunumuzdur. Ayaklar dizden kırılarak davu­lun ritmine uygun biçimde oynanır. Yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

3-DÜZ: Basit fakat çok ritmik hareketlerden olu­şan bir oyunumuzdur. Bu oyunda oyuncuların omuzlarını oynatmaları çok önemlidir. Düz oyu­nunda ağırlık ekip başındadır. Ekip başı zaman zaman ortaya çıkar ve bütün figürlerini sergiler. Köyde kurulan goventlerde genellikle düz oyunu oynanır. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

4-TEK AYAK (Derik): Yöremizde sevilerek oy­nanan oyunlardan biridir. Oyun, ismini sol ayağın öne tek vurulmasından almıştır. Diğer bir ismi ise Derik'tir. Derik isminde güzel bir kız için yakılan türküden çıktığı yaşlılar tarafından söy­lenmektedir. Derik, çok güzel oynar; oynarken kuş kadar hafif, çekirge kadar çevik, güvercin gibi süzülür. Derik'in oyunlarına herkes hayran kalır ve düğünlerde Derik aranır. Derik, o dü­ğüne gelmediği zaman düğün sahibi üzülür ve şu tür­küyü söyler:

Derik gilde bir kuş var

Kanadında nakış var

Toya Derik gelmedi

Elbet bunda bir iş var.

Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek bir­likte oynanır.

5- İKİ AYAK (Dıniğ): Bu oyunumuzda, sol ayak iki defa öne vurulduğu için  bu oyuna iki ayak de­nir. Çok ritmik ve göze hoş gelen figürler içerir. Aslında bu oyunumuz, Derik oyununun bilinip oy­nanmasından sonra ayak figürü eklene­rek sonradan düzenlenmiş bir oyunumuzdur. ısmini ayak vuruş­larından almıştır. Yalnız erkek veya kız-erkek bir­likte oynanır.

6- TERGE (Türk-i Tergi): Bu oyuna, yöremizde Türk-i Beraza da denilmektedir. Terge oyununun Suruç Ovası'nda halen yaşamakta olan Alaeddin Keykubat'ın torunları olan Alaeddin aşiretinden çıktığı söylenmektedir. Bu oyuna göçebe Türkmen aşiretlerinden çıktığı için "Türk-i Terge" denilmek­tedir. Zengin kültürümüzün birçok özel­liğini taşı­yan bu oyun, kardeşliği ve sevgiyi sim­geler. Oyun içerisinde Seylani figürleri de bu­lunmaktadır. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oy­nanır.

7-URFALIYAM EZELDEN: Ritmik ayak hare­ketleri üzerine kurulu bir oyundur. Urfalıyam Ezelden türküsünün müziği ile oynanır. Ellerde mendil, ayak figürüne uygun olarak kollar sağa ve sola sallanır. Baş ise hafifçe sağa sola çevrilir. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

8-ABRAVİ (Lorke): Bu oyunumuz bölgenin ta­mamında oynanır. Çok ritmik ayak ve omuz fi­gür­leri içerir. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

9-SOSEH: Kaval veya davul zurna eşliğinde oy­nanır. Bu oyunumuzda da bolca ayak figürü bu­lunmaktadır. Yiğitlik ve sertlik içeren bir oyu­nu­muzdur. Akçakale ilçemize ait bir oyunumuz­dur. Yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

10-FASIL (Dörtlü Değnek): Bu oyun çok önce­leri kılıçla oynanırdı. Düğünlerde yaralama olayı oldu­ğundan dolayı yasaklanmıştır. Daha sonra Halk Evleri'nde kılıç kalkan kullanılarak oynanmıştır. Günümüzde ise kılıç kalkanın yerini değnek almış ve oyunun adı da Dörtlük değnek oyunu ola­rak kalmıştır. Dört kişi ile oynanan bu oyunumuz beş bölümden oluşmaktadır. ilk dört bölümde mendil figürleri, yürüme, çökme, kalkma ve ayak figür­leri bulunur. Son bölümde ise oyuncular ortaya atılan değnekleri alarak dövüşürler. Dövüşten sonra değ­nekler atılarak kucaklaşırlar. Bu oyunda da yiğitlik, mertlik ve kardeşlik figürleri işlen­mektedir. Yalnız erkekler oynar.

11- GEMİ: Fırat kenarında bulunan Bozova-Hilvan ilçelerimiz ve oraya yakın köylerde oy­nan­mıştır. Sal ile nehri geçme, yük nakli ve bu iş­leri ya­parken meydana gelen kazaları anlatır. Üzüntü ve sevinci ifade eden mizansen figürleri vardır. Yalnız erkek veya kız-erkek beraber oy­nanır.

12- ĞEZALE: Ğezal ceylan demektir. Elinde ko­vasıyla beriye süt sağmaya giden bir köylü kızı, yakın bir köyden gelen davul sesine ritmik hareket­ler yaparak sekmeye başlar ve oyunun adı kızın ceylan gibi sekmesinden dolayı ğezal ismini alır. Yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır

13-CEZAYİR: Bir erkek oyunudur. Bu oyunda yiğitlik ve sertlik hakimdir. Yalnız erkekler oynar.

14-ÇEÇEN KIZI: Bu oyun, düz oyununun fi­gür­leri ile aynı olmakla beraber, ezgi farklı, ritm daha hızlı çalınmaktadır. Düz oyununda olduğu gibi bu oyunu da güzel kılan taraf, ekip başının kendi fi­gür­lerini ortada göstermesidir. Yalnız erkek, yal­nız kız veya kız-erkek birlikte oynar.

15- ÜÇ AYAK: iki ayakta olduğu gibi öne iki değil de üç defa vurularak oynanan ve sonradan düzülmüş bir oyunumuzdur. ısmini ayak vuruşla­rından almıştır. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

16-DİK: Adından da anlaşıldığı gibi, oyuncu­lar dik olarak iki ve dördüncü sayılarda diz kıra­rak oynarlar. Öne gidişlerde eğilerek üç adım atı­lır ve sol ayak vurularak dördüncü sayı tamamla­nır. Öne gelindiğinde, sağ ayakla sol ayağın ya­nına üç defa topuk vuruşu yapılır ve sol ayağın topuğu yere vu­rularak sayı tamamlanır. Dik ola­rak geri çıkılır. Yalnız erkekler oynar.

17- TEŞİ (Serajeri): Teşi, yün ve pamuk eğirmeğe yarayan iğdir. Kadının ev işlerini sembolize eder. Oyun içerisinde ip eğirme, süt sağma  ve hamur yoğurma gibi ev işlerini dile getiren bir oyundur. Yalnız kızlar oynar.

18- DİNGE: Komşudaki düğünde çalınan da­vul sesine dayanamayan anne, çocuğunu eve bı­rakır, düğüne gider. Daha sonra baba eve gelir, çocuğa annesinin nereye gittiğini sorar, çocuk da davul se­sinden dolayı dın dına gitti diye cevap verir.

Dın dın kelimesi herkes tarafından duyulur ve annenin yapmış olduğu figürler zamanla dın dın kelimesinden Dinge'ye döner. Günümüze kadar böyle geldiği yaşlılar tarafından söylenmektedir. Merkezde oynanan Dinge'de yalnız kız veya kız-er­kek birlikte oynanır. Hilvan ilçemizde oynanan Dinge'de ise yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

ŞANLIURFA HALK OYUNLARI ÇALGILARI

1-ZURNA: Üflemeli halk çalgılarımızın ba­şında gelen zurna, davulun ayrılmaz parçasıdır. Kaba, orta ve cura olarak üç boya ayrılır. Özel bir soluk alma tekniği ile çalınır. Erik, şimşir ve zerdali ağa­cından yapılanları tercih edilir.

2-DAVUL: Türk vurma çalgılarının sembolü olarak kabul edilir. Ceviz ağacından yapılır. Kasnak, ip ve deri olmak üzere üç kısımdan mey­dana gelir. Tokmak ana ritmi, çubuk ise ana ritmi daha da detaylandırarak çalar. Genellikle küçük davul, orta davul, büyük davul ve koltuk davulu gibi mahalli boyları ve adları vardır. Yöremizde büyük davul (Meydan Davulu) kullanılmaktadır.

3- KEMAN-CÜMBÜŞ ve DARBUKA: Erkeklerin asbap gecelerinde ve kadınların kına ge­cesi ile kadın düğünlerinde, oynanan oyunlara bu sazlar eşlik eder.

4- KAVAL: Harran ve Akçakale yöresinde bazı oyunlar kaval eşliğinde oynanmaktadır.