Sadece Goncalardan mı Gocundunuz?

Geçtiğimiz hafta özel bir televizyon kanalında yeni bir dizi film başladı.
    İlk bölümü yayınlandıktan sonra siyaset, ticaret ve maneviyatı bir arada götüren cemaatlerden biri dizinin yayından kaldırılması için kampanya başlattı.
    Bu cemaatin çağrısına hak verenler çoğaldı ve ciddi bir kamuoyu oluştu.
    Devlet kademelerinde köşe başlarının nasıl tutulduğunun, bazı hilebaz ve hokkabazların manevi duyguları suiistimal edişinin, gayri ahlaki olayların bile kolayca üzerinin kapatılmasının anlatıldığı bu dizi başlamadan yıllar önce;

Televizyonların lağım çukuruna döndüğünü ve bu konuda siyasi partilerin bir şeyler yapması gerektiğini belirten onlarca makale yazarak çeşitli gazete ve dergilerde yayınladım.
Toplumdan bir tepki bekledim…
Ama hiç kimseden ses çıkmadı…
Herkes gidişattan memnundu…
Gündüz programlarıyla kadınlarımızı, satış kanallarıyla tüccarlarımızı, dizi filmlerle çocuklarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi hedef alan televizyonlardan herkes memnundu.

Şimdi ne oldu da işler birden değişti?
Neden bu diziye cephe alındı?
Goncalardan gocunanın acaba bir yarası mı var?

Aslında radyo ve televizyonların yayınlarını denetleme yetkisine sahip olan bir resmi kurumumuz var.
Üstelik farklı bir yapısı olan bu kurum toplumun her kesiminin taleplerini dile getirmesi için mecliste grubu bulunan partilerin verdiği üyeler ile yönetiliyor.
Yani bu kurumda halihazırda,
AKP, MHP, CHP, HDP ve HEDEP’lilerden oluşan toplam 9 üye var…
Bu üyeler radyo ve televizyonlara her türlü yaptırım uygulamaya yetkilidir.

Siz sadece goncalardan mı rahatsızsınız?
Ben alayından rahatsızım,
Eğer goncalarda milli ve/veya manevi değerlerimize hakaret, saldırı, aşağılama vs. varsa hemen yayından kaldırılsın, yapana ve yayınlayana en ağır ceza verilsin…
Fakat;
Bence artık televizyon kanallarının genelinin yayın politikasını masaya yatırma zamanı gelmiştir.

Kaynanamı öldürdüm arka bahçeye gömdüm…
Gelinimin dayımla, dedemin komşumla, muhtarın öz yeğeniyle ilişkisi var…
Karım ikinci sevgilisini de bırakıp tekrar bana dönsün…
Kocamı, sevgilimle birlikte öldürüp dereye gömdük…
Tarzı akıllara zarar gündüz programları da yasaklansın!

Polis ve jandarmanın ortaya çıkaramadığı en çetrefilli cinayetleri bir çözen program sunucusu hanımefendilerin hangi güvenlik, istihbarat ve kriminal eğitimini aldığı da açıklansın!

Bir de akşam yayınlanan diziler var;
Holdingler, şirketler, hiçbir iş yapmadan milyon dolar kazanan insanlar, lüks yaşam, son model arabalar, havuzlu villalar, partiler, eğlencelerle dolu bir hayat…
Her kadının birkaç erkekle, her erkeğin birkaç kadınla ilişki yaşadığı, sinek öldürür gibi insan öldürüldüğü, herkesin belinde silah olduğu, sigaranın yasak olduğu ama alkol ve uyuşturucunun günlük yaşamın bir parçası, hırsızlık, soygun, dolandırıcılık, kavga ve saldırganlığın marifetmiş gibi gösterildiği diziler de yasaklansın!
Her zaman ve her yerda mafyanın sözünün geçtiği, mafya babalarının aslında devletle bağlantısının olduğu, silah, uyuşturucu, tarihi eser kaçakçılığı yaptığında veya haraç alıp, cinayet işlediğinde bile aslında devlete hizmet ettiği gibi saçma sapan diziler de yasaklansın!

Duyarlı siyasetçilerimiz bu konuyu TBMM’de gündeme getirmeli ve böylece RTÜK’ü harekete geçirmelidir.
Yetki sorunu varsa RTÜK’ün yetki kapasitesi genişletilmesi, Türk töresine ve İslam ahlakına aykırı olan hiçbir yayına izin verilmemelidir.
Çünkü bu yayınlar, aile hayatımızın bitmesine, gençlerimizin zıvanadan çıkmasına, yaşlılarımızın kendini aşmasına, kısacası milletimizin hızla bir uçuruma yuvarlanmasına sebep oluyor.
Türk milletinin yoldan çıkaran değil, yol gösteren, eğitici ve öğretici televizyon yayınlarına ihtiyacı vardır.
Bu durumun farkında olup da, tepki göstermeyen herkes sorumludur.
Lütfen sorumluluğumuzu yerine getirelim.