Ramazanı iyi değerlendirmek

Önceki yazımda, Ramazan ayının ibadet ayı olduğundan ve dolayısıyla bu ayda tutulacak orucun; insanı, yemek içmek gibi günlük ihtiyaçlardan keserek, daha çok ibadet edebilmesi için melekler seviyesine çıkardığından bahsetmiştim.

Bu yazıda ise; bu mübarek ayı, “daha iyi nasıl değerlendirebiliriz” konusuna değinmek ve bazı bilgiler, tavsiyeler paylaşmak istiyorum. Aslında bu bilgiler herkes tarafından çok iyi biliniyor olmasına rağmen, nedense uygulama vakti geldiğinde kolayca hatırlanmadığından, yapılmıyor veya rehavet sebebiyle hep eksik bırakılıyor.

Ramazan ayının bereketine bakın ki; namaz, zekât gibi ibadetlere kıyasen oruç tutmak; çok daha zor bir ibadet olmasına rağmen, ülkemizde uygulanma yüzdesi en fazla olan ibadet imiş. Gerçekten de, günlük beş vakit namazını bile tam olarak kılmayan birçok insan, Ramazan ayı olunca orucunu hiç aksatmadan tutuyor ve en azından bu ay boyunca namazına da dikkat eder hale geliyor. Aslında namazı sadece Ramazan ayında değil tüm hayatımızda hiç aksatmadan kılmamız gerekiyor ama o konuya sonra girmeyi düşünüyorum.

Şimdi gelelim tavsiyelere…

Oruçlu olmanın etkisiyle şer yönünde iş yapacak takati kalmayan nefsimizi,  hazır ele geçirmişken; Cenab-ı Hakka (cc) daha çok ibadet etmek için kullanmalıyız. Oruç sebebiyle yiyip içmek gibi ihtiyaçlardan kurtulduğumuz ve günah işleme yönündeki hırsımızın kırıldığı, insanlıktan çıkıp melekler gibi bir vaziyet aldığımız vakitleri de yine melekler gibi değerlendirmeliyiz. Cenab-ı Hakkın (cc) bizlere vermiş olduğu ömür fidanını, baki meyveler veren bir ağaca dönüştürmeliyiz.   

Bu konuda yapılacak uygulamalar çoktur. Buyurun bunlara birlikte göz atalım…

 

Ramazan ayı boyunca;

Öncelikle Kuran ile meşgul olmaya gayret edebiliriz, etmeliyiz.

Bu konuda dünyadaki belki de en şanslı yer Urfa’dır diyebilirim. Çünkü Urfa’da, Ramazan ayında mukabele okunmayan camii neredeyse yoktur. Hatta çoğu camide, iki farklı vakitte, iki cüz takip edilir ve bir Ramazanda Kuran-ı Kerim iki defa hatim edilmiş olur. Kadın-erkek, çocuk-yaşlı her yaş grubundan insan, bu güzel uygulamadan faydalanmak için o vakitlerde akın akın camilere giderler.  Abartısız, diyebilirim ki camilerin hepsi de doludur. Büyük küçük herkes bu ayda mutlaka bir hatim yapabilmek için gayret gösterir. Bizler de bu ayda, boş durmayıp mutlaka bir hatim yapmalıyız. Eğer bulunduğunuz yörede, camide mukabele okunmuyorsa; bilgisayardan, TV dan, vs. yollardan hatim indirebilirsiniz.

Unutmayın! Allah (cc); normal zamanlarda okuduğumuz bir Kur’an harfine on sevap verirken; Ramazan ayında bu, bin katına çıkmaktadır. Kaçırmayalım.

 

Boş vakitleri; dualarla, salavatlarla, zikirler çekerek değerlendirebiliriz.

Buradan sigara veya çay tiryakilerine ya da her ikisine birden tiryaki olanlara seslenmek istiyorum:

Hazır bunları içmek yasakken, normal zamanlarda sigara veya çay bardağı tutmakla meşgul ettiğiniz sağ elinize bir tespih alın ve fırsattan istifade ederek zikirler, salavatlar çekmeye başlayın. Nasıl, daha iyi olmaz mı? Bu tavsiye sadece tiryakiler için geçerli değil tabi ki…  Bizler de boş zamanlarımızı en güzel ve kıymet derecesi en yüksek zikirlerle değerlendirmeliyiz.

Çeşitli hadislerde önemi belirtilen ve de birçok İslam âliminin de bizzat tavsiye ettikleri şu tespihleri çekmek, çok büyük kârdır.

“Estağfirullah”

 “La ilahe illallah”

“La havle vela kuvvete illa billah”

“Subhanallahi ve bi hamdihi”  

“Subhanallahi velhamdulillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber; Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim”

 

Sakın, yanlış anlaşılmasın!..

İslam dini; kolaylık dinidir ve ben kimseyi zorlayacak şeyler söylemiyorum. Bu saydıklarımın hiçbirisi zorunlu değildir. Cenab-ı Hakkın rızasını kazanmak ve kendi derecemizi yükseltebilmek adına tavsiye edilmiş güzel ve de kıymeti ölçülemez büyüklükte zikirlerdir.

 

Akşam namazından sonra, teravihe hazırlanırken, eğer vakit kalırsa “Evvabin Namazı” kılabiliriz.

Evvabin namazı, sünnet bir namazıdır. Rasulullah (sav) bu namazı tavsiye etmiştir.

 

Teravih namazına giderek geceyi değerlendirebiliriz.

Teravih namazı; bizlere, “gece namazı” kılmayı alıştıran, güzel bir sünnettir. Ramazan ayı haricinde geceleri nafile namaz kılmaya alışık olmayan veya üşenen benim gibi tembelleri, geceyi değerlendirmek yönünde gayrete getiren bir namazdır. Ayrıca teravih namazı sünnet olmasına rağmen cemaatle kılındığından, çok çok kıymetlidir. Bu namazda asıl olan iki rekâtta bir selam vererek aradaki boşlukları salavatlarla doldurmaktır. Bu sayede bol bol salavat getirmiş olunur ve dolayısıyla hem namazı, hem vakti kıymetlendirmek adına çok önemlidir. Fakat yine biz tembeller; özellikle bu zamanda, o salavatları bile kısaltmışız. Normalde üç defa okunan salavatları bire indirmişiz.

 

Son olarak özellikle şuraya dikkatinizi çekmek istiyorum: “Teheccüd Namazı”

Fazileti çok çok yüksek olan bu namaz gecenin üçte ikisi geçtikten sonra yani seher vaktinde kılınır.  Ramazan ayı haricinde gece kalkarak bu namazı kılmak, herkese nasip olmaz. Ya da, herkes kolaylıkla bu namazı kılamaz, diyelim. Fakat Ramazan ayında, bu da kolaylaşmaktadır.

Bu ay boyunca hemen hemen hepimiz sahur yapmak için uyanmaktayız. İşte sahur vakti veya seher vakti denilen o zaman dilimi, aynı zamanda teheccüd namazının da vaktidir. Madem sahura kalkıyoruz, kalkmışken bir güzel abdest alıp en azından iki rekat nafile namaz kılarak o anları teheccüd ile taçlandırmalıyız.

Ya da sahur sofrasından kalkınca, imsak vaktine az bir süre kala, sabah namazı için abdest alıp öncesinde iki rekât da olsa teheccüd kılarak o vakti d değerlendirmeye çalışmalıyız. Sahura kalkmanın faydası da aslında buradadır: bizlere teheccüd namazı kılmayı alıştırmak!