Demokrat Parti Şanlıurfa İl Başkanı Mustafa Polat, son yıllarda toplumun her kesiminde suç oranlarının arttığına dair şikayetlerin yaygınlaştığını belirtti. Polat, "Biz nasıl bu hale geldik?", "Toplum nereye gidiyor?", "Bu gidişin sonu hayır değildir" gibi serzenişlerin sıkça duyulduğunu ifade etti.
Toplumda suçun bu denli yaygınlaşmasına rağmen, sorunun genellikle bireylerde görüldüğünü ve bireylerin suçlandığını dile getiren Polat, suçun toplumda bu denli yaygınlık kazanmasının esas nedeninin rejim olabileceği düşüncesinin göz ardı edildiğini savundu.
Polat, toplumun gidişatında en temel belirleyici unsurun rejim olduğunu, bireyin suça yönelmesinin bir sonuç olduğunu vurgulayarak, rejimin toplumu şekillendirmedeki belirleyici gücünün ya hiç dikkate alınmadığını ya da küçümsendiğini ifade etti.
Seyyid Kutub'a atfedilen "Doğru bir nizamla yönetilen bir toplumda hâkime ve hekime ihtiyaç yoktur" sözünü hatırlatan Polat, doğru bir nizamla yönetildiği takdirde toplumun hâkime ve hekime olan ihtiyacının en asgari düzeye ineceğini belirtti.
Polat, sahih bir nizamla yönetilmeyen bir toplumda suç oranının yükseleceğini, hâkime ve hekime olan ihtiyacın en üst düzeye ulaşacağını ifade ederek, uzvi ve içgüdüsel ihtiyaçları sahih bir sistemle doyuma ulaştırılmayan insanın müsbet özelliklerinin ortaya çıkıp gelişemeyeceğini, aksine menfi özelliklerinin yeşerip dal budak salmaya başlayacağını savundu.
Bireyin makul ve mantıklı davranma yeteneğini kaybederek duygularına yenik düşeceğini, haz almaktan başka hiçbir değer yargısı tanımayacağını, kendisi mutsuz, huzursuz ve tedirgin olduğu gibi içinde bulunduğu toplumun da güvensiz, huzursuz ve bozuk olacağını dile getiren Polat, bireysel ve ailevi ilişkilerde düzen ve istikrar kaybı yaşanacağını, yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkiye de aynı çıkar ve menfaat ölçüsünün hakim olacağını belirtti.
Polat, yöneticilerin siyasi egemenliklerini, mevki ve makamlarını, ekonomik çıkarlarını korumak dışında bir ölçü tanımayacaklarını, bunu sağlayıp sürdürmek için toplumu ifsat etmek de dahil her türlü entrikaya başvurmaktan geri durmayacaklarını, böylece yaşam mücadelesi veren her bireyin serseri mayın gibi ortada dolaşacağını, her suça bir mazeretin eşlik ettiği böyle bir sosyal ortamda da suçun yaygınlaşacağını ifade etti.
Sonuç olarak, toplumda suç ender/az görülüyorsa sorunun bireyde olduğunu ve bireyin ıslahı yönünde çaba sarf edilmesi gerektiğini, buna karşılık toplumda suç sıkça görülüyorsa bireyin ıslahının çözüm teşkil etmeyeceğini, bireyin ıslahı yerine rejimin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Polat, bugün Türkiye'de suçun sıkça görüldüğünü, hatta rejimin adeta suç ve suçlu ürettiğini söyledi.
Polat, tek çarenin "tek adam sisteminin tasfiyesiyle Türkiye'nin yeniden parlamenter sisteme, Meclisin hâkimiyetine, hukuka, yargı bağımsızlığına dönülmesi, millet hâkimiyetinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeniden güçlü kılınması, Meclisin içinden çıkan hükümetin yeniden millete hizmetkar olması, meşveret, hak ve hukukun esas alındığı demokratik hürriyetçi parlamenter sistem ile ülkenin düzlüğe çıkması ve ülkenin huzur bulması" olduğunu ifade etti.
Aksi takdirde, "Biz nasıl bu hale geldik?", "Toplum nereye gidiyor?", "Bu gidişatın sonu iyi değildir" gibi serzenişlerin daha da artarak devam edeceğini belirtti.