25 Aralık 2013 tarihinde ’’ Kelimeler Masumdur ’’ başlığıyla bir yazı yazmıştım, kelimeler ve manaları üzerinde durmuş tema olarak aslında kelimelerin suçu olmadığını, çoğu zaman suçun kelimelere mana yükleyen ' İnsan faktöründe olduğunu söylemiştim. Pek çok konuda da olmazlarımız ve reddiyelerimiz olacak din,ekonomi,para,siyaset,cemaat,dua... diye eklemiştim, tam olarak 17-25 Aralık olayları sonrasına denk geliyordu...
Şimdi yıllarca müslümanlara ’’ Laiklik ’’ adı altında uygulanan baskı politikalarını devlet için vazgeçilmez zanneden zihniyet, bugün esasen kendi yanlış uygulamaları olarak diğer tüm İslami grupları ’’ İrtica ’’ diye yaftalayıp ötekileştirmeleri ve kendilerince daha modern gördükleri ve hayat hakkı tanıdıkları bir grubun yaptığı darbe girişimi yüzünden yeniden ' Laiklik vurgusu yapmaya başlamışlardır. Onlara göre laiklikten taviz verildiği için bu hale gelinmiştir ; on yılda bir askeri vesayet altında yapılan darbeler, laiklik adı altında din ve vicdan hürriyetine yapılan baskılar, halkın iradesine karşı yapılan ’’ Ordu Göreve ’’ çığırtkanlığı, 28 Şubat gibi asker üzerinden demokratik sisteme tehditler sanki bu ülkede hiç yaşanmamıştır. Biz bu tespitlere kesinlikle katılmıyoruz, katılamayız. FETÖ dediğimiz yapı siracesinden çıkmadan, kendisini dini ve milli endişelerle hareket eden bir yapıymış gibi takdim ettiği yıllarda kendilerine karşı muhalefet edenler sırf dini bir yapı olduğu için karşı idiler. Biz din karşıtlığı noktasında kimseyle buluşamayız. Biz o zamanlar bu yapıyı eleştirdiğimizde kendi içindeki tutarsızlıkları, temel İslami değerleri yozlaştırmaları, her şeye müdahil olarak ve yoğun kadrolaşma gayretleri ile toplumsal huzuru tehdit ettiği gibi noktalarda eleştiriyorduk ve hatta iktidar olarak Ak Parti’ yi de aynı hayat görüşünde olmamıza rağmen bu guruba fazla yüz vermesinden dolayı yine zaman zaman eleştiriyorduk. Bugün ise FETÖ’ nün dindar kimliğinin aslında bir maske olduğu, bu kimlik ve bu kimliğe inanmış bir sürü insanın suistimal edilerek kimlere hizmet edildiği aşikar ortadadır. Yıllardır siyasete karşı giriştikleri ayak oyunları ile bu ihanetin işaretlerini veren örgüt, bugün arkasında görevden uzaklaştırmalarla, gözaltılarla, tutuklamalarla, el koyulan şirketlerle dolu bir ihanet öyküsü, bazılarına göre ise büyük bir aldanmışlık hikayesi bırakmıştır.
FETÖ’ nün darbe kalkışması sonrasında FETÖ karşıtlığı milli bir mesele olmuştur. FETÖ karşıtlığında buluştuğumuz toplumun tüm kesimleri, sağcı, solcu, ulusalcı kim olursa olsun din karşıtlığında buluştuğumuzu kesinlikle düşünmemeledir. Bu olayı fırsat bilerek dine, dini guruplara, cemaatlere veryansın etmek isteyenlere fırsat verilmemelidir. Böyle bir zamanda Ak Parti gibi birikimi ve bilgisi itibariyle İslami gurup ve cemaatlere vakıf bir partinin iktidarda olması yine büyük bir şanstır bence. Aksini düşündüğümüz takdirde mesela bundan önceki irtica yaygaralarının koparıldığı iktidarlar dönemleri olsa pek çok grubun, cemaatin ve müslümanın çeşitli baskı ve eziyetlere maruz kalacaklarını düşünmemiz gerçekçilik olacaktır.
Başka bir yazımda cemaat faaliyetleri ve toplum yapısı konusunda devlet olarak ne yapılabilir noktasına değineceğim ki bu konu yıllarca üzerinde düşündüğüm bir konudur ayrıca övünmek gibi olacak ama toplumu ve devleti okuma noktasında yıllar öncesinden söylediğimiz, uyardığımız şeylerin bugün bir bir karşımıza çıkıyor olması ve çözüm noktasında da yıllar öncesinden önerdiğimiz bazı noktalara geliniyor olması da şahsen bu konuları iyi okuyabildiğimizi bize gösteriyor.
Sonuçta millet olarak hepimizin halkın tüm kesimleri ile birlikte liyakatı, insana ve ülkeye hizmeti ve adaleti esas alan bir ortak akıl ve ahlak oluşturma noktasında buluşmamız ülkemiz ve milletimiz için elzem ve kaçınılmazdır.