NAKAVT

Abone Ol

Allah rahmet eylesin, Muhammed Alinin vefatı üzerine yaşı tutanlar için söylüyorum tabii daha genç olanlar bilmez, Türkiye saati ile sabaha yakın saatlere denk gelen boks müsabakalarının siyah beyaz televizyonlardan ilgiyle izlendiği yıllardan bahsettik hepimiz...Şahsen bende birkaçını izleyenlerdenim.

Tayyip Erdoğanın ezilen halklar, müslüman ülkeler ve sömürülmüş Afrika ülkeleri adına süregelen Dünya gidişatı ve Dünya düzenine karşı çıkan söylemleri ile Muhammed Alinin yumrukları arasında bir bağ kuruyorum şahsen... Aslında biri boksör bir diğeri siyasetçi pek de bir alaka yok gibi görünüyor ancak birinin yumruklarına bir diğerinin de sarf ettiği sözlere olan bu ilgi sadece doğruları dile getirmelerinden ve hakkı konuşmalarından diye düşünüyorum. Muhammed Ali’ de müslüman olduktan sonra bir zenci olması hesabı ile de emperyalizm ve sömürü düzeninin karşısında olmuş, yumruklarını da bu hakikat davası uğruna Allah için kullandığını söyleyen iyi bir müslümandı. Dolayısıyla Muhammed Ali her ringe çıktığında temsil ettiği değerlere karşı inen rakip yumruklar ve bu rakip yumrukların arkasında ' Ah şunu bir güzel yere serseler de, nakavt etseler ' diye beklenti içinde olanlarla bugün Tayyip Erdoğana tabiri caizse siyaset sahnesinde inen yumrukların arkasında yine aynı duygular,aynı hınç ve aynı düşmanlık var diye düşünüyorum… ' Ah şunu bir güzel yere serseler isteği dışarıdan,içeriden, dost, düşman her taraftan olabiliyor bugün de gördüğümüz gibi. Burada artık iyi mücadele eden kazansın, iyi olan kazansın mantığını göremiyorsunuz. Her şeyin hakikati söyleyen devrilsin mantığına dönüştüğü bir sahne bu, hakikati söyleyen devrilsin de ne olursa olsun. Kimin devirdiğinin de pek bir önemi yok... Muhammed Alinin rakiplerinin isimlerine bile bakmaya gerek yok, sahnede görülmek istenen tek şey Muhammed Alinin devrilmesi yani ringin tepesinden kazara bir kaç demir parçası sökülse Muhammed Ali’ nin tepesine düşse ve Muhammed Ali yere yığılsa, ’’ Ne de güzel nakavt oldu’’ diyecek, alkışlayacak vicdan yoksunu bir güruh hazır, aynı bizdeki gibi…

Bu gerçekçiliği en son dile getiren sağolsun sayın Altan Tan oldu… Düşünce olarak farklı cenahlardan yapılan bu değerlendirmeler bence çok önemli, çok daha değerli buluyorum. Bu tip ehl-i vicdan diyebileceğimiz yaklaşımlara başka cephelerde de şahit olduk zaman zaman ...Siyasi görüşünüz, hayat felsefeniz ne olursa olsun bir de siyasi ve insani duruşunuz olmalı kesinlikle... Lokomotifiniz yoldan çıkmış olabilir ancak önemli olan yanlış yollara sürükleyen kızak olmamak, felakete sürükleyen vagon olmamaktır. Yani doğru bildiklerinizi ahlaki ve vicdani ölçüleriniz içinde dile getiriyor olabilmeniz çok önemlidir. Yanlışları ve doğruları değerlendirmeden, öncesini ve sonrasını hesap etmeden sadece ve sadece ' Ah şunu bir yere serseler ' mantığıyla ringe bakmak ancak bir cehalet, bir cinnet hali, psikolojik bir rahatsızlık olabilir. Tam aksine halkın beklentisi ise bu psikolojik hastalığa ve cinnet haline her gün yeni bir malzeme üreterek , ateşe körükle giden siyasetçilerden öte siyasi ve insani duruşa sahip ehli vicdan siyasetçilerdir diyebiliriz...

Ehl-i vicdanın sesi olduğunuz için tebrikler sayın Altan Tan…

Mekanın cennet olsun güzel insan Muhammed Ali..

Rabbim memleketimizi ve milletimizi şerlilerin şerrinden muhafaza etsin...