Şanlıurfa’ya, “Peygamberler Şehri”, “Müze Şehir”, “Tarih ve Tarım Şehri” ünvanlarıyla anılmasının yanısıra aynı zamanda bir “Musiki Şehri" de diyebiliriz. Yöremizden çok değerli müzisyenler yetişmiş, yurtiçinde ve dışında ilimizi başarıyla temsil etmişlerdir. Bu yöremizdeki kültür değerlerinin içinde musiki, halen çok önemli bir yer tutmaktadır.
"Aşıklar Diyarı" olarak bilinen Kısas Köyü ise Güneydoğu Anadolu bölgesinde aşık tarzı şiir geleneğini sürdüren ve kırk civarında saz şairinin yetiştiği, gönül ehli insanların yaşadığı bir beldemizdir. Köydeki aşıklar kendi deyişlerinin yanısıra usta malı da çalıp söylemektedirler.
Ülkemizde en çok ihtiyaç duyulan birlik ve beraberlik ruhunun oluşmasında âşıklarımızın önemli bir yeri bulunmaktadır.
Kısas’ta yetişen Aşıklar gerek yurt içinde gerekse yurtdışında hayatları boyunca şiirler yazıp, deyişler söyleyerek, bağlama çalarak bu geleneği başarıyla sürdüren sanatçılarımızdır.
Halkın anlayabileceği yalın bir dille yazan, hece vezni kullanan, sazı ve sesi güçlü, kendi deyişlerinin yanısıra usta malı deyişler de okuyan Kısaslı Aşıkların şiirlerinde Alevi-Bektaşi kültürüne özgü motiflerin yanısıra sosyal konular da genişçe yer almaktadır.
Şanlıurfa’da, aşık tarzı şiir geleneğini sürdüren saz ve söz ustalarının kültür dünyasına tanıtılması ve eserlerinin gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla yapılacak çalışmalar en önemli dileğimizdir.
KISAS KÖYÜ TARİHİ VE HALKI
Kısas, Şanlıurfa ilinin 12 km güney doğusunda Tektek Dağları'na giden yolun üzerinde, Harran Ovası’nın başlangıcında yeralmaktadır. Dili, geleneği-göreneği ve yaşam biçimi bakımından çevresindeki köylere benzemeyen, fakat şehir merkezi ile benzerlik gösteren ve Şanlıurfa merkezine bağlı bir Türkmen köyüdür. 1992 yılında belde olmuştur. Şanlıurfa Büyükşehir olunca Kısas mahalle olmuştur.
Kısas adının tarih olarak geçtiği en eski kaynakta, 1035 yılında Arapların hâkimiyetindeki Kısas’a Urfa’daki Bizanslıların akınlar yaptıkları bahsedilmektedir.
Kısas adından bahseden diğer eski bir kaynak ise Urfalı Mateos’tur. Vak'ayinâme'sinde ünlü Selçuklu kumandanı Sâlâr-ı Horasan’ın (1065 yılında) Urfa'ya gelişinden ".... Sâlâr-ı Horasan, Urfa memleketine geldi ve Çalap (Culap) üzerine yürüdü. Oranın muhtelif yerlerinde şiddetli katliamlar icra etti ve birçok insanı da esarete sürükledi. Sonra Deb denilen kaleye karşı yürüdü. Oranın halkını kâmilen kılıçtan geçirdi. Sonra da Ksaus denen yere gelip karargâh kurdu. Urfa’da bulunan 4000 atlı ve piyade Roma askeri, Türklere karşı yürüyüp Ksaus’a yakın bir yer olan Tılag’a geldiler, bunu gören Sâlâr-ı Horasan askerlerine hücum emrini verdi. Fakat Roma askerleri muharebe daha başlamadan önce kaçtılar...Müslümanlar onları şehrin hendeğine kadar kovaladılar."(3) diye bahsedilmektedir. Buradan da anlaşılıyorki Türkler ilk kez 1065 yılında Kısas'a kadar gelmişlerdir.
J. B. Segal’in, Edessa ‘The Blessed City’ isimli kitabının 233. sayfasında; 1110 yılında Musul valisi Emir Mevdud’un komutasındaki ve diğer Türk komutanlarından oluşan bir grubun Urfa üzerine geldiği, Türklerin Urfa’nın doğusunda, Kısas Kalesi yakınında kamp kurdukları, Urfa’yı kuşatmayıp ancak manastırları tahrip etmekle yetindikleri yeralmaktadır. Kısas’taki höyükte daha önceleri bir kalenin bulunduğu buradan anlaşılıyor.
Yine aynı kitabın 237. sayfasında; “1138 yılında Artuklu beyi Timurtaş, civarda yaptığı birkaç başarılı akın ve savaş sonucunda birçok Frankı öldürdü ve esir aldı. Esirlerle Urfa önüne geldi ve kentin teslimini istedi. Ancak Franklar kenti teslim etmediler. Bunun üzerine Türkler Urfa’nın doğusundaki önemli bir kale olan Kısas kalesini zaptettikten sonra geri çekilmişlerdir.” diye bahsedilmektedir.
16. yüzyılın sonlarına doğru Mevali Türkmenleri'nin yaşadığı Kısas’ta Araplarla olan bir savaş sonunda Kısas halkının Suriye’ye Türkmen Culabı (Rakka şehrinin çevresinde bir yer) denen bölgeye göç edip yerleştiğini ve köyün uzun süre boş kaldığını söyleyen Sefâî, köyün bugünkü halkının buraya gelişini ise şöyle hikâye etmektedir: "Zeynel Abidin'in torunlarından olduğu söylenen Seyit Ahmet adında bir Türk 1600 yıllarında yakınlarıyla birlikte Horasan'dan buraya gelir yerleşir. Kerâmet ve mûcizeler sahibidir. Fakir fukaraya kazan kaynatan ve sevilen bir zattır. Bizler bu topluluğun evlatlarıyız."
Aşık Sefâî, Kısas adının ise Emeviler'le Abbâsiler arasında yapılan savaşlarda tarafların “kısasa kısas” davranışlarından geldiğini söylüyor ve ekliyor. “Emevi halifeleri, iktidarları döneminde müslüman halka çok zulmediyorlardı. Nihayet Horasan’dan Eba Müslim denen bir yiğit 40 sene süren bir savaş sonunda Yezid’in oğlu Mervan’ı yendi. Böylece hem Türkler hem de Araplar huzura kavuştular.”
Aşık Sefâî destânımsı hikâyesine devamla şöyle diyor: "Muharebenin çoğu Harran ovasında olur. Emeviler esir aldıkları askerleri bir tepede diri diri yakarlarmış. Eba Müslim tarafı ise esir aldıkları Emevi askerlerini önce yola çağırırlar ve yola girmedikleri takdirde oniki imam aşkına başlarına oniki çivi çakarlarmış”.
Aslında Aşık Sefâî burada, 8. yüzyılda Arap Dünyası'ndaki toplumsal bölünmelerden yararlanarak Emeviler'e karşı bir ayaklanma başlatan Eba Müslimi Horasanî'nin, son Emevi halifesi II. Mervan’ı yenilgiye uğratarak Ebü’l Abbas’ın Abbâsi halifesi seçilmesini sağlayan savaşını, efsânevi bir dille anlatmaktadır. (4)
Şah Muhammed
Aşık Sefâî’nin anlattığına göre Eba Müslimi Horasani’nin Emevilerle olan ve kırk sene süren savaşında Eba Müslim’e, Hürzem (Harezm) beylerinden Şah Muhammed ve kardeşi Fatma Hatun yardım etmişlerdir. Şah Muhammed bir gün ava çıkar. Kırk kişilik bir kalabalık görür. Bunların kimler olduğunu öğrenmek üzere adamlarını gönderir. Adamlar gider bakarlar ki kırk kişiden otuz yedisi ölmüş, üçü yaşıyor. Ama onların da dili kesilmiş. Dilsizlerin yazıyla anlatmalarından Eba Müslim’in askerleri oldukları anlaşılır. Eba Müslim’in burada Emevilerle savaş yaptığını öğrenen Şah Muhammed, şimdiye kadar mücâdeleye girmemiş olduğuna kahırlanır. 40.000 askeriyle savaşa katılır ve altın tahtını Eba Müslüm’e hediye eder. Uzun yıllar süren savaşlar sonunda Şah Muhammed bir savaşta şehit düşer. Türbesi halen Kısas’ta bulunmaktadır ve önemli bir ziyaret yeridir.
Hazreti Ali yanlısı oluşu ve Kerbela faciasının öcünü almak için Emevilere karşı savaşması ile Eba Müslüm, Anadolu’da bulunan inanışlar arasında olduğu gibi Kısas halkının zihninde de efsânevi bir kişiliğe bürünmüştür.
KISAS’DA SOSYAL VE KÜLTÜREL YAPI
Kısas halkı tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Buğday, arpa, pamuk, mercimek, fıstık yetiştirilmekte; az ölçüde bağcılık da yapılmaktadır. Son yıllarda sulu tarıma geçilmiştir. Ekonomik durum orta düzeydedir. 1997 sayımına göre köy 700 hâneli olup nüfusu ise 5.400'dür.
Beldede; Belediye teşkilatı, Tarım Kredi Kooperatifi, Sağlık Ocağı, İlköğretim Okulu ile Belediye Kütüphânesi, Sulama Birliği, üç kahvehâne, üç fırın, 10 bakkal dükkânı, Ziraat Teknisyenliği, PTT acentalığı, iki Cem Evi ve iki cami bulunmaktadır. Şehir merkezi ile bağlantıyı sağlayan yol asfalttır.
Çevresinde yeralan; Fiyen, Sultan Tepe, Çekçek, Çamurlu, Köpürlük, Cüdeyde gibi köylerde yoğun olarak Arapça konuşulmasına karşılık; Kısas'ta konuşulan tek dil Türkçe'dir ve şehir merkezindeki Türkçe'ye göre, daha saf ve daha temizdir. Okuma yazma oranı diğer köylere göre daha ileridir.
Kısas halkı, dinine, geleneklerine, devlete ve Cumhuriyete bağlı; milliyetçi, vatanperver, misafirperver insanlardır.
Köyde ağalık ve büyük toprak sahipliğine rastlanmamaktadır. Herkesin kendine yetecek kadar toprağı bulunmaktadır.
Kısaslılar; "Biz kendimize Alevi diyoruz ama aslında Bektaşi'yiz. Zaten Alevi, Bektaşi aynıdır" demektedirler. Kısas Köyü'nün çoğu Bektaşi olmakla birlikte köyde Sünni Türkmenler de yaşamaktadır. Bektaşilerin iki cem evinin yanısıra Sünnilerin de köyde iki camileri vardır. Köyde manen ayrılıklardan dolayı bugüne kadar hiç kavga olmamış, zaman zaman olan kavgalar ise başka kaynaklıdır.
Gelenekler
Kısas, geleneklerini yaşatmaya çalışan gönül ehli insanların beldesi ve aşıklar diyarıdır. Düğün geleneği kısmen değişmiş olup bazı aileler şehirde düğün salonlarında düğün yapmaktadır. Eskiden köyde yapılan düğünler çok şenlikli olup on gün sürermiş.
Ölümle ilgili gelenek ise Kısas’ta şöyledir: Cenaze, evde imam tarafından yıkanır. Mezarlıkta namazı kılınır. Mezar başında hoca, dua okur. Üç gün taziye yapılır. Komşular, cenaze sahibini yemeğe davet eder. Üç gün sonra cenaze sahibi kurban keser ve bütün köyü davet eder (Buna “Topraktan Kaldırma” denir). Taziyede, gelenler tarafından Yasin ve Fatiha sureleri okunur.
Kısas’ta 12 gün Kerbela şehitleri, 3 gün de mas’um-ı pâklar için olmak üzere her yıl muharrem ayında 15 gün oruç tutulur. Oruçta 15 gün boyunca etli yemekler yenmez, sakal traşı olunmaz yıkanılmaz, aynaya bakılmaz, su içilmez (Ayran, şerbet içilir). Mecbur kalanlar suyun içine biraz toprak karıştırarak içer. ıftarda kana kana su içmek günah sayılır. Oruç sonunda aşure pişer. Kazan başında toplanılarak dua okunur. Aşure’nin yanısıra kurban kesenler de olur. Oruç bitse bile Muharrem ayı içinde kelle ve ciğer gibi yemekler yapılmaz (diğer etli yemekler yapılabilir).
Yılda bir defa Ocak ayında görgü-sorgu kurbanı yapılır. Tarikat mensupları, aralarında para toplarlar. Kurban alınıp kesildikten sonra, Baba: “Razı mısınız birbirinizden ?” diye sorar. Küskünler barışır. “Gelme gelme, dönme dönme, gelenin malı, dönenin canı ” diye yemin verilir. Düşkünler (suç işlemiş kişiler) görgü-sorgu kurbanına katılamaz.
KISAS’TA CEM
Cem’de 12 Hizmetin Sahipleri
1- Dede: Sercem de denilir. Cem’i yönetir.
2- Rehber: Cem’e katılanlara yardımcı olur.
3- Gözcü: Cem’de düzeni ve sükûneti sağlar.
4- Çerağcı: Çerağın yakılması, meydanın aydınlatılmasıyla görevli
5- Zakir: Deyiş, Duvaz, Mirac’lama söyler.
6- Farraş: Meydanı Süpürür
7- Sakka: ıbriktar, saka suyu dağıtır.
8- Sofracı: Kurban ve yemek işlerine bakar.
9- Pervane: Samahcı, samah yapanlar.
10- Peyik: Cem’i komşulara haber veren.
11- ıznikçi: Cem evinin temizliğine bakar.
12- Bekçi: Cem’in ve Cem’e gelenlerin evlerinin güvenliğini sağlar.
Halka Namazı (Kırklar Namazı)
Kısas’ta Cuma akşamları cem evinde yapılan toplantıya “Halka Namazı” ya da “Kırklar Namazı” denilmektedir. Cem’e herkes lokmasını (evindeki yiyeceği) alarak gider. Önce âdâbınca sohbet yapılır, sonra namaza geçilir.
Namazda ilk hizmet sahibi “Selmanı Farraş” önce meydanı süpürür, meydanı açar. Sonra abdest suyu dağıtılır ve herkes elini yıkar. Meydan açılırken çıra duasının (Nur suresi 35. ayet) okunmasıyla delil uyandırılır ve arkasından edebi erkan ile üç Duvaz-ı ımam (Düvâzdeh imâm) birbirine bağlı olarak okunur. Kısa bir ara verilir. Bundan sonra âşıklar fasıla başlar. Burada daha çok Hazreti Ali’yi, Oniki ımamı, Hacı Bektaşı Veli’yi öven medhiye türü şeylerle Duvaz-ı ımam (Oniki imamın adının geçtiği Nefes) okunur. Aşıklar böylece bir fasıl geçtikten sonra kısa bir ara verilir. gözcü; “Zâkirlerin zikri gerek ” der ve ikinci fasıl başlar (Deyişler okunur). Bu da bittikten sonra namaza devam edilir. Üç Duvaz-ı ımam okunur sonra “mi’raçlama” okunur. Mi’raçlama okunurken Hazreti Muhammed’in Mi’rac’a çıkışına sıra geldiğinde topluluk ayağa kalkar ve bir dörtlük ile öylece ayakta okunur. Sonra semaha geçilir.
Kısas Köyünde Yapılan Semah
Bu samaha “Kırklar Semahı” denilmektedir. Miraçlama’nın sonunda başlar ve şu şekilde olur.
1- Çark (hızlı dönüş, pervane) sonunda samah dönenler ayakta durur ve baba gülbeng okur.
2- Duvaz-ı ımam (saz eşliğinde okunurken dönenler oturur)
3- Gülbeng (baba veya dede dualar okur)
4- Semah Yürüyüşü (Turnalar deyişi eşliğinde)
5- Çark (samah dönüşüne bağlı olarak hızlı dönüş) sonunda semah dönenler ayakta durur ve baba gülbeng okur.
6- Duvaz-ı ımam (saz eşliğinde okunurken dönenler oturur)
7- Gülbeng
8- Ağırlama (nenni de denir, samah dönenler ayakta durur)
9- Samah Yürüyüşü (deyiş eşliğinde)
10- Çark (samah yürüyüşüne bağlı olarak hızlı dönüş)
11- Gülbeng (ayakta dua edilir)
12- Tevhid (dönenler ve ayaktakiler diz üstü oturur, Sadık Baba’nın veya Kul Hüseyin’in deyişi okunur)
13- Tevhid’den sonra bir kişi : “Çekelim aşkın yayın, Cem’e girmesin hayın, Tevhid kemalı buldu, Erkan yerini aldı, Diyelim ahhh Hüseyin ”der.
14- Gülbeng çekilir
15- Saka Suyu (Saka Hüseyin) iki veya üç görevli, saka suyu duası okunduktan sonra Cem’de oturanlara tas ile su dağıtır ve birer yudum içilir.
16- Lokma ve sofra (getirilen lokmalar sofraya dizilir, yemekten önce ve sonra dua okunur.)
17- Gözcü ortaya gelir “Oniki hizmetin tamamına diyelim Allah Allah ” der. Sonra Baba son gülbengi okur :
"Allah Allah, Allah, Allah, akşamlar hayr ola, hayırlar feth ola, şerler def‘ola, münkirler mat, münafıklar berbad ola. Ya Hazreti Allah namazımızı niyazımızı kabul eyliyesen. Üçler, Beşler, Yediler, Oniki ımam, Ondört Mahsum-ı Pâk, Onyedi Kemerbest ve Kırkların hayli himmetleri; sefa nazarları üzerimizde hazır ve nazır ola, gelmiş görmüş ola, göz gönül katmış ola. Bilerek, bilmeyerek yaptığımız günahlarımızı af ü mağfiret eyleyesen, bin günahımızı bir gerçeğe bağışlayasan. Nur-ı Nebi, Kerem-i Ali, pirimiz-üstadımız Seyyit Hünkâr Hacı Bektaşı Veli. Dil bizden nutuk Hazreti pirden. Gerçeğin demine hû Ya Ali. Oturup duran, pir ve civan, ârife nazar, gerçeğe hû; Gaybetsiz başını yastığa koyan sağ yata selâmet kalka; sırrı sır edenin demine hu, hak saklaya, Hızır bekleye cem’i cümlemizi.”
Samahta 3-5-7 kişi dönmekle birlikte, yerin durumuna göre coşan, içi kaynayan samaha kendini katar. Bacılar da isterlerse katılabilirler.
KISAS’DA ÂŞIKLIK GELENEĞİ
Köyde aşıklık geleneği en iyi şekilde muhafaza edilmekte ve sürdürülmektedir. Hemen hemen her evde bir bağlama bulunmaktadır. Bu özellikleriyle Kısas, “Aşıklar Diyarı” ünvanına lâyıktır. Köydeki aşıklardan yurt içinde ve dışında sesini duyuranlar da bulunmaktadır.
Bu halk şairlerimiz, sazlarıyla halkın dilini şiirleştirip duygularını dile getirmektedirler. Ayrıca şiirlerinde geleneklerini, inançlarını, atasözlerini, deyimlerini dile getirip sevdiklerini överler ve onlara ait menkıbeleri şiirleştirirler. Sosyal hayattaki değişiklikler de şiirlere tesir etmektedir.
Köyde yetişen aşıklardan bağlama çalanlar kendi deyişlerinin yanısıra; herkesçe tanınmış, Kısas dışındaki eski aşıklardan Sadık Baba, Sıtkı Baba, Dertli, Derviş Ali, Edip Harâbî, Virâni, Kul Hüseyin, Kul Himmet, Seyyid Nesimî, Şah Hatâyî ve Pir Sultan’ın deyişlerini de (usta malı) okumaktadırlar.
KISASLI ÂŞIKLAR
Köyde yaşamış ve yaşamakta olan aşıklarımız şunlardır.
Aşık Hüseyin
Doğum tarihi bilinmemektedir. Adı bilinen en eski aşıklardandır. Kısas Cem’inde yeralan samah ve deyişlerin müzikleri ona aittir. Kul Hüseyin mahlasıyla Kısas’ta bilinen deyişlerin ona ait olduğu sanılmaktadır.
Aşık Mustafa (Aşık Mıço)
Doğum tarihi bilinmemektedir. Aşık Hüseyin’in oğludur. Ancak 1910 yılında öldüğü söyleniyor. Aşık Halit Aşan’ın dedesidir. Usta malı söyleyen, bağlama çalan ancak kendi deyişlerinin olup olmadığı bilinmeyen bir aşıkmış. Ğünümüze kadar gelen Kısas Samahlarında okunan deyişlerin müziklerinin ona ait olduğu söylenmektedir. Aşık Mıço ile ilgili anlatılan bir anekdot şöyledir: Birgün Aşık Mıço’nun köyde bağlaması kırılıyor. O zaman Urfa’da bir saz bulamayınca bir kış günü Anteb’e gitmeye karar veriyor. O tarihlerde vasıta bulunmadığı için Anteb’e yürüyerek gidiyor ve oradan bir bağlama alıp geliyor.
Aşık Kul Biçâre (Abdurrahman Türkmen)
1840 doğumludur. Babasının adı Bedir’dir. Şiirleri hâlâ yaşamaktadır. Usta malı ve kendi deyişlerini okurmuş. Söylenilene göre 1922 yılında ölmüştür. Evli olup 2 çocukludur.
Köçek Ahmet
Doğum tarihi bilinmemektedir. Kendi deyişi bulunmayıp usta malı okurmuş. Kurtuluş savaşına katıldığı bilinmektedir. Ve savaştan kısa bir süre sonra öldüğü söylenmektedir.
Kılo Bektaş (Nakla Bektaş)
Aşık Mıço’nun amcasıoğludur. Cem’e katılan aşıklardandır. Usta malı çalıp söylermiş. 70 yaşlarındayken 1945 yılında vefat etmiştir.
Muhammed Çavuş
1840 yılında doğduğu söyleniyor. Makama vakıf iyi bir okuyucuymuş. Mukim Tahir’in sık sık ziyaret ettiği ve çok beğendiği bir ustaymış. Askerde bando çavuşluğu da yapmış. 1948 yılında vefat etmiştir.
Culha Yahya Baba
1880 yılında doğmuştur. Cem evi sahipliği yapmıştır. Kısas’taki Alevi-Bektaşilerin Babası'dır. ıyi cura çalan, deyiş ve makamları çok iyi bilen birisiymiş. 1962 yılında vefat etmiştir.
Mehmet Eyyüp
1880 yılında doğduğu söylenmektedir. ıyi bir keman ustasıymış. Usta malı çalıp okurmuş. Cem evi’ne katılan aşıklardanmış. 1936 yılında vefat etmiştir.
Hoca Bakır
1885 doğumludur. ıstiklâl Savaşı gazilerindendir. Kurtuluş Savaşı'nda Mustafa Kemal ile aynı cephede savaşmış ve bazı anıları olmuştur. Dini konularda çok bilgiliymiş, aynı zamanda köyün imamıymış. Cura ve Bağlama çalmada ustaymış. 1972 yında vefat etmiştir.
Seyyit Halil Çavuş
1900 yılında doğduğu söylenmektedir. Bağlama ve Keman çalmada ustaymış. Kendi deyişi bulunmayıp usta malı okurmuş. 1969 yılında vefat etmiştir.
Seyyit İbrahim Çavuş
1905 yılında doğduğu söylenmektedir. Halil Çavuş'un kardeşi olup, iyi bir okuyucuymuş. Türkü, Hoyrat ve gazelleri çok güzel okurmuş. 1952 yılında bir trafik kazasında vefat etmiştir.
Aşık Büryâni (Hamdullah Aykut)
1926 doğumludur. Babası Ahmet, annesi Meryem’dir. Übeyit kızı Fatma ile evli olup 11 çocukludur. Köyde çiftçilikle uğraşan ve kitap okumayı çok seven biri olup deyişlerini cem’lerde irticali olarak söylermiş. Bir ara Cem evi sahipliği yapmıştır. Şiirlerini kendi el yazısıyla yazdığı iki defterde toplamıştır. Çok güzel cura çalarmış. 7.11.1990 tarihinde vefat etmiştir.
Aşık Halit Aşan
1928 doğumludur. Babası Hüseyin, annesi Fatma’dır. Amcası kızı Aynızeliha ile evli olup 6 çocukludur. 1964-1974 yılları arasında Almanya’da çalışmıştır. Yöre üslûbuna ve samah töresine hâkim, çoşkuyla çalar söyler. Kendi deyişleri bulunmamaktadır. Daha çok usta malı okumakta ve bağlama çalmaktadır. ıyi bir kaynak kişidir.
Aşık Celali (Veli Göncü)
1931 yılında Kısas’ta doğmuştur. Babası Ahmet, Annesi Aynur’dur. Haydar kızı Hatice ile evli olup 7 çocukludur. Çiftçilikle uğraşmaktadır. Kuvvetli bir sese ve çok saf bir Türkmen üslubuna sahiptir. Urfa şehir merkezindeki geleneksel Urfa müziğini bilmektedir. Kürdi ve Araban gibi mahalli makamları icra edebilmektedir. Bağlama ve cümbüş çalabilmektedir.
Ali Asa
1933 Kısas doğumludur. Babası Veli, annesi Zeynep’tir. İlkokul mezunudur. 1964 yılından beri Hollanda’da işçi olarak çalışmaktadır. 200'ün üzerinde şiiri bulunmaktadır.
Aşık Helali (ımam Polat)
1937 Kısas doğumludur. Babası Hasan, annesi Güllü’dür. 1995 yılında vefat etmiştir. 50 civarında şiiri bulunmaktadır. iki evli olup 17 çocuğu vardır.
Aşık Doksandaon (İsmail Kondu)
1938 doğumludur. Babası Halil, Annesi Aynur’dur. Cuma kızı Amşe ile evli olup 6 çocukludur. Köyde hayvancılıkla uğraşmaktadır. İlkokul mezunudur. Sazı zayıf, sözü kuvvetli bir aşıktır. 300'e yakın şiiri vardır. Şiirlerinin bir kısmı bestelenmiştir.
Aşir Türkmen
1938 Kısas doğumludur. Babası Derde, annesi Hedle’dir. Aşık Kul Biçâre’nin torunudur. Evli üç çocuk babasıdır. Bankadan emekli olup 1998 yılında vefat etti. Usta malı okurdu, ayrıca Urfa havalarını bilir ve gazel okurdu.
Aşık İkrâri (Mehmet Uğur)
1941 Kısas doğumludur. Babası Mustafa, annesi Zöhre’dir. İlkokul mezunudur. 10 yıl kadar Almanya’da çalışmıştır. Birçok şiiri bulunmaktadır. 1997 yılında vefat etmiştir.
Aşık Fedâi (Cuma Aran)
1944 Kısas doğumludur. Babası Abit, annesi Medine’dir. İlkokul mezunudur. 200'ün üstünde şiiri bulunmakta Aynı zamanda köyün hocasıdır.
Aşık Hürremi (Emine Uğur)
1950 Kısas doğumludur. Köyün bayan aşıklarındandır. Okur yazardır. 100'ün üstünde şiiri bulunmakta ve bağlama çalmaktadır.
Aşir Kayabaşı
1952 Kısas doğumludur. Babası Şeyho, annesi Fatma’dır. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi mezunudur. Hem deyiş türü hemde serbest şiirler yazmaktadır.
Aşık Sefâî (Mehmet Acet)
1954 Kısas doğumludur. Babası Sefer, annesi Fatime’dir. Evli ve 3 çocuk babasıdır. 100'ün üstünde şiiri, 30 civarında bestesi bulunmaktadır. Bağlama çalmakta, hem kendi deyişlerini, hem de usta malı okumaktadır.
Aşık Devrâni (Cuma Azbay)
1954 Kısas doğumludur. Babası Mehmet, Annesi Elif’tir. Aşur kızı Elif ile evli olup 4 çocukludur. Köyde günlük işlerle uğraşmaktadır.
Aşık Yarâni (Hasan Polat )
1955 Kısas doğumludur. Babası ımam (Aşık Helali), annesi Fatma’dır. İlkokul mezunudur. 1987 yılında çok genç yaşta ölen aşığın 100'ün üstünde şiiri bulunmaktadır. Bağlama da çalıyormuş.
Kul Bektaş (Bektaş Bulut)
1958 Kısas doğumludur. Babası Haydar, annesi Zöhre’dir. İlkokul mezunudur. 100'ün üzerinde şiiri bulunmaktadır.
Hüseyin Öztürk
1959 Kısas doğumludur. Babası Hasan, annesi Zeliha’dır. Ortaokulu Kısas’ta bitirdikten sonra tahsiline Almanya’da devam etti. Güzel bağlama çalmakta, besteleri ve şiirleri bulunmaktadır. Halen Almanya’nın Göttingen şehrinde valilik ve belediye bünyesinde müzik kursları vermektedir.
Kul ıhsan (ıhsan Doğan)
1960 Kısas doğumludur. Babası Bakır (Culha Bakır), annesi Rabia’dır. Öğretmen Lisesi mezunudur. Deyişleri bulunmakta ve bağlama çalmaktadır.
Aşık Dertli Divâni (Veli Aykut)
1962 doğumludur. Babası Hamdullah (Aşık Büryani), Annesi Fatma’dır. Liseden sonra Açık Öğretim Fakültesini bitirmiştir. Bir kamu kuruluşunda çalışmaktadır.“Divâne Gönül” adlı bir kaseti bulunmaktadır.
Ahmet Erdem
1963 Kısas doğumludur. Babası Mehmet, annesi Fatma’dır. Maliye Yüksek Okulu mezunudur. Suruç Maliyesi'nde çalışmaktadır. Deyiş ve Serbest şiirler yazmaktadır.
Aşık Meftûni (Mehmet Bakındı)
1964 doğumludur. Babası Hüseyin, annesi Zeliha’dır. Lise mezunudur. Bağlama çalıp okumaktadır. Çok sayıda şiiri bulunmaktadır.
Aşık Halimi (İsa Özbay)
1966 Kısas doğumludur. Babası Halil, annesi Bedriye’dir. Lise mezunudur. Halen polis olarak görev yapmaktadır. Şiirleri bulunmakta ve bağlama çalmaktadır.
Kul Ahmet (Ahmet Aykut)
1967 Kısas doğumludur. Babası Hamdullah (Aşık Büryâni), Annesi Fatma’dır. Lise mezunudur. Bağlama çalmakta ve 50'den fazla şiiri bulunmaktadır.
Aşık Kul Halil (İ.Halil Elveren)
1968 doğumludur. Babası Bektaş, annesi Fadime’dir. Lise mezunudur. Bağlama çalmakta ve güzel bir sese sahiptir. Okuduğu şiirler kendisinindir. Ankara’da ikamet etmektedir. Çankaya Belediyesi’nde çalışmaktadır.
Ali Narin (Can Ali)
1969 Kısas doğumludur. Babası Halil, annesi Gülçin’dir. Ortaokul mezunudur. Köyün en genç aşıklarındandır. Deyişler yazmakta ve bağlama çalmaktadır.
Aşık Ceylâni (Mustafa Uğur)
1969 Almanya doğumludur. Babası Mehmet, annesi Emine’dir. Tıp Doktorudur. Çok iyi bağlama çalmakta ve şiirleri bulunmaktadır. Diyarbakır’da ikâmet etmektedir.
Yusuf Aşan
1970 Akpınar Köyü doğumludur. Babası Abbas, annesi Sultan’dır. Ortaokul mezunudur. Bağlama çalmada oldukça ustadır. Şiirleri bulunmakta ayrıca usta malı okuyup çalmaktadır.
Sadık Aşan
1971 Kısas doğumludur. Babası Hüseyin, annesi Hamide’dir. Lise mezunudur. Bağlama çalmakta ve şiirleri bulunmaktadır. Aşık Halit Aşan’ın torunudur.
Yusuf Tugay
1976 Almanya doğumludur. Babası Hüseyin, annesi Zöhre’dir. Lise mezunudur. Bağlamada oldukça usta olup şiirleri de bulunmaktadır.
KISAS'DA MÜZİK GELENEĞİ
Kısas Köyü halk müziği, Şanlıurfa’ya göre farklı bir zenginlik göstermektedir. Urfa türkülerinde koşma biçimi yok denecek kadar az olup türkülerde ise daha çok mani biçimine rastlanmaktadır. Kısas’ta ise durum bunun tersidir. Yaşlı, genç bütün aşıklar en güzel deyişlerini bir bütünlük içinde koşma biçimiyle söylemektedirler.
Köydeki çalıp söyleyenlerin tümü bağlamada Alevi-Bektaşi müziğinin temel akordu olan bağlama düzenini kullanmaktadırlar. Veli Göncü ise makam (gazel) okurken bozuk düzeni kullanmakta genellikle Kürdi ve Araban gazellerini okumaktadır.
Köyde, Şanlıurfa merkezinde icra edilen tüm makamlar bilinmemektedir. Kısas uzun havalarında Barak yöresi tarzına da rastlanmaktadır. Bu durum boy birliğine bağlanabilir. Köyde, hoyrat türlerinden ise sadece Beşiri hoyrat okunmaktadır.
Dinî bir törenin gereğini yerine getirmekte olan Kısas semahı ise kendine has karekterlerini diğer ezgilere göre daha çok korumuş olup kompozisyon bakımından renkli, şiir yönüyle de çok güzel bir örnek teşkil etmektedir.