Hz. Yakub’un, Rahel ile karşılaştığında kaldırdığı kuyu taşının tılsımlı olduğuna inanılıyor ve bu taş, Harran’da Hz. İbrahim Manastırı’nda saklanıyordu. Hz. Yakub Kuyusu’nun tılsımlı taşı için İslam öncesine ait Süryanice bir kaynakta şöyle bir öykü anlatılmaktadır:
“Çocuğu olmayan İstanbullu bir hanım, Harran’a gidecek bir tüccardan Hz. Yakub Kuyusu’nun tılsımlı taşından bir parça getirmesi ricasında bulunur. Harran’a gelip İstanbul’a dönen bu tüccara tılsımlı taş parçası sorulur. Fakat tüccar, söz verdiği bu görevi unutmuştu. Hemen şehrin dışına giden tüccar, bulduğu taştan bir parça kopararak onu ipek mendile sarıp kadına getirdi. Kadın hamile kaldı ve bir kız çocuğu oldu. Ancak kadın buna üzüldü ve tüccara:
“- Eğer bana daha büyük bir parça getirseydin, oğlum olurdu.”
Harran Hz. Yakub Kuyusu
İbrahim Peygamber’in torunu olan Yakub Peygamber’in babası İshak Peygamber, annesi Rebeka’dır. Yakub’a kin besleyen kardeşi İys (Esav), onu öldürmeyi tasarlıyordu. Esav’ın bu niyetini duyan anne Rebeka, oğlu Yakub’a kaçmasını söyledi. Yakub, dayısı Laban’ın kaldığı Harran’a geldi. Burada bir kuyunun başında çobanlarla sohbet ederken dayısının kızı Rahel, babasının koyunlarını sulamaya getirmişti. Yakub, dayı kızı Rahel’i görünce kuyunun ağzındaki taşı kaldırdı ve dayısının koyunlarını suladı. Sonra Rahel’i öptü ve ona halası Rebeka’nın oğlu olduğunu söyledi.
Yakub, Harran’da bir ay dayısının yanında kaldı. Laban, Yakub’a ücretsiz hizmet olmayacağını, hizmetine karşılık ne istediğini sordu. Yakub, Laban’ın küçük kızı Rahel’i istedi. Ancak Laban, bunun için 7 yıl hizmet etmesi gerektiğini söyledi. Yakub, Rahel’i o kadar çok seviyordu ki, bu yedi yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Bu süre sonunda Laban, bütün halkın davet edildiği bir ziyafet (düğün) verdi, ancak gece Rahel yerine onun ablası Lea’yı verdi. Yakub, sabah olunca bunun farkına vardı. Laban, bu davranışına gerekçe olarak, büyük dururken küçük kızın evlendirilemeyeceğini gösterdi ve Yakub’a Rahel’i alabilmesi için 7 yıl daha hizmet etmesi şartını koştu. O dönemde henüz iki kardeşle evlenmek yasaklanmamıştı. Yakub, bu şartı da yerine getirdi ve dayısına ikinci 7 yıl hizmetten sonra Rahel’i de eş olarak aldı. Yakub’un, Lea ve Rahel’den ve onların cariyelerinden çok sayıda çocuğu oldu. Çocuklarından biri olan Yusuf, en çok sevdiği eşi Rahel’den olmuştur.
Hz. Yakub’un, Rahel ile karşılaştığında kaldırdığı kuyu taşının tılsımlı olduğuna inanılıyor ve bu taş, Harran’da Hz. İbrahim Manastırı’nda saklanıyordu. Hz. Yakub Kuyusu’nun tılsımlı taşı için İslam öncesine ait Süryanice bir kaynakta şöyle bir öykü anlatılmaktadır:
“Çocuğu olmayan İstanbullu bir hanım, Harran’a gidecek bir tüccardan Hz. Yakub Kuyusu’nun tılsımlı taşından bir parça getirmesi ricasında bulunur. Harran’a gelip İstanbul’a dönen bu tüccara tılsımlı taş parçası sorulur. Fakat tüccar, söz verdiği bu görevi unutmuştu. Hemen şehrin dışına giden tüccar, bulduğu taştan bir parça kopararak onu ipek mendile sarıp kadına getirdi. Kadın hamile kaldı ve bir kız çocuğu oldu. Ancak kadın buna üzüldü ve tüccara:
“- Eğer bana daha büyük bir parça getirseydin, oğlum olurdu.”
diye sitemde bulundu. Tüccar ise:
“- Kadına rastgele verdiğim bu taşın yerine gerçekten Yakub Kuyusu’nun taşından bir parça getirmiş olsaydım, belki de kadının birkaç çocuğu olacaktı.”
diye düşündü.
Şanlıurfa Valiliği il kültür müdürlüğü yayınları