Hz. Ali R. A. ve ailesi ne kutsal bir aile, ne çileli bir yaşam. Allahım ahrette bizi onlara komşu eyle. Hz. Ali R.A. ilk önce Hz. Fatıma R. A. (Peygamber Efendimizin kızı) ile evlendi ve Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin dünyaya geldiler. Peygamber Efendimiz defalarca "Hasan ve Hüseyin benim oğullarımdır." buyurmuştur. (Peygamber Efendimizin S.A.Vin soyu da Hz. Hasandan gelen Hasanul Müsenna ile Zeyd, Hz. Hüseyinden gelen Amr ile Ali Asgardan (Zeynül Abidin) devam etmiştir) Bu emre itatle, Hz. Ali (a.s) diğer çocuklarına "Siz benim oğullarımsınız. Hasan ve Hüseyin de Peygamberimizin oğullarıdır." demiştir. Hz Ali (a.s) Kufede bir camide ibadet ederken, harici olan Abdurrahman İbn-i Mülcem tarafından yaralandı. Hz. Ali iki gün kendi evinde yattıktan sonra, Ramazan ayında şehit oldu. Onun vasiyeti ve Allah’ın emriyle, Hz. Hasan (a.s.) imamet makamına ulaşıp, zahiri hilafeti de üstlendi. Altı ay kadar Müslümanların işlerini idare etti. Bu müddette Ali (a.s) ve evladına aşırı düşmanlık güden ve yıllarca hilafet için savaşan Muaviye, (ilk olarak Osman’ın kanı için, daha sonra apaçık bir şekilde halife olmak için savaştı) İmam Hasan’ın hilafet merkezine karşı ordu düzenleyip savaş açtı. Aynı zamanda İmam Hasan’ın (a.s) ordu komutanlarını yüklü paralarla satın alıp, Hz. Hasanın aleyhine kışkırttı. Bu durumda Hz. Hasan bazı şartların yerine getirilmesi koşulu ile, zahiri hilafeti Muaviyeye devretti.
Böylece Muaviye hilafeti ele geçirdi. Bilahare anlaşmalara uymayarak, Hz. Hasan ve taraftarlarını hile ve zorbalıkla çok zor durumlarda bıraktı. İşkenceler yaptırdı. Hz. Hasan (a.s) on yılını çeşitli baskılar altında geçirdi. Hatta evinde bile can güvenliği yoktu ve bilahare hicretin ellinci yılında, Muaviye’nin hilelerine uyan karısı tarafından zehirlenerek şehit edildi.
Hz. Muaviye’nin ölümünden sonra oğlu Yezid halife oldu. Bu halifeliğe başta Hz. Ali’nin yönetim merkezi seçtiği Küfe’deki halk olmak üzere, Müslümanlar tepki gösterdi. Şura ve seçim sistemine dayanmayarak Yezid’in halife olması, Müslümanlar arasında ayrılıklar çıkacağına bir işaretti. Öncelikle Hz. Ali’ye bağlılıkları ile bilinen Küfe halkı, Hz. Hüseyin’e bir mektup yazarak onu Küfe’ye davet etmişlerdi. Bir çok sahabe Hz. Hüseyinin küfeye gitmesini istemiyordu. Hatta devrin şairi Ferazdak "Küfe’ye gitme, onların gönlü seninle fakat kılıçları Ümmeyye oğullarıyladır" demişti. Hz. Hüseyin ve Emevi ordusu arasındaki savaş Bağdat’a 100 kilometre uzaklıktaki Kerbela’da başladı. Savaş başlamadan önce bir grup Hz. Hüseyin’i terk ederek Emevi valisi Ömer bin Saad’ın tarafına geçti. Emevi ordusu önce Hz. Hüseyin’i korumaya çalışanları öldürdü. Hz. Hüseyin yalnız kalınca da, Ömer bin Saad’ın emriyle onun üzerine yürüdüler. Hz. Hüseyin ve beraberindeki aralarında çocuk ve kadınlarında da bulunduğu 72 kişi şehit edildi.
Hz. Hüseyin’in ve öldürülenlerin mübarek başları kesilerek, önce Küfe’ye, sonra da Şam’a gönderildi. Hz. Hüseyinin yakınları kadınlar ve çocuklar, bir yıl Şamda gözetim altında tutulduktan sonra serbest bırakılmışlardır.
Hz. Ali ve iki oğlu böylece bu din uğruna şehit edilmişlerdir. Bu şahadetler bugün bile tüm Müslümanların yüreğini sızlatmakta; Bu aileye minnet ve şükran duyulmaktadır. Allah onlardan razı olsun. Ruhlarına bir Fatiha okuyalım lütfen.
Kalın Sağlık ve esenlikle…