İnsan; doğar, büyür, ölür. Ağlayarak hayata gözlerini açar. Hayata tutunmaya çalışır. Yürümeye çalışırken; düşer, incinir, ağlar ama yinede hayata tutunmaya çalışır. Yürümeyi öğrenir, incinmeyi öğrenir. İnsan, hayata böyle başlar.
Mutlu olmayı hak etmek için; insan önce incinmeyi, kırılmayı, ağlamayı, üzüntüyü, kederi öğrenmesi gerekir. İnsan sevmeyi, sevilmeyi öğrenirken, hayat insana kalp kırmayı da öğretir. Hayat insana acısıyla, tatlısıyla yaşamayı öğretir, bir öğretmen gibi. Hayat insana acılarıyla, kederiyle ders verir. Kişi ders almalı ki; hayatta karşılaştığı sıkıntılarla yaşamayı öğrenebilsin.
Mutluluğun tanımı, kimilerine göre akıllı ve zeki insanların ulaşabileceği büyük bir erdemdir. Kimilerine göre ise, insan hayatından bir bütün olarak veya hayatının bir kısmından memnun olmaktır. Benthama göre; ^^mutluluk insan yaşamında lezzet veren şeyleri hayatında maksimum yapmak, elem verici olanları ise minimum kılmaktır.^^
Mutluluk, anlardan ibarettir. Kişi, baba olur, bebeğini kucağına aldığı zaman ki, duyduğu sevinç onu mutlu eder. Çocuğunun ilk yürümeye başladığını gördüğü zaman ki, mutluluk bir anda olur ve sonra alışkanlık haline gelir. Misafir gibidir mutluluk, gelir geçer. Misafir iken değerini bilmeli ki, insan hayatından lezzet alabilsin.
İnsan umutlarıyla yaşar, umutlarıyla başarır. Başardığı zaman mutlu olur. Başarı umudu, umut mutluluğu insana getirir. Şu yaşam mücadelesi içerisinde, sonsuz mutluluğu yakalamak imkansızdır. İmkansız bir şeyi istemek, kişinin umudunu kırar ve hayattan soğutur. İnsanın başarısız olmasına sebep olur. Var olmayacak sonsuz mutluluğun peşinden koşacağına, elinde bulunan imkanlarla, hayatının her alanında mutlu olarak yaşayabilmeyi öğrenmelidir. Bu şekilde insan, mutlu ve huzurlu bir hayat sürebilir.
Mutluluk, insanı özgür kılar. Dilediği gibi, hayatını yaşar ve yaşlanır. Hayattan keyif alır. Buna engel olacak, insan hayatında kendisine problem ettikleridir. Ekonomik sıkıntılar, hastalıklar, aşklar, başarısızlıklar gibi yaşamında karşılaştıkları zorluklardır. Her problemi gözümüzde büyütüp, bizi mutsuz etmesi insanın kendi elindedir. Üzüntüyü, kederi, acıyı mutluluğa ve sevince dönüştürmek bizim elimizdedir.
Mutluluk, maddi ve manevi olarak iki kısma ayrılır. Şu ana kadar, maddi kısımlarından bahsettik. Manevi kısmı ise; kalbin, ruhun ihtiyacını ebedi saadete dönüştürmektir, mesut ve bahtiyar olmaktır. Ruhun ihtiyacı, iman nuru ile her zaman kendini yenilemektir. Kalbin ihtiyacı, Allahı her zaman anmak ile kişiyi saadete kavuşturur.
Gönül yıkmak, ruha ve kalbe indirilen büyük bir darbedir. Kalp, bir cam bardağa benzer, yere düştü mü kırılır. Yerden parçalarını toplayıp birleştiremezsin. Aynı cam bardak gibi, kalbi de onarmak pek mümkün değildir. Onarsan bile, mutlaka eksik kalır. Kalp kırmak kolaydır, zor olan ise, o gönlü geri kazanabilmektir. NE MUTLU GÖNÜLLERDE YAŞABİLENLERE….