Bozulan Sağlık Sistemimiz

1950’de 20 milyon, 2000’de 67 milyon olan ülke nüfusumuz 2024 yılına gelindiğinde 86 milyona ulaşmıştır.
Ortadoğu’da savaştan, terörden, diktatörlükten, baskı ve zulümden kaçan milyonlarca mülteci yasal veya yasadışı yollardan ülkemize girerek bir şekilde sisteme dahil olmuştur.
Planlamada yapılan hatalar yüzünden birçok konuda olduğu gibi sağlık konusu da nüfus artışımıza paralel bir gelişim gösterememiştir.

Dönemin Sağlık Bakanı 2019’da yaptığı bir konuşmada sadece Suriyelilere 50 milyon hasta muayene, 2 milyon hastaya yatarak tedavi, 1 milyon hastaya ameliyat hizmeti verildiğini söylemiştir.

Hastane, yatak, doktor, hemşire, cihaz ve laboratuvar sayımız mevcut nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz kalmıştır.
Bu sebeple sağlıkta sistem tıkanmıştır.

Bugün gelinen noktada,
İnsanımız devlet hastanelerinden muayene randevusu alamamakta,
Haftalar sonrasına randevu alabilse bile, muayene sonrası istenen ultrasyon, emar, tomografi, EEG, EMG vb. tetkikler için haftalar bazen aylar sonrasına yeniden randevu verilmekte,
Durumu ağır olanlar veya hastane koridorlarında aylarca sürünmek istemeyen vatandaşımız özel hastanelere yönelmekte,
Özel hastanelerde tedavi veya ameliyat olmak zorunda kalanlar eşten-dosttan borç alarak, bankadan kredi çekerek da ya tefeciden borç alarak işlemlerini yaptırabilmektedir.

İşte böyle bir ortamda Aile Hekimliği Sistemi, vatandaşımız için özellikle de açlık ile yoksulluk arasında gidip gelen vatandaşlarımız için adeta can simidi olmuştur.

Birçok hastalığın teşhisini koyan ve tedavisini yapan Aile Hekimleri Türkiye genelinde 5-6-7 Kasım 2024 tarihlerinde 3 gün süre ile grev yaparak, hasta bakmadı.

Aile hekimlerinin neden grev yaptıklarını merak ederek araştırdım.

Sağlık Bakanlığı tarafından yeni bir yönetmelik yayınlandığını öğrendim.
Daha önce, 4 bin nüfus üzerinden maaş alan Aile hekimine 3 bin 500 nüfus üzerinden maaş verilmesi uygun görülmüş yani maaşında yüzde 12’lik bir düşüş olması…
Aile Sağlık Merkezleri için verilen ödeneğin yüzde 12 oranında düşürülmesi…
Mide koruyucu, antibiyotik vb. ilaçları yazarken il ortalamasının üstüne çıkan aile hekiminden yüzde 8 kesinti yapılması…
Hasta memnuniyet anketinde düşük puan alan aile hekiminden yüzde 8 kesinti yapılması…
Kanser taramaları, obezite izlemi, kronik hasta izlemi, otizm taramasına gelmeyen hastalar için aile hekiminden yüzde 8 kesinti yapılması,
İkinci basamağa yani hastanelere belirlenen orandan fazla hasta giderse aile hekiminden yüzde 8 kesinti yapılması…
Kayıtlı vatandaşlar 6 aydan daha uzun bir süre muayeneye gelmezse aile hekiminden yüzde 8 kesinti yapılması…
Aile hekiminin yıllık izne ayrılması halinde maaşından kesinti yapılması…
Aylık 96 saat nöbetin zorunlu hale getirilmesi…
Hasta sayısı bir önceki yıla göre daha düşük kalırsa aile hekiminin sözleşmesinin feshedilmesi…
…ve daha bir takım kriterlerin yerine getirilmemesi gibi durumlarda yine aile hekiminin sözleşmesinin feshedilmesi gibi öngörü ve yaptırımlar içeren bu yönetmeliğin uygulamaya konulması hekimlik onurunu zedeleyeceği ve iş güvencesini yok edeceği aşikârdır.

Bu yanlış uygulamadan vazgeçilerek yönetmelik iptal edilmelidir.
Aksi halde aile hekimliği sistemi için sonun başlangıcı olacaktır.
Aile hekimliği sisteminin bitmesi demek, dar gelirli vatandaşın sağlık hizmetlerine erişim ihtimalinin tamamen ortadan kalkması demektir.

Büyük bir fedakârlık örneği göstererek, 6 - 7 metrelik odalarda her gün yüzlerce hastanın derdine çare olan aile hekimlerimizin 3 günlük grevlerinin amacına ulaşması temennisiyle…

Bozulan sağlık sistemi içinde sağlıklı günler diliyorum.