Bayrak Namustur

Bayrak sadece bir bez parçası değildir.
    Bayrak, bir milletin bağımsızlığının sembolüdür.
    Bayrak, bir milletin namusudur.
    Bayrak, bir milletin geleceğidir.
    Bayrak, bir milletin dini güvencesidir.
    Bayrak, bir devletin kimliğidir.
    Bayrak, her millet için önemlidir.
    Ama
    Türk milleti için kutsaldır.
    Türk milleti bayrağın rengi soldukça kan dökmekten de, kanını dökmekten de gurur duyar.
    Binlerce yıllık tarihide bayraksız kalmamak için dağlar gibi kemi ve et yığan, seller gibi kan döken Türk milleti bilir ki,
    Bayrağı olmayanın özgürlüğü olmaz,
    Bayrağı olmayanın namusu olmaz,
    Bayrağı olmayanın dini olmaz,
Bayrağı olmayanın tarihi olmaz,
    Bayrağı olmayanın şahsiyeti olmaz,
Bayrağı olmayanın devleti olmaz,
Bu yüzden, bayrağı gelinlik kadar temiz, şehidin örtüsü kadar önemli bilir,
Bu yüzden, bayrağa kötü gözle bakanın mezarını kazmayı, selam vermeden uçan kuşun yuvasını bozmayı görev bilir,
Bu yüzden, barışta güvercin, savaşta kartal olarak gördüğü bayrağı en yüksekte dalgalandırmak ister,
Bu yüzden, bayrağın gölgesinde olduğu sürece sıcaktan, soğuktan etkilenmez,
Bu yüzden, altında doğduğu bayrağını her şeyi olarak kabul eder ve yine o bayrağın altında ölmeyi şeref sayar!
İşte bu yüzden, sömürgeci barbar İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan, Rus, Ermeni, Rum devlet ve çeteleri tarafından ülkemiz işgal edildiğinde Türk milletinin hiç ferdi sığınmacı olarak başka bir ülkeye kaçmamıştır.
İşte bu yüzden, Başbuğ Atatürk “ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” deyince, makinalı tüfeklere süngüsüyle üstünlük sağlamıştır.
İşte bu yüzden, “benim bebem anasız büyür, vatansız büyümez” diyen kadınlarımız bebeklerini beşikte bırakarak cepheye koşmuştur.
İşte bu yüzden, ellerini kınaladığı 15 yaşındaki evladına, “git oğlum, ya şehit ol, ya gazi ama vatanı kurtarmadan dönme” diyebilme asaletini göstermiştir.
İşte bu yüzden, “Gençler her biriniz tertemiz birer Türk bayrağısınız, kirletmeyin, yere düşürmeyin” diyen Başbuğ Türkeş’i lider bilmiştir.
İşte bu yüzden, 14 Ağustos 1996 tarihinde Magosa sınır kapısındaki Türk bayrağını indirmek için direğe tırmanan Rum terörist Solomos Solomou’nu alnının tam ortasından vurarak öldürmüştür.
İşte bu yüzden, savaşta vurulduğu halde bayrağı kendisinden sonra gelen arkadaşına teslim etmeden canını vermemiştir.
Çocuk yaşlardan itibaren her sabah okuduğumuz “Andımız”, Pazartesi ve Cuma günleri okuduğumuz “İstiklal Marşı” ve hafızamızı tazelemek için sık sık okuduğumuz “Gençliğe Hitabe”nin yanı sıra Türk milliyetçiliğini anlatan çeşitli yazarların kitapları sayesinde vatan, bayrak, devlet bilinci gelişen Türk milleti için bayrak en önemli kutsal değerler arasındadır.
Fakat,
Vatan toprağını arsa, devleti gereksiz bir otorite, bayrağı bez parçası olarak gören milletler en küçük bir tehlike sezdiklerinde yerlerini yurtlarını terk edip, kaçarlar,
Milli bilinçten uzak milletler, kendilerini bir devlete bağlı hissetmezler,
Milliyetçiliği kötü, zararlı, ayıp, günah, utanılacak bir konu olarak gören milletler, devletleri tehlikeye düştüğünde yabancı milletlerden yardım bekler,
Devleti baba, toprağı ana olarak benimsemeyen milletler, uyuşuk, asalak, yalaka ve sığıntı olur, en küçük bir menfaati için her tavizi verir, tek kutsalı midesi, cüzdanı ve şehvet duygularıdır.
Türk bayrağının ve diğer milli değerlerin önemi konusunda bizleri bilinçlendiren büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Rengini şehitlerimizin kanından alan kutsal bayrağımızın kıyamete kadar gönderde dalgalanması dileklerimle…