Balıklıgöl Efsanesi
“Ve gül Nemrud’un yaktığı ateşte açan
Tomurcuklanan, açılan, gelişen İbrahim’in elinde
Tatlı bir su içe gerçekler saçan bir mağara
Urfa’da yıldızların yıldızlardan, ayın aydan,
Günün günden fazla bir şey olduğu orada
Uzanan bir yarı ölü eli kirazdan kiraza
Kirazsa hep aynı ıraklığı bozmamakta, korumakta
İçilemeyen bir su bardakta
Aklı düzeltmenin mümkünü kutsal balıklarda.”
Sezai KARAKOÇ
Urfa’da hüküm süren ve ilahlık iddiasında bulunan Nemrut adında bir zalim hükümdar varmış. Hz. İbrahim’in yaydığı tek Allah inancının halk arasında benimsendiğini ve bu durumun kendisinin ilahlık iddiasını sarstığını gören Nemrut, öfkelenerek Hz. İbrahim’i cezalandırmak istemiş. Adamlarını göndererek onu huzuruna getirtmiş.
Herkes Nemrut’un önünde secdeye kapanırken, Hz. İbrahim hiç aldırış etmeden dimdik durur. Nemrut, öfkeyle:
“Neden bana secde etmedin?” diye sorar.
Hz. İbrahim ise “Ben, tek olan Allah’tan başka kimseye secde etmem” diye yanıtlar.
Bunun üzerine Nemrut: “Tek olan Allah dediğin kim?” diye sorar.
Hz. İbrahim şöyle cevap verir:
“Benim ilahım, yoktan var eder ve vardan yok eder.”
Nemrut, Hz. İbrahim’e meydan okuyarak:
“İşte o benim! Hem öldürür, hem diriltirim.” der ve adamlarına zindandan iki esir getirmelerini emreder.
Adamları gider ve iki esiri getirir. Nemrut bunlardan birini anında öldürür, diğerini ise affeder. Ardından Hz. İbrahim’e dönerek:
“Gördün mü? Birini öldürdüm, diğerini dirilttim.” der.
Bunun üzerine Hz. İbrahim:
“Sen ölüyü diriltmedin, sadece diri olan bir insanı öldürmedin.” diyerek karşılık verir.
Bu kez Nemrut: “Senin Tanrın ne iş yapar?” diye sorar.
Hz. İbrahim şu yanıtı verir:
“Benim ilahım, gece ile gündüzü yaratır, güneşi doğdurur ve dünyayı aydınlatır. Gece olunca da güneşi batırarak dünyayı karanlığa boğar. Güneşi doğudan doğurup batıdan batırır. Eğer sen gerçekten bir ilah isen, güneşi batıdan doğdur da görelim!”
Nemrut bu söz karşısında susar ve cevap veremez. Çünkü Hz. İbrahim’in söyledikleri akla ve mantığa uygundur.
Bunun üzerine Nemrut, adamlarını toplar ve Hz. İbrahim’in kendisine isyan etmesi ve tek olan Allah inancını yayması nedeniyle ateşe atılmasını emreder.
Rivayetlere göre, altı ay boyunca yük hayvanlarının sırtında taşınan odunlar, kalenin eteklerine yığılır. Odunlar ateşe verilir ve devasa bir alev yığını oluşur. Daha sonra kaleye kurulan özel mancınıklarla Hz. İbrahim ateşe fırlatılır.
Ancak Allah’ın emri doğrultusunda ateş, Hz. İbrahim’i yakmaz. Odunlar balık, ateş ise su olur. Böylece bir mucize gerçekleşir. Ateşin su, odunların balık olduğu gölün çevresi ise gül bahçesine dönüşür.
“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selametli ol!” ayeti gereği, Hz. İbrahim bu gül bahçesi içinde dolaşır.
Bunu gören Nemrut, Hz. İbrahim’i tekrar huzuruna çağırarak ona:
“Senin Tanrın benden büyük. Bundan dolayı ona yüz deve kurban ediyorum.” der.
Ancak yine de iman etmez.
Hz. İbrahim ise tevhit inancını yaymaya devam eder.
Bu efsane, Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün kutsallığını anlatan en önemli efsanelerden biri olarak günümüze kadar aktarılmıştır.
Kaynak,Şanlıurfa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları Şehir Kitaplığı Dizisi:52