ASTRAL BOYUT

Başımı yastığa koyduğum zaman uyku bana haram olur sanki. Günün yorgunluğu bedenimde dolaşırken göz kapaklarım direnir uykuya. Böyle bir gece ve bedenim yorgun düşmüş, gözkapaklarım esir edilmemek için son bir çırpınış ile bir aşağıya bir yukarıya doğru geliyor gidiyor. Ve uykuya teslim olur bedenim. Ruhum ayakta bedenim yatakta... Ruhum bedenimi uyandıramaz. Bütün organlarım istirahata geçmiş, ruhum yerinde duramıyor ve kalbimin kapısını çalıyor. Gönlüm perişan bir şekilde ruhumun kapıda belirdiğini görünce yerinden zıplar ve taşan bir nehir gibi birlikte el ele verip dünya turuna çıkmaya karar verirler. Semada daireler çizerek yeryüzünü temaşa ederler.

Gökyüzünden aşağıya doğru süzülürken bedenimde kıpırdanmalar meydana gelir. Bedenim ani bir refleksle ayaklarımı yerinden oynatır. Ruhum, kalbime; ‘korkma ben yanındayım.’

Yeryüzüne indikleri vakit kalbim sevgilisini görmek ister, ruhum buna engel olamaz ve beraber gönlünü meftun eden maşukuna doğru yol alırlar. Yollar dikenli ve uzun… ‘Gülü seven dikenine katlanır’ tabiriyle, güle ulaşmaksa maksat dikenlerin üzerinden geçmek farzdır. Her bir diken ruhumu acıtsa da belli ettirmek istemez. Yüreğimin içi içine sığmaz ve kendini dikenli yollarda yürüdüğünü unutur. Gül bahçesinde dolaşan bülbül gibi şakırdamaya başlar ve bir türkü tutturur. Türküyü o kadar içten söyler ki; bülbüller etrafında toplaşır. Bülbülün güle aşkını aşikâr etmesi gibi, kalbim de maşukuna olan sevgisini dile getirir.

Ruhum ve kalbim bedenini unutmuş kendilerine yeni bir boyut kazandırmışlardı. Bunun adına; ‘astral boyut’ demişlerdi. Ruhum kalbimi kaybetmemek için, emaneti sağ sağlim teslim edebilmek için kalbimin eline sarılmıştı.

Dikenli yollar onları gül bahçesine değil de bir uçurumun kenarına getirmişti. Şimdi bir karar zamanıydı; ya birlikte bu uçurumdan atlayacaklardı ya da geldikleri bedene geri döneceklerdi. Yüreğim bir haylaz çocuk gibi her gördüğünü istiyordu. Ne kadar tehlikeli olabileceğinden haberi bile yoktu. Ruhum gönlümün kırılmasına müsaade etmedi ve isteğini yerine getirdi. Öleceğini bilse bile bu karardan vazgeçmeyecekti. Birlikte çıktıkları bu yolda sonuna kadar gidecekti. Kalbim bir kez daha sevinçten ne yapacağını şaşırdı. Sevinç ve neşeyi birbirine katıp yerinde zıplarken, uçurumun kenarında iken ayağı kaydı ve uçurumdan düştü. Uçurumdan aşağıya doğru düşerken son bir hamle ile ruhum gönlümü yakaladı. Ellerinin terlemesiyle birlikte göz göze gelerek, birbirlerine bakış atarak, kalbim aşağıya doğru kendini bıraktı. Ruhum bu yalnızlığından kurtulmak için; kendine bir dost bulmuş iken, bu dostunu kaybetmek istememesinden ve emanete olan bağlılığından uçurumdan kendini salıverdi. Rüzgârın oluşturduğu ses kulaklarında çınlarken birbirlerine olan bağlılığını sarılarak gösterdiler. Ve gözlerini kapatarak uçurumdan birlikte atladılar. Bu esnada bedenimde oluşan dalgalanma bir şeyler olduğunu sezdi ve ayaklarımın hareketlenmesiyle göz kapaklarım açıldı.

Aklım bunu, rüya olarak yorumladı, ama ruhumun bildiği bir şey vardı; ASTRAL BOYUT İLE İLK KAÇIŞ.