1951 yılından beri dini konular üzerine derin bir bilgi birikimine sahip olan Şanlıurfalı  Abdurrahman İzgördü, gençlerin dövme yaptırmaları ve küpe takmalarını "kıyamet alameti" olarak değerlendirdi. Şanlıurfa Gazetesi’ne konuşan İzgördü, bu tarz davranışların geçmişte görülmediğini ve dini değerlere aykırı olduğunu vurguladı.

Zehide Bacaksız Dualarla Son Yolculuğuna Uğurlanıyor Zehide Bacaksız Dualarla Son Yolculuğuna Uğurlanıyor

İzgördü, açıklamasında şunları dile getirdi:


“Ben 1951 yılında henüz 8-9 yaşlarındayken din öğrencisiydim. O dönemde İranlılar Türkiye’ye gelirlerdi ve ipek giysiler giyerlerdi. Erkeklerin ipek giymesi ve altın takması dinimizce kesinlikle yasaktır. Ancak şimdiki gençlerin davranışlarına baktığımızda, dövme yaptırmaları, küpe takmaları gibi şeyler kıyamet alametleri olarak karşımıza çıkıyor.”

Geleneksel ve dini değerlere bağlı bir yaşam tarzının önemine dikkat çeken İzgördü, gençlerin bu tür davranışlardan uzak durması gerektiğini ifade etti. “Dinimizin belirlediği sınırların dışına çıkmak, toplumun maneviyatını zedeleyen bir durumdur. Özellikle dövme ve küpe gibi modern alışkanlıklar, kültürümüzle ve inancımızla bağdaşmıyor,” dedi.

İzgördü’nün açıklamaları, gençler arasında modern alışkanlıklar ve dini değerlere bağlılık arasındaki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Dini otoriteler, toplumun ahlaki yapısını korumak için bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini savunuyor.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde dövme geleneği, binlerce yıl öncesine dayanan kültürel bir miras olarak dikkat çekiyor. Bölgedeki dövme sanatı, özellikle kırsal kesimlerde hala izlerini koruyor ve geleneksel bir kimlik unsuru olarak öne çıkıyor. Modern zamanlarda estetik bir trend olarak görülen dövmeler, Güneydoğu'da geçmişte bir kimlik, aidiyet, statü ve hatta koruyucu tılsım amacıyla yapılırdı.

dövme geleneği

Kültürel ve Tarihsel Bağlam
Güneydoğu Anadolu’da dövme, halk arasında “dek” ya da “dak” olarak bilinir. Geleneksel dövme uygulamaları genellikle Arap, Kürt ve Türkmen kökenli topluluklar arasında yaygın bir şekilde görülürdü. Dövmeler; kabile, aşiret bağlarını temsil eder, savaşçılık, cesaret ve bağlılık gibi anlamlar taşırdı. Bunun yanı sıra, bereket, nazardan korunma ve hastalıklara karşı tılsım olarak da yapıldığı bilinir.

Doğal Boyalarla El Yapımı Teknikler
Bölgedeki dövme sanatı, tamamen doğal yöntemlerle gerçekleştirilirdi. Dövme boyası genellikle yanmış odun külü, is ve hayvan sütü gibi doğal malzemelerden elde edilirdi. İğneler ise çoğunlukla dikenlerden ya da hayvan kemiklerinden yapılırdı. Bu malzemeler, sterilizasyonun olmadığı o dönemlerde bile uzun süre dayanıklı dövmeler oluşturmayı sağlardı.

Motiflerin ve Sembollerin Anlamı
Güneydoğu dövme geleneğinde kullanılan motifler oldukça zengin bir anlam dünyasına sahiptir:

  • Hayvan Figürleri: Güç ve cesareti simgeler.
  • Geometrik Şekiller: Kabilesel aidiyeti ifade eder.
  • El ve Göz Motifleri: Nazar ve kötülüklerden korunmak için yapılır.
  • Bitkisel Süslemeler: Bereket ve doğurganlık sembolüdür.

Gelenekten Modernliğe
Zamanla bu gelenek, bölgedeki gençler arasında etkisini kaybetmeye başlamış olsa da, geleneksel dövme motifleri modern dövme stüdyolarında yeniden hayat buluyor. Özellikle turistik bölgelerde, Güneydoğu’nun bu eşsiz kültürel mirası yerli ve yabancı ziyaretçiler arasında ilgi görmeye devam ediyor.

Dövme Geleneğinin Bugünkü Durumu
Bugün, Güneydoğu Anadolu’daki dövme geleneği, modern dövme kültürü ile harmanlanarak yeni bir kimlik kazanıyor. Geleneksel motiflerin modernize edilmesiyle hem bölge insanı hem de dışarıdan gelenler bu kültüre yeniden bir bağ kuruyor. Ancak, bu sanatın geleneksel uygulama tekniklerinin unutulmaya yüz tuttuğu da bir gerçek.

Güneydoğu’da dövme geleneği, tarihsel ve kültürel bir miras olarak yaşatılmayı bekleyen önemli bir değer. Bu mirasın korunması için yerel girişimler ve akademik çalışmaların artırılması gerektiği vurgulanıyor.

Kaynak: ŞANLIURFA GAZETESİ