GÜNDEM

1915 Urfa Ermeni İsyanı: Tarihi Olaylar ve Sonuçları

1915 yılında Urfa'da yaşanan Ermeni isyanı, bölgedeki huzuru derinden sarsan ve uzun süreli çatışmalara yol açan önemli bir tarihi olaydır. Yüzyıllardır Türklerle barış içinde yaşayan Ermeniler, dış güçlerin ve misyonerlerin etkisiyle isyana sürüklenmiştir.

Abone Ol

1915 Ermeni isyanı

Urfa'da yüzyıllarca huzur ve barış içinde Türklerle beraber yaşayan Ermeniler; Türklere karşı yapılan Ermeni propagandaları, komitecilerin ve misyonerlerin faaliyetleri, Rusya, ingiltere, Fransa ve A.B.D.'nin etkisi, kilise ve papazların kışkırtmalarıyla sonunda isyanın eşiğine getirilir. isyan çıkarma ihtimalini göz önünde bulunduran ittihatçılar, Nisan 1915'de Ermeni öğretmenlerini tutuklatır ve 15 gün sonra da Ermeni eşrafından 18 aileyi Rakka'ya sürgün ederler.

Silah ve askeri yönden desteklenen Ermeniler, 6 Ağustos 1915'de Germüş Köyü'nde ve aynı günün akşamı da Urfa'da ilk kurşunları atarlar. isyanı bastırmak üzere köye 20-30 kişilik bir jandarma kuvveti gönderilir. Arama esnasında pusudaki Ermeniler, bir jandarmayı şehit ederler, bir jandarma da yaralanır. Ertesi gün köyün etrafındaki aramalarda isyancıların bırakıp kaçtığı mağarada 20 kadar tabanca, bomba ve yiyecek ele geçirilir. Aynı gün Urfa'da yapılan aramalarda 820 tüfek, 406 tabanca, 74 delici ve kesici alet ile 4922 fişek ele geçirilir. Bidik Meydanı'nda iki Ermeni kardeşin evindeki aramada ise büyük miktarda silah ve bombaya rastlanır. Bu evdeki arama esnasında polislerden Mustafa Nuri Efendi ve jandarmadan Bakır Çavuş (Yanmaz) şehit edilirler.

7 Ağustos 1915 günü Akçakale-Urfa-Siverek kısmında, hizmet taburunun Ermeni fertleri aldıkları karar gereği subay ve erlerine suikast düzenlemek isterler, ancak zamanında alınan önlemlerle bu faaliyet önlenir. Fakat kan dökmeye niyetlenmiş Ermeniler, ellerine geçirdikleri kazma, kürek ve tabancalarla Türk ve Süryâni arkadaşlarının üzerine saldırırlar. Saldırı sonunda ibrahim Hilmi şehit edilir, 4 jandarma ve köy muhtarı da yaralanır.

Misyoner kaynaklarına göre, 10 Ağustos 1915'de ittihad ve Terakki'nin iki yüksek rütbeli subayı Ahmet ve Halil Paşalar, Urfa'da yönetimin başına geçerler.

İsyanla ilgili bu olaylar 16 Eylül'e kadar, aralıklarla devam eder. 16 Eylül günü geceleyin  Kilise Sokağı'nda Ermeni Bedros, Serkis Tarakçıoğlu ve Mığırdıç, evlerinde bir toplantı yaparlar ve isyanın devam ettirilmesine karar verdikten sonra 40-50 el silah atarak şehirdeki huzuru bozarlar. Ertesi sabah bunları yakalamak için polis ve jandarmalar tarafından evin etrafı sarılır ve teslim olmaları istenir. Ancak Ermeni isyancılar bu isteğe silahla cevap verirler. Açılan ateş sonucu 1 jandarma şehit olur, 2 jandarma da yaralanır. Bundan sonra Ermeni Mahallesinin her tarafından güvenlik kuvvetlerine ateş açılır. Bu arada sivil Müslüman halka da hücûm edilir ve bazı Urfalıların evleri ele geçirilir. Bu saldırıda büyük ve küçük 10 kişi şehit edilir. 

Türklerin savunmada yetersiz kaldıklarını gören Ermeni isyancılar, Mığırdıç ve Papaz Sogomon emriyle önceden kararlaştırdıkları gibi kilise çanını çaldırarak isyanın daha da büyümesini sağlar. işareti alan Ermeniler, silah ve cephâneleriyle saldırıya geçerler. Kontrolü kaybeden güvenlik kuvvetleri IV. Kolordu'dan yardım istemek zorunda kalır. IV. Kolordu Komutanı Ahmet Cemal Paşa'nın Urfa'ya gelmesine rağmen, Ermeni isyancılar zaman zaman saldırıda bulunurlar ve bununla birlikte bu kuvvete karşı çeşitli yerlere mevzilenerek saldırılarını sürdürürler. Geceleri güvenlik kuvvetlerine baskınlar düzenleyip; gündüzleri de bahçede, kapı önünde kadın, erkek ve çocuklara ateş açarak pek çok masum insanı öldürürler. isyancılara hoşgörü ve iyilikle davranılarak teslim olmaları istemesine rağmen kimse yerinden çıkmaz ve saldırıya devam ederler. Sonunda şehirdeki askeri birlik isyan yuvalarına top atışı yapmak zorunda kalır. Bu karşılıklı hücumlar sırasında da birçok  asker şehit olur ve yaralanır.

26 Eylül 1915'de bir kısım Ermeni komiteci, Amerikalı misyoner Leslie'nin yetimhânesine sığınarak ve içindekileri  esir alır.

Bu isyanda askeri birliklerin çok zorlandığı, zaman zaman yardım istediği ve görevin çok zor bir şekilde yapıldığı görülür.

Askerlerin 28-29 Eylül 1915 günü isyan yerlerini ve Tılfutur Tepesi'ni işgali esnasında çok zorlandıkları görülür. Kiliselere ve diğer sağlam yerelere mevzilenen Ermeniler'in ateşe devam etmeleri üzerine bu civar da topçu ateşine tutulur. Sıkıştıklarını anlayan isyancılar barış görüşmelerine yanaşırlar ve kayıtsız şartsız teslim olacaklarını açıklarlar. Bu arada daha önceden esir aldıkları 600 kadar kadın ve çocuğu da teslim ederler. Fakat bundan sonra sözlerinde durmayıp ateş etmeleri üzerine çatışma tekrar başlar. Bu çatışma 2 Ekim 1915'e kadar devam eder.

Askerler, isyancıların yuvalandıkları kilise, yetimhâne ve diğer bazı gizli barınakları zapteder.

29 Eylül 1915'de Ermeni evlerini aramaya giden jandarmalardan 3'ü Ermeniler tarafından atılan kurşunlarla şehit edilir. Aynı günün gecesi Ermeniler aralıklarla 18-19 kere ateş açarlar. Elebaşlardan Seko, Gugo ve arkadaşlarının yakalanması için 1 subay, 17 er ve 3 polis görevlendirilir. Ancak bunlara ateş açılması sonucu 1 er şehit olur, 4 er de yaralanır.

5 Ekim 1915'de Kumandan Fahri PAŞA, Alman Subay Graf Wolfskehl von Reichenberg komutasındaki askerler ve toplarla birlikte Urfa'ya gelir. 

16 Ekim 1915'de Ermeni isyancılarının siperleri tahrip ve imha edilerek isyan sona erdirilir.

Bu isyanda Urfalılardan 42 şehit ve yaralı, asker, polis ve jandarmadan ise 20 şehit ve 50 yaralı verilmiştir. Ermeni isyancıların ölü sayısı ise 349'dur.

Urfa Ermenilerinin bir kısmı bu olaydan sonra Musul'a gönderilir.  

Amerikalı misyoner Leslie, bulunduğu konum nedeniyle, Amerikan binasını işgal eden isyancılar arasında bulunduğu veya buna zorlandığı için defalarca mahkeme karşısına çıkar ve ifade verir. Bayan Leslie, olayların etkisinden kurtulamayarak, çektiği vicdan azabından dolayı intihar eder.

1916 yılında Van, Muş ve Bitlis vilayetlerinden Rus işgali ve Ermeni zulmünden kaçan birçok insan Urfa’ya göç etmek zorunda kalır. Kalabalıktan dolayı yeteri kadar ziraat yapılamaz ve 1917 yılında kentte başlayan kıtlık, birçok salgın hastalık ve ölümlere sebep olur.

Kaynak: ŞURKAV ŞANLIURFA UYGARLIĞIN DOĞDUĞU ŞEHİR