11 ayın sultanı

selamün aleyküm kıymetli gönül dostlarım şanlıurfa gazetesinin kıymetli okuyucuları hepinizi sevgiyle saygıyla muhabbetle selamlıyorum uzun bir ara 
Yazılarımı yazamadım ama sizleri çok özledim  Ramazan'ı şerif ayımız mübarek olsun başı rahmet ortası mağfiret sonu cehennemden kurtuluş olan ramazan ayının sonlarına doğru gelirken bir kıssadan hisse paylaşalım dedim müsadenizle bir gün hoca  imam efendi  cemaatine  soruyor ;
Uhut savaşında
-- Okçular tepesini terkeden sahabeler  kimlerdi?
Kimseden ses yok..
Tekrar etmiş..
- Ey camaat Okçular  tepesini terk eden sahabeler kimlerdi?!!!

Sonunda cemaat mahçup bir şekilde;
- Bilmiyoruz hocam, demişler.
        
İşte o an her birimizin Beynini sarsacak, Kalbimizin titretmesini gerektirecek şu kelâmlar dökülmüş dilinden Hocanın..

- İnanın bunu bende bilmiyorum..! Aslında hiç kimse bilmiyor. Çünkü, bu asla İslâm tarihinde de yazmıyor..!

- O okçular kimlerdi ?.. Öz çocukları dahi bilmiyor, hanımları dahi bilmiyor. Çünkü Ashab-ı Kiram kimseye söylememiş, saklamış!.. (Radiyallahu Teala Anhum Ecmain..)

Hatta ve hatta yıllar sonra Cemel, Sıffın gibi hadiselerde birbirlerine ters düştükleri vakitlerde bile, ağızlarından bu konu hakkında hiçbirşey çıkmıyor;
- Sen zaten Uhud'da da tepeyi terketmişlerdendin..!  Diye hiç bir şey dememişler!
"Orada dahi birbirlerini hataları ile vurmamışlar."

Ya Rabbi..!
Bu nasıl bir Ahlâk..?

Bizler Uhud'un aslında bir yenilgi değil zafer olduğunu yeni anladık..

Bu ne muazzam edeb..!!??

Birbiri hakkında konuşmak için en ufak bir fırsatı kaçırmayan, hatta; 
"Ne yani..?! Olanı söylüyorum, benim niyetim temiz" diye nefsini aldatıp, en ufak bir fırsatı kaçırmadan, ağzından kardeşinin ölü etinin kanlarını akıtan bizlerin,  buradan alacağı çok ders var..!

Hele ki şu mübarek ayda..!
Bu sözleri nakşedelim, mıhlayalım gönlümüze..

Bu Ramazan-ı Şerif ellerimizden kayıp gitmeden,kurallarına uyalım,

Çünkü Oruç öyle bir ibadettir ki,  bize anlatmak istediği en son şeydir, "bedenin aç kalması..!"

Onbir Ayın Sultanının gâyesi; 
Elimize, 
Dilimize, 
Kalbimize ve 
Ruhumuza, tutturabilmektir Orucu..!

İki kadın  Çöl sıcağında oruç tutuyorlar, öyle bir hâle geliyorlar ki, susuzluktan neredeyse ölmek üzereler. 

Onların bu hâli, Rasûlüllah (sav) Efendimize bildiriliyor.
Bildiriliyor da;
- Kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen..
- Deve sağan kişiye; "Tırnaklarını kes hayvanın canı yanmasın!" diyen..
- Köpek cesedinde; "Ne güzel dişleri var!.." güzelliğini bulacak kadar, nâif ve zârif olan, Peygamberimiz (sav), O iki kadından yüz çeviriyor.
       
Sahâbe şaşkın..!
İsrarla söylenilince, o iki kadını çağırtıyor ve kusmalarını emrediyor.
Kadınlar herkesin gözü önünde, ağız dolusu irin ve kan kusuyorlar..        
Sahabe daha da şaşkın..!

Bunun üzerine Peygamberimiz onlara bakıp şöyle buyuruyor;

- Bunlar, Allah’ın helâl kıldığı şeylerden uzak durarak oruç tuttular, ama Allah’ın haram kıldığı şeylerle (gıybet ve dedikodu ile) oruçlarını açtılar. Birisi diğerinin yanına gelip oturdu ve insanların etlerini yemeye başladılar."
(Ahmed bin Hanbel/Musned)

Ey Rabbimiz..!
Şehr-i Ramazanımız bizden şikayetçi olmasın ! 
Oruç bizden şikayetçi olmasın!..
Rasulullah'ın  dili ile tastiklenmiş "kardeşinin ölü eti ile" orucunu açanlardan olmayalım..!
       
Öyleki  
Uhud'da, Ayneyn Tepesini terk eden okçuların isimleri Sahâbe arasında gizlendiği  gibi, biz de birbirimizin günahlarını, hatalarını öyle örtelim ki ,  bunun hürmetine ahirette, Rabbimiz (cc.) Hazretleri de,
 kimsenin bilmediği nice günâhlarımızı  örtüp, açmacağını umalım!

Birbirimizi çekiştirmek, "yahu olanı söylüyoruz.." demek zaten  Gıybettir. Olmayanı söylemekte İftira olur.

Bizler öyle olgun başaklar olalım ki, Hakkanî düşünce eğsin başlarımızı..

- Acaba affolundum mu..?
- Acaba bu imtihan başıma gelse ben ne yapardım..?
- Hakkında konuştuğum kişi Cehenneme girse, benim Cennette yerim mi artacak..!?
- Rasulullah  mahşerde "Ümmetim !.." diye haykırırken, ben kime kusuyorum  bu kini..?! diye, kendimizi sorgulamalıyız.

Sorgulamalıyız ki;
Hz. Vahşi ile Hz. Hamza'nın, "El ele tutuşarak"  gireceği Cennetten, biz de bir pay umabilelim..!

Hayat kısa, yol çetin..!
Gelin, insanlara güler yüz, kendimize hüzünlü kalp ile, yalnız kendi günâhlarımıza adapte olarak; 
Öyle büyük tevbeler, 
Öyle güzel istiğfarlar, 
Öyle hoş zikirler ile uğraşalım ki;
 - Orucumuz, Hakk'ın Razı olacağı oruç..
- Ramazan'ımız  onunla mübârek olsun..!
Selam ve dua ile
Kalın sağlıcakla vesselam